Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Sözün bittiği yer

Sözün bittiği yer
 

Balıkesir-Bursa karayolundan, Susurluğa gelmeden sağa dönün. Asfalt ama dar bir yola gireceksiniz. Giriş levhasında ne yazıyordu şimdi anımsamıyorum.

Unutmadığım oranın doğası ve gün batımı. Gözünüzde canlandırabilmeniz için elimden geleni yapacağım. Ama yinede eksik bir şeylerin kalacağına emin olabilirsiniz. Hani derler ya anlatılmaz ancak yaşanır. Dar yola vurun kendinizi. Yolun iki yanı hemen sizi kendine çekecek ve bana dikkat edin diyecektir kendi dili ile, anlatılmaz renklere sahip çiçekler, o çiçeklere konup, kalkan tatminsiz arı ve böcekler, asırlık ağaçlar arasından süzülüp size erişmeye çalışan cılız güneş ışınları.

Tüm bunlar yetmez ise çiğerlerinizi uzaklardan gelen meyve ağaçlarının hoş kokularına hazırlayın. Tabi kulaklarınızı da kuş seslerine ayarlamayı unutmayın. Şehirli kulaklar alışık değildir yadırgayabilirsiniz.

Gözünüz, çiğleriniz, kulaklarınız ve doğal olarak ruhunuz ilk karşılaşmanın şokunu atlatabildiyse bundan sonrası daha kolay sizin için. Kesin bir yargı olarak algılamayın ama arınmaya hazırsınız artık.

Yola devam edin, çeşmeleri geçin sıra ile ama saymaya kalkmayın sakın sayamazsınız. Her tarlanın başında, her düzlükte karşınıza çıkacaktır. Hem de gürül gürül ve buz gibi akan suyu ile. Siz bu tahriklere kapılmayıp devam edin yolunuza. Gittikçe daralan ve asfalttan toprağa dönüşen yol sizi kendi bildiğince bir yerlere erdirecektir.

Şimdi gözünüzü biraz daha hayrete düşürecek bir manzara ile karşı karşıya kalacaksınız. Yolun bittiği yerde inin arabadan. Bir tepede bulacaksınız kendinizi. Her yan çam hemde en ulusundan. Her yan çiçek hemde her türlüsünden. Kafanızı aşağı uzatın ne görecesiniz ben anlatayım:

Dört yanı tepe bir alan düşünün, bir tava gibi düz ve yemyeşil bir minyatür ova düşleyin. İmkânı yok görmeden düşleyemezsiniz. Bir büyük bina, tepelerden birine yaslanmış... Onun hemen önünde daha basık ve daha büyük bir bina, o binanın önünde bir küçük dere. Derenin üstünde tahta bir köprü... Köprünün birleştirdiği yakalarda otların içine gömülmüş masa ve banklar. Yine her taraf meyve ve çam ağacı... Daha bunlar ilk izlenimler. Asıl ilginci bunların hepsi burnunuzun hemen dibindedir ve sizden önce bunları başkaları keşfetmiştir. Arabanızı yokuştan yavaşça aşağı bırakın, ama eliniz direksiyonda olmalı, yoksa dünyadaki cenneti görmeden ahirette ki cenneti görürsünüz.

Bundan sonrasını siz hayal edin. Gün batmaktadır, ağaçların arasında son güneş kırpıntıları. Artık sözün bittiği yerdesiniz.

 
Toplam blog
: 405
: 914
Kayıt tarihi
: 19.04.07
 
 

Okumayı ve kendimce yazmayı severim. Samimi eleştirilere açık biriyimdir. ..