Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Sözün bittiği yer

Sözün bittiği yer
 

Türkiye'de Siyasiler


Sizlere çeşitli dönemlerde ülkenin liderliğini yapan büyüklerimizin hukuk, demokrasi, meclis ve millet iradesi anlayışlarını yansıtan bazı özlü sözlerini(!) hatırlatmak isterim:

<ı>"Her zaman konsensüs sağlanmayabilir!" (11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül - Gündemdeki anayasa değişikliği önerisi hakkındaki uzlaşı çağrılarına cevaben)

"Bize göre demokrasi amaç değil, ancak bir araçtır." (Başbakan Recep T. Erdoğan)

"Refah'ın gelişi kanlı mı olacak kansız mı?"(Eski Başbakanlardan, Kapatılan Refah Partisi'nin Eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan)

"Yollar yürümekle aşınmaz!" (9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel - bir dönem çok popüler olan yürüyüş eylemleri için)

"Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz!" (8. Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut Özal)

"Adalet yerini bulsun diye bir sağdan bir soldan asıyorduk." (7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren – 1980 İhtilali sürecindeki idamlarla ilgili)

"(Milletvekillerine) Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz!" (Eski Başbakanlardan Rahmetli Adnan Menderes)

Elbette ki en günceli Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletinin başı olarak kendisinin sözlerinin çok şaşılarak karşılanmamasının gerekliliğini belirtmek için diğer büyüklerimizin sözlerini de ilave ettim ki haksızlık etmeyelim. Fakat onlara bakıp da "Beterin beteri varmış." deyip susmamızı da kimse beklememeli. Yukarıdaki sözlerin en önemli ortak özelliği, en hafif tabirle "gaf" olmalarıdır. Cumhurbaşkanımızın yorumunu bir parti temsilcisi, hatta bir başbakan diyebilir, dese en azından bir noktaya kadar anlaşılabilir. Fakat Cumhurbaşkanlığı makamı farklıdır, başkasına benzemez: %51'e razı olmayı değil, %100'ü ikna etmeyi, vereceği güven ile bütünleştirmeyi gerektirir Cumhurbaşkanlığı! %47 yalnız ve ancak % 47'dir Cumhurbaşkanı için, ne %67'dir, ne de yüzde 100! Ulusu bir bütün etrafında toplayan anayasada belirtilen devletin temel ilkelerinin ışığında ulusuna öncülük etmek, en temel gayesi olmalıdır. Çünkü bu sorumluluktur onu cumhurun başı yapan.

Bunu sağlayamazsa ne olur: Hani "çoğunluk diktatörlüğü" diye bağırılıyor ya; onun en önemli göstergesi işte sizden farklı bir çizgide olup, bulunduğunuz konum nedeniyle size "Bu işte bir yanlış var!" diye koşan insanların seslerine kulak tıkadığınızda ortaya çıkan durumdur. Gelen sesi vızıltı gibi algılayarak, bir de üstüne üstlük akıl öğretircesine açıklamalarda bulunmak olsa olsa bize mahsustur herhalde. Netice itibariyle Cumhurbaşkanımızın son olaylarla ilgili bu yorumu:

-hasta olup doktora giden birine şikâyetlerini dinleyip "Olur arada bir öyle!" demekten farksız,

-kaza mahalline gelen polisin "Bunda bişey yok, büyütmeyin!" demesi kadar abes,

-telefonları yasadışı dinlenenlerin şikâyetlerine cevaben Başbakan'ın "Ee, ne var bunda, beni de dinliyorlar!" demesi kadar acı,

-evi soyulan bir kişinin emniyet yetkilisinden "Vallahi benim eve de girmişler!" cevabını alması kadar vurdumduymaz,

-ayıplı mal satan esnafın müşterisine "Bazen fabrikadan böyle gelebiliyor, bizim yapabileceğimiz bir şey yok!" demesi kadar şaşkınlık verici,

-tuttuğu takımın deplasmanda oynayacağı maça gitmek isteyen taraftarları "Güvenliği sağlayamayız!" gerekçesiyle şehre sokmayan vali ve emniyet mensuplarının tavrı kadar dehşete düşürücü ve üzüntü vericidir.

Kişiye sormazlar mı "Sen niye ordasın peki?" diye.

 
Toplam blog
: 14
: 1400
Kayıt tarihi
: 10.05.09
 
 

Mert Demir. New York'ta Baruch College'da Finans doktorası yapmaktayım. Türkiye'de Odtü MBA ve İst..