- Kategori
- Spor
Sporda demokrasi
Sporda demokrasi var mı, yok mu siz hiç düşündünüz mü bilmem ama ben oturup bir hayli düşündüm sonun da hem olduğuna, hem de olmadığına karar verdim.
Olduğuna inanmak istedim. Çünkü spor kulüplerini yönetenler ister amatör, ister profesyonel olsun Dernekler yasasına göre seçilir, yasaya göre kulübü yönetirler. Durum aşağı yukarı şeklen böyle……
Ama gerçek de yani uygulama da böylemi dir derseniz hiç de öyle değildir. Kanuni zorunluluk gereği derneğin asgari oranda yani dernek yönetim organlarının en az iki katı kadar kayıtlı üyesi mecburen vardır. Yönetimler Kanun ve tüzük gereği seçimle gelir, kulübü yönetir. Bu da kağıt üstünde böyle olmasına böyledir. Lakin başta spor kulüpleri olmak üzere çoğu dernekleri aynı kişiler yönetirler ve bundan da çok az bir kısmı dışındakiler şikayet ederler, derneği yönetecek kimse yok, yine başıma kaldı diyerek feveran ederler zaman zaman dernekler bu yüzden kapanıp gider, eğer bu büyük bir şehrin spor kulübü ise ve de şehrin adını taşıyorsa yönetim krizi olunca kulübün anahtarı ya şehrin Vali’sine yada Belediye Başkanına teslim edilir.
Uzun yıllar dernek, daha doğrusu spor kulübü yöneticiliği yaptığımdan spor kulüplerinde demokrasinin ne kadar işleyip, işlemediğini çok iyi bilirim. Bir kere başta da ifade ettiğim gibi her şey kanun ve tüzük doğrultusunda yapılır. Ama bu göstermelik olmaktan ileri gitmez.
Demokrasi her şeyden önce bir kültür meselesidir. Bu bakımdan eğitim düzeyi ne kadar yüksek olursa, demokrasinin her kesimde olduğu gibi sporda da uygulanma şansı fazla olur. Evvela bizleri yönetenlerin zamanı geldiğinde yerlerini kendilerinden sonra gelenlere bırakıp gitmeleri gerekir ki bu durumda toplumda demokrasi daha kolay yerleşsin.
Son yıllarda kendiliğinden bırakıp gitmeler olmayınca kanunlarda bir takım değişiklikler yapılarak örneğin oda başkanlarının 3 dönemden sonra en az bir dönem beklemesi zorunlu hale getirilerek nerdeyse hayat boyu süren oda başkanlıklarının önüne geçilip, yeni yüzlerin, yeni görüşlerin, yeni heyecanların oda başkanı olmalarının yolu açılmış oldu.
Öte yandan iktidar partisi kendi tüzüğünde değişiklik yaparak 3 dönem Milletvekilliği yapanların 4.kez seçime katılamayacaklarını kararlaştırıp, geriden gelen genç milletvekili adaylarının önünü açmış oldu.
Şimdi aynı şey spor kulüplerinde de uygulanmalı ki, sporda da daha çok demokrat olmamızın yolu açılmış olsun. Aksi takdirde sporda demokrasi konusunda az gider, uz gider olsa olsa bir arpa boyu yol gideriz.
Sıkıntı amatör ve profesyonel kulüplerimiz de aynı. Ancak amatörler yokluklarla mücadele ederek yollarına devam edip, kendi kabiliyetlerince, kendi maddi imkanları ve zaman zaman Valilikler ve Belediyelerden yalpan malzeme yardımı ile kulüplerini sözde idare ediyorlar. Halbuki bir amatör kulübün ve amatör kulüplerin üst kuruluşlarının yönetim kurullarının; hadi olmadı başkanlarının 2 dönemden fazla seçilemeyeceği, 2 dönemden sonra en az iki dönem bekledikten sonra aday olabileceği kanuni zorunluluk olsa, o zaman kulüpleri yönetenler, yönetmeye talip olanlar günü gelince çekileceklerini bildikleri için, yerlerini daha genç, daha dinamik ve yeni yüzlere bırakmanın hazırlığını yapıp kulübe yeni üyeler, yeni yöneticiler kazandırıp kulübün daha çok kişi tarafından tanınmasını, kulübe dolayısıyla gençliğe daha çok kimsenin hizmet etmesini sağlamış olurlar ki kendileri de dinlenme şansı bulurlar.
Hem bir amatör kulübe bırakın yıllarca hizmet etmiş olmayı, bir dönem hizmet etmiş olmak bile büyük bir erdemliliktir. Büyük bir şereftir. Amatör kulüp yönetenlere toplumun ödenmemiş teşekkür borcu vardır. Bu borç da en kestirmeden onların yerini almak suretiyle maddi ve manevi dinlenmelerini sağlamaktır.
Gelelim profesyonel kulüplerimize, aslında aynı şeyler profesyonel kulüplerimiz içinde geçerlidir. Tek farkla ki profesyonel kulüplerin maddi yükü her babayiğidin altına girmeye cesaret edemiyeceği kadar ağırdır. Bu bakımdan profesyonel kulüplerin yönetimini üstlenenler çoğu zaman memleket büyüklerinin ısrarı ile göreve seçilirler. Seçildikten sonra da onlarca yıl yollarına devam ederler, zaman zaman onlarda isyan eder, bırakmak isterler ama yükün ağır olmasından dolayı başkaları bu işe girmeye cesaret edemezler, şayet girmek isteyen çıkarsa, memleket büyükleri aday olacak kişileri ölçüp biçer, bu adam bu işi götüremez, maddi imkanı yok derler ve talip olacaklarında hevesleri kursaklarında kalır. Aslında Memleket büyüklerinin endişesi yerindedir. Yerinde olmasına da bu işe bir çözüm bulmak gerekir, bunun en kestirme yolu da bu işi kanun haline getirip, kulüp yönetimlerinin yönetimin en çok 2 dönem sonra yenileneceğini bildikleri için yerlerine gelecek insanları da bir şekilde hazırlamaları daha doğrusu demokrasiyi içlerine sindirmeleri gerekir.
Sözün özü seçme ve seçilmeyi, günü gelince arkamıza bakmadan koltuklarımızı bizden sonra geleceklere gönül rahatlığı içerisinde bırakıp gitmeyi beceremediğimiz için oda seçimlerinde olduğu gibi spor kulüplerinde hatta diğer tüm dernekler de yöneticilerin 2 yada 3 dönem görev yaptıktan sonra dinlenmeleri sağlanmalıdır. Bu spor da demokrasinin yerleşmesi için olmazsa olmazdır.