Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '10

 
Kategori
Futbol
 

Sportif Direktör'lük ve Aykut Kocaman analizi

Sportif Direktör'lük ve Aykut Kocaman  analizi
 

AYKUT KOCAMAN


Cuma akşamı Milliyet internet’in ana sayfasına düşen habere göre Aykut Kocaman, Fenerbahçe’deki sportif direktör görevini sezon sonunda bırakacakmış.

Teknik Direktörlüğe kaldığı yerden devam etmek istiyormuş.

Bence sürpriz bir gelişme değil. Hatta beklenen ve olması gereken bir düşüncenin açığa çıkması diye yorumlanabilir.

Aykut Kocaman’ın görevini neden bırakmak istediğini anlayabilmek, Fenerbahçe ile gönül bağı olan biri için hiç de zor değildir. Olay, perşembenin gelişinin, çarşambadan belli oluşudur. Gelişmeleri daha okumadan tahmin etmek zor değil. Sezon içinde, bu konudaki rahatsızlıklar zaman zaman basında yer almış ama daha önemli spor gelişmeleri karşısında hep arka planda bırakılmıştı..

Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’de ''sportif direktör''lük görevine başlayacağı haberini tebessümle karşılamıştım. Ne Fenerbahçe’nin, ne de Türk futbolunun alışkın olmadığı bu yeni yönetim tarzındaki görevin ne olduğunu bilmiyordum. Bir zamanlar Beşiktaş’ta Sinan Engin’in, halen Galatasaray’da Adnan Sezgin’in yürüttüğü , geniş yetkili ''menejerlik'' gibi bir şey olduğunu düşündüm önceleri. Trabzonspor da ne kadar yetkili bilinmez, böyle bir göreve Ünal Karaman’ı getirdi. Takımın başında tam yetkili bir Teknik Direktör olduğuna göre, ünvanı ne olursa olsun, o takımın başında bir başka ''tam yetkili'' daha olması mümkün olamazdı. İkisinden birinin yetkisi kısıtlıdır. Aynı yetkiyi kullanmaya kalkarsa, sonucu olay çıkar. Teknik Direktör, salla başını, al maaşını tarzı biri değilse, buna müsaade etmez.

Kaldı ki; Fenerbahçe’de hem ‘sportif direktör’’ünün, hem de Teknik Direktör’ün üstünde yetkilere sahip olduğunu çekinmeden icra eden bir Başkan Aziz Yıldırım gerçeği vardır ki, halihazırda bu ‘’sportif direktör’’ görevinin uygulanacağı son kulüp Fenerbahçe'dir ve bu göreve getirilecek son kişi de Aykut Kocaman olmalıydı.

Aziz Yıldırım’ın yönetim tarzı budur. Bu yadırganamaz. Böyle benimsenmiştir. Doğru veya yanlış. Aksi olursa bir tuhaflık var demektir. O nedenle futbol ile ilgili basın toplantısını da başkan yapar, Emre’yi o alır, Mehmet Topuz’u da özel uçak götürür, alır getirir. Tıpkı alamaz dedikleri Ortega’yı, Alex’i, Hojdoonk’u, Anelka’yı alıp getirdiği gibi. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama sn.Başkan’ın tarzı budur. Bana göre bir yanlışlık yoktur. Yanlışlık, Aykut Kocaman’ın beklentisinde olmalıdır!.

Aykut Kocaman, futbol oynadığı dönemlerde taraftarın sevgisini kazanmış, attığı gollerle şampiyonluklar kazandırmış, asla şımarmamış, mütevazi, profesyonelce, işine ve kulübüne saygı göstermiş değerli bir futbolcuydu. Çok zor gol vuruşlarını ustalıkla yapabilen, önemli bir golcüydü. 90 lı yıllarda Ali Şen döneminde, Saraçoğlu Stadında Kocaelispor ile bir Türkiye Kupası maçı vardı. Fenerbahçe’nin turu geçmesi için yenmesi gerekiyordu.

Aykut hafif sakat olduğu için yedekti. İlk devre gol olmadı. İkinci devre tek kale oynuyor ama bir türlü becerip de golü atamıyorduk. Yanımdaki arkadaşlara ‘’bu işi ancak Aykut çözer’’ dedim. Aykut sahada olmadığı için yüzüme baktılar. Onun yetenekleri ile gole çevireceği bolca pozisyon oluyordu çünkü. Aykut, son 15 dakika oyuna girdi ve tam da düşündüğüm gibi o kısa zamana golünü sığdırdı. Böyle de güven veren bir yetenekli bir oyuncuydu. Fenerbahçe formasını giydiği ilk maç olan Rize deplasmanında 2. yarı oyuna girmiş ve 4 gol birden atmıştı.

Şimdi ;

‘’Sportif Direktör’’ teriminin karşılığını araştırdığımda en inandırıcı açıklama şöyle:

''Takımın transfer ve kamp bütçeleri, oyuncu takip sistemi (scouting), gençlik geliştirme birimi (altyapı) sportif direktörün sorumluluk alanıdır.

Yetki alanı bellidir. Fenerbahçe’de böyle bir göreve şartsız talip olacak, bir zamanlar bu takımın formasını giymiş çok sayıda eski futbolcu olabilir. Hatta faal Teknik Direktörler dahi olabilir ama biz biliriz ki, Aykut, gururludur, ağırbaşlıdır, mağrurdur. Fenerbahçeli’dir ama çok iyi de profesyoneldir.

Bilmiyoruz ne umdu, ne buldu?...

Aykut’un, Oğuz ile birlikte, Trabzon’da kazanılan bir şampiyonluktan bir hafta sonra Ali Şen tarafından bu takımdan beklenmedik bir şekilde gönderilmesi, konu hakkında Oğuz ve Aykut’un bugüne kadar bile tek kelime konuşmamaları, her ne kadar Fenerbahçe sevgileri ile bağdaştırılsa da, o olay, sebep ne olursa olsun, Fenerbahçe için ilerde mutlaka telafi edilmesi gereken bir haksızlık olarak kaldı hafızalarda. Vicdan azabı gibiydi.

Aziz Yıldırım önce Oğuz’u çağırdı göreve. Lorant’ın yardımcısı oldu, sonra , T.Direktör yaptı ama olmadı. Henüz hazır değildi. ‘’Sportif Direktör’’lük Aykut’a Fenerbahçe’nin kapısını bir şekilde ardına kadar açıp, ona hak etmiş olduğu itibarını teslim etmek, yılların mağduriyetini gidermek demekti. Görevinin ne olduğunu bile soramaz insan.

Herkesin balıklama atlayacağı, tatlıya, tuzluya karışmadan yıllarca sürdürebileceği hoş ama boş bir görevdi Fenerbahçe Sportif Direktörlüğü.

Aykut’un kocaman yüreği, ve gururu, hiçbir şey yapmadan para kazanmayı sindiremezdi.

Yoksa o da bilirdi ki, Fenerbahçede malzemeci olmak, başka yerde kral olmaktan fazladır.

Ne o ‘’sportif direktör’’ terimi Aykut’a uydu, ne Aykut bu göreve ısındı . Olacağı da buydu. Bu elbise onda emanet gibi durdu. İlerde, idealine uygun olarak , Teknik Direktör ünvanı ile bu kulüpte ‘’tam yetki’’ ile görev alıp, başarılar kazanacağını söylemek, dilek midir, kehanet mi, ona da siz karar veriniz.

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..