Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '21

 
Kategori
Dünya
 

Sözde Ermeni Katliamı-2

Ermenilerden "özür kampanyası" gizli amacına ulaştı...

Devamla...

DTP(şimdiki adıyla HDP) Siirt Milletvekili Osman Özçelik, 22 Aralık 2008'de  Bütçe Görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, 1915 Ermeni Soykırım iddialarına destek verdi ve "Masum Ermeniler ne yazık ki öldürüldüler" dedi ve Ermenilerden özür diledi...Meclis gerildi. AKP'li milletvekilleri, DTP'lilerin üzerine yürüdü... Meclis Başkanı, "İftira edip alkış beklemek doğru değildir" dedi.(Medya'dan)

Dah önce, bu konuda bir blog yazdığım için, bu bloğumda, o zaman yazdıklarımı tekrat etmeyeceğim. Bu bloğumda, konuyla ilintili olarak yakın geçmişteki Ermeni Tedhiş(x) olaylarını hatırlatmaya çalışacağım.

Daha önceleri de var ama, bu bloğumda, yakın geçmişte "Sıralı Tedhiş Olayları"na değineceğim ya da hatırlatacağım.

-- 1975 Ekim ayında, Viyana Büyükelçimiz'in katledilişinin hemen arkasından-48 saat sonra-Paris Büyükelçimiz arabasında öldürüldü...Bu pepeşşe iki katliamdan sonra, elçilik görevlilerimize yönelik saldırılar devam etmiş ve 30'u aşkın elçilik görevlimiz hayatlarını kaybetmişlerdir.

Bu katliamların amacı neydi?

Herkesin gözü önünde, suçsuz insanlara yönelik bu katliamlar, Ermenilerin, kendilerine göre, "adaleti yerine getirme" tarzı mıydı?... Ermeni katliamcıların, kendilerini göstermek zorunda oldukları bir "adalet anlayışı"mı vardı? Madem ki, kendilerii tarihin en büyük "insan kıyımına" uğramışlardı, öyleyse "adam öldürmek" ve "kan akıtmak" onların "adalet anlayışının" gereğiydi herhalde?

NOT: Bir Fransız Avukat, özetle böyle diyordu...Bu arada, şunu da hatırlatmak isterim. Bu Fransız Avukat, 1915 yılında yaşanan olaylarda Türkiye'yi sorumlu tutmaya çalışanlara karşı, Türkiye'yi savunuyordu(1).

Bu katliamlarla kendilerini, öncelikle Fransız kamuoyuna kabul ettiren Ermeniler, sonunda amaçlarına ulaştılar ve Fansızları, Ermenilerin en yoğun yaşadığı Alfortville'de Türklere karşı olan ve sonsuza kadar sürecek olan kinlerinin ifadesi olan bir "Kin Anıtı" dikilmesi konusunda ikna ettiler...Fransız Devleti de buna izin verdi.

Böylece bu anıt, Türkler tarafından öldürülmekten korkan Ermenilerin korunmak için uluslararası topluluklara ve dünya kamuoyuna sığınma gerekçelerinin bir simgesi oldu..

Şimdi diyorum ki ya da merak ediyorum, Sözde Ermeni Soykırımı'nın kabul eden ve arkasında duran, ve bu konuda "Ermenilerden özür dilemek için kampanyalar" düzenleyen ve "bildiriler" yaynlayan, kimi  sözde entellerimizden bu "Kin Anıtı"nı ziyaret edenler var mı acaba?

*

Tarafsız gözlemciler Ermenistan'ın bu tavrında  kuşkulanıyorlar...

Çok korkunç şeylerden söz edilmekte, "kaynakları her zaman kuşkulu" olan çok fazla "fotoğraf  yayınlanmakta" ve bu fotoğraflara giderek "daha çok dramatikleşen öyküler" eşlik etmektedir. Öyle ki, tarafsız bir gözlemci, bu hahif şırıngalamaların arkasında açıklanmayan bir amacın olduğundan kuşku duymaktadırlar.

Bu konuda yazdığım ilk bloğumda da belirttiğim gibi, kendisinden alıntı yaptığım kitabın Fransız Yazarı (kendisi aynı zamanda Avukat'tır) kitabını yazarken İstanbul'da yaptığı ziyaretteki izlemlerini şöyle anlatmaktadır...

Fransız yazar ve avukat, izlenimlerini şöyle aktarmaktadır:

-- "İstanbul'a giderek tüm kentte oturan Ermeni toplumunu ziyaret ettik ve yüzlerindeki ifadeyi inceledik. Hiçbir yerde,Türklerle sürekli olarak birlikte yaşayan Ermenilerde hiçbir korku duygusuna rastlamadık. Pazar yerinde, limanda bulunan filan lokantada, iki toplum arasındaki bağlılık tamdı ve burada, Paris'te, göç etmeiş toplumlar arasındakinden çok daha içtenlikle ve sempatiyle sürmektedir. Dahası, bu Ermeniler kendi aralarında Türkçe konuşmaktadırlar(2).

İstanbul'daki izlenimlerini anlatan yazar, Blachernes mahallasındaki küçük bir Ermeni Okulu'nu haber vermeden ziyaret etmişler. Bü küçük okulun sınıf ve koridorlarında, büyükelçiliklerde olduğundan fazla Atatürk portreleri olduğunu görmüş.

Burada devreye gireyim. Bu mahalleyi ve okulu biliyorum. Ama, cokluğumda bu mahallenin bu adını hiç hatırlamıyorum. Sanırım bu ziyaret benden de önce yapılmış. Ama kiliseyi hatırlıyorum(xx).

*

Şimdi sorulması gereken iki sorum var:

1- 1975 ve sonrası elçilik görevlilerimizi hedef alan alan Ermeni katliamları için:

Katliamların başladığı 1975 yılına göre söylüyorum. 60 yıl önce meydana gelen ve tümüyle unutulmuş olan olaylara, "sözüm ona" karşılık olarak uygulanan bu suikast serisinin birdenbire ortaya çıkışı nasıl açıklanabilir.

2- Ermenilerden "özür dleme" kampanyası açanlar, için:

Ermenistan ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkilerin yumuşamaya başladığı bir dönemde açılan bu "Özür Kampanyası'nı" açanlar da,  bu girişimin, aynen 1975 katliamları sonrası durumu yaratabileceğini hiç mi düşünmemişler...Yoksa bilerek mi yapmışlar?

Devam edecek...

 

cdenizkent

27 Nisan 2021

 

------------------------ :

(x) Tedhiş: Korku salma, yıldırma, terör

(1) Georges de Maleville, 1915 Osmanlı-Rus Ermeni Trajedisi...s.14, Türkiye'deki basımı, İstanbul: Temmuz-1998

(2) A.g.y. s.15

(xx) Mahalle -bilen bilir- Ayvansray ve Edirnekapı arasında olup, Adı, "Blachernes surları" ile birlikte anılırmış. 

*

Fransız Avukat Yazar'ın, İstanbul izlenimlerine, çocukluğumda yaşadıklarımdan bazı kesimler eklemek istiyorum...

Çocukluğum, Ayvansaray ve Balat'ta geçti. Özellikle Ayvansaray, mahallem olduğu içn daha iyi bilirim.  O zamanlarda, özellikle Balat ve Ayvansaray'da Ruml ve Ermeni çok vardı. Mahallemdeki Rum ve Ermeniler, bizlerden gibiydi. Komşumuz ve arkadaşımızdı. Hem Rum ve hem da Ermeni arkadaşım vardı. Hatta, bir Rum arkadaşım ve bir de Ermeni kız arkadaşım ile başka türlü bakışırdık(anlarsınız ya işte öyle)..Aramızda hiç  açılmazdı. Bizim Türklüğümüz ile onların Rum ve Ermeniliği aramızda hiç konu olmamıştı..Oyunlarda, kavga etsek bile...

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..