Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sözün ayna simetrisi

Sözün ayna simetrisi
 

Resim: nuansvitray.com


Simetri takıntısı diye bir hastalık olduğunu duymuşsunuzdur.

Kim bilir? Duymanın ötesinde belki de böyle bir rahatsızlığınız vardır.

Adı çok ürkütücü görünmüyor, ancak simetri takıntısı olanlar bunun nasıl bir zorluk olduğunu iyi bilirler.

Benim –çok şükür- hiçbir takıntım yok diye düşünüyordum. Ama bir gün bir takıntımın olduğunu fark ettim. Birlikte yaşadığım bu takıntıya o kadar alışmışım ki, bunun bir takıntı olduğunu bile fark etmemişim. Hatta yaşam tarzı haline getirmişim.

Benim takıntımın bilimsel bir adı var mı bilmiyorum. Tedavisi var mı? Onu da bilmiyorum.
Benden başka bu takıntıya sahip kaç kişi vardır? Onlar bunun bir takıntı olduğunu biliyorlar mı? Hiç biri hakkında fikrim yok.

Doktor dostuma sormuştum; doktor, benim böyle bir takıntım olduğunu düşünmeye başladım, bu bir hastalık mıdır? Eğer hastalıksa tedavi ettirmem gerekir mi?

Doktor bir kahkaha attı; sizin işiniz bu. Bu olsa olsa meslek hastalığıdır, ama müsaade edin psikolog bir arkadaşım var, ona danışayım.

İşi ciddiye alıp yanımdayken telefon etti. Arkadaşı da bir kahkaha attı. Böyle bir hastalık yokmuş, üstelik de bu bir hastalık değilmiş. “Keşke bende de olsa” demiş…

Doktorlar bu hastalığı henüz keşfetmemişler demek ki. İlk keşfeden ve ilk tanı koyan benim. Üstelik de ilk tanıyı kendime koydum. Bir gün bilim bunu bir hastalık olarak kabul ederse benim adımla anılması gerekiyor, bu yüzden de bu yazıyı yazıyorum.

Düşünebiliyor musunuz? Doktor hastasına şöyle diyor:

- Hımm, bunun adı Haluk Seki hastalığı.

- Tedavisi var mı doktor?

- Valla zannetmiyorum, tanıyı ilk koyan adam da bu hastalıktan muzdaripmiş, hala da böyle yaşıyormuş. İsterseniz onun yazılarını okuyun, belki faydası olur. En azından hastalığınızla barışık yaşamayı öğrenirsiniz.

- Kimdir bu adam? Nerede bulurum?

- O doğuştan bir dahi. Milliyet Blogda yazıyor.


Breh breh… Sükseyi düşünebiliyor musunuz? Dünyanın her yanından MB tıklanıyor ve hastalığın seyri izleniyor.

Hay Allah, benim takıntımın ne olduğunu söyleyecektim, lafı gene çok uzattım.


Takıntımın adı; sözün ayna simetrisi hastalığı.

Evet, böyle bir alışkanlığım var.

Bir kişiyi dinlerken, okurken zihnimde söylediği sözlerin “ayna simetrisini” alırım.

Bir gelişmeyi duyduğumda gelişen olaya bakmam, olayın ayna simetrisini alırım.

Yani duyduğum, okuduğum, izlediğim her şeyin ayna simetrisini alır ve “gerçeğin ne olduğunu” düşünürüm.

O yüzden hiçbir olayı bana aktarıldığı gibi algılamam.

Hiçbir sözü yazıldığı ya da söylendiği şekliyle algılamam.

Yani hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını düşünürüm.


Olaylar karşısındaki görüşümün doğruluğu bir süre sonra ortaya çıkar ve bana sorarlar: Nasıl anladınız?

Nasıl anlatabilirim ki? Sözün ayna simetrisini aldım desem anlamıyorlar. Örnek veririm.


Size de anlatamadığımı farkındayım. O yüzden örnek vermeliyim.

Diyelim ki şöyle bir başlık okudum:

Özür dilemesini bilmeyen erdemsiz cahillere şunu tavsiye ediyorum:

Hah, işte bu lafın ayna simetrileri zihnimde anında canlanır. Nedir bunun ayna simetrileri?

A) Ben özür dilemesini bilirim, demek ki erdemliyim.

B) Benim gibi olmayanlar cahil ve erdemsizdir.

C) Ben aydınım ve yol göstericiyim.

D) Herkes benim gibi olmalıdır ve/veya düşünmelidir.


Breh breh… Tek cümle ile neler deniyor, ne övünçler çıkartılıyor görüyor musunuz?

Peki, bu sonuçlardan sonra yazar ne demek istemiştir?

Yani lafın “tam ayna simetrisi” nedir?

Ben kendisini aydın zanneden bir megalomanım. Burada benden başka hiç kimse doğru düşünmüyor.

İşte böyle; lafın ayna simetrisini çıkartmak gibi bir hastalığım var.

Bir yazı okuduğumda yan yana dizilmiş harflere ve sözcüklere değil de, “lafın nereye gittiğine” bakarım. Lafın nereye gittiğine bakmadan önce “kimden geldiğine” bakarım. (Bu aşamada da aklıma nedense hep Hazreti Mevlana gelir…)

Yazan ne demişse demiştir, ama yazının “posası” ne demektedir? Bunu algılarım.

Çünkü yazının posasından yazarın zihnindeki “posa altı” rahatlıkla seçilebilir.

Ne yapayım, bu bir takıntı işte. Bir nevi hastalık…

 
Toplam blog
: 90
: 2099
Kayıt tarihi
: 27.05.07
 
 

Yaşayacağım yıllar yaşadıklarımdan daha az... Öyleyse "adam gibi yaşamalı" diye düşünüyorum. Kola..