Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

St. Petersburg' da bir müze...

St. Petersburg' da bir müze...
 

Gece sabaha doğru uyku tutmadı. Kalktım, salonda kim bilir kaçıncı uykusunda olan kedi ile göz göze geldik. ‘’ hayırdır? ’’ der gibi baktı, kafasını sevip televizyonu açtım. Laf olsun diye kanallar arasında gezerken bir kedi gördüm. Kedi görünce dururum. Kanal Fransız TV 5. Anlattıkları hikaye ise St.Petersburg’ da bir müze.

Müze’ de çalışan bir bayan. Kimsesiz ve yavru kedileri bulup getiren olunca ya da kendisi bulunca müzeye getiriyor. Müzenin uygun bir yerini onlar için klinik haline getirmişler. Her türlü ilaç var. Tedavi yapılıyor, ilaçlar veriliyor. Hepsi bahçede ve müzenin belli yerlerinde özgürce dolaşabiliyor. Hepsinin bir adı ve doğal olarak kişiliği var. Ve herkes buna saygı duyuyor.

Müzeye gelen ziyaretçilerden bağış da toplanıyor. Bu bağış kedilerin yiyecek ihtiyacı ve diğer masraflar için kullanılıyor. Her hafta bir veteriner gelip hepsini muayene ediyor. Müzenin bekçisi dahi hayvan sever, onun evini de çekmişler; yoksul ama nefis bir hayatları var ailesiyle.

Ayrıca evine kedi almak isteyen aileler müzedeki bu bayana geliyorlar. Bir tane iki çocuklu genç bir aile geldi. Sapsarı, güzel mi güzel iki çocuk. Kedilerin olduğu yere gittiler ve onların içinden kapkara , çelimsiz bir yavruyu alıp eve götürdüler. Arabaları bizdeki en eski modellerden. Evleri bahçe içinde eski bir ev. Ama nasıl güzel bir aile, çocuklarını nasıl güzel yetiştirmişler; gerçekten takdire değer. Babaannelerine kediyi gösterince kadının sevincini görmeliydiniz.

Benim sosyolojik bir tespitim var. Bir ülkenin ya da bir şehrin ne halde olduğunu anlamak için hayvanlarına ve devlete muhtaç yetiştirme kurumlarına bakmak gerek. Misal, kimsesiz çocukların yurdunda sistem mükemmelse. Karınları tok, sırtları pekse. 18 yaşında kapının önüne konmuyorlarsa, o şehirde diğer şeyler zaten saat gibi işliyordur. Sokaktaki hayvanları alıp bir yere koyan varsa, yağlı göbeklerini daha az doyurup aç ve kimsesiz canlıları dert eden insanlar varsa. İnsanlar için park yapan , özürlüler için kaldırım yapan yöneticiler varsa; orada her şey yolunda gidiyordur.

Bizim şehirlerimizde çocuklarımızla birlikte gidebileceğimiz parklar yok. Onlara müzik dinletebileceğimiz geniş meydanlar yok. Çünkü bizim seçtiğimiz başkanlar yeşili, doğayı sevmez. Plaza sever, iş merkezi sever, beton sever. Islak burnuyla sabahları bir kuru ekmeği arayan köpekleri görünce '' bunlara bir yer yapayım ''demez bizim başkanlar. Zehirli köftelerle öldürür onları. Kim para harcar ite Allah aşkına? İt oğlu it n' olucak!

St. Petersburg’ da hafta sonu büyük bir meydanda toplandı insanlar. Önce ücretsiz nefis bir müzik dinlediler. Sonra kalabalık gruplar halinde müzenin yeni açılan bölümlerine gittiler. Ve harika bir müzik gibiydi St.Petersburg. Nefis bir roman gibiydi. Klasik müzik seslerinin arasında kedilerin mutlu mırıltısı ile insanların cıvıltısı birbirine karışıyordu.

Biz hem çağı yakalamayı ıskaladık. Hem de kültürlü, eğitimli nesiller yetiştirme fırsatını. Son model arabalara binen, süper evlerde oturan ama görgüsüz kitleler yarattık. Diğer yandan evden başka herşeye benzeyen gecekondularda oturan mutsuz ve eğitimsiz milyonlar. Birbirine saygısı olmayan, mutsuz, huzursuz , ayrışmış bir toplum yarattık. Trafikte araba kullanmayı bilmeyen bir kavim olduk daha ne olsun? Bahçesine köpek alırken soy kütüğü arayan, evine kedi alırken saf kan cins arayan ama kendisi iki kuşak önce köylü olan ve bunu reddeden insanlar var aramızda.

St.Petersburg gözümde büyüdü birden. O ana kadar bir gün gitmek istediğim yerlerin içinde yoktu aklımda. Ama şimdi bir gün oraya gitmek istiyorum. O müzenin içine girmek. O kadını bulmak. Ellerini tutup ne güzel bir insan olduğunu anlatmak istiyorum. Cebimde kediler için getirdiğim mamaları vermek, o kedileri usul usul sevmek isterim. Gerçek insanlar nerede olsa kendini fark ettirir öyle değil mi? Aynı bu kadında olduğu gibi.

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..