Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '10

 
Kategori
Tarih
 

Stop Faşizm, dünü bügüne yazalım, geleceğe bir mum yakalım. (5)

Stop Faşizm, dünü bügüne yazalım, geleceğe bir mum yakalım. (5)
 

Nagazaki´ye atılan atom bombasından kurtulan Anne ve Kız.


Kristallnacht (Kristal Gece) insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Geceye bu ad, saldırıdan sonra sokakları kaplayan cam kırıklarının ışıltılarından esinlenerek verilmiştir. Rita Thalmann ve Emmanuel Feinermann´a ait olan Die Kristallnacht adlı kitabın 83. sayfasında şöyle yazıyor: Hermann Göring´in Gestapo´ya (Nazi gizli servisi) verdiği emir şöyledir; “20 – 30 bin Yahudi hakkında tutuklama kararı hazırlanıyor. Bu Yahudiler seçilmelidir ve öncelikle zengin Yahudiler tutuklanmalıdır" Buchenwald, Dachau ve Sachsenhausen toplama kamplarına sevk edilen 60 yaşın altındaki, Yahudi tutukluların sayısı resmi kayıtlarda 30 bin olarak veriliyor. Kıyım gecesinde ölü sayısı 400 olarak kayıtlara geçmiş. Tahrip edilen sinagog sayısı 267 yine tahrip edilen ev ve işyeri toplamı sinagoglarla birlikte 7680 olarak verilmiş. Fakat bu sayıların çok çok üstünde olduğu tahmin ediliyor, çünkü bütün rakamlar Nazi kayıtlarından alınmış. Tecavüz edilen Yahudi kadınların sayısı bilinmiyor. Yapılan insanlık dışı eylemlerden sonra intihar edenlerin sayısı sadece 10 kişi olarak kayıtlara geçmiş ama bu sayının çok çok üstünde olduğu tahmin ediliyor.

Asıl gerçek; savaşa hazırlanırken ekonomik darboğaza giren Nazi rejiminin, darboğazdan çıkmak için, iç kaynak olarak gördükleri Yahudi varlıklarına göz dikmelerinden ibarettir. Milyar dolarları bulan yahudi mal varlıkları darboğazdan çıkışın yolu olarak görülüyordu. İlk etapta Yahudi mal varlıklarının % 20´si devlete vergi olarak ödenmesi zorunlu kılındı. Devlet tahvillerinin kárları ödenmediği gibi sonradan tüm devlet tahvilleri hazineye devredildi. Biresyel işyeri açmaları, kültürel yaşam, tiyatrolar, sirkler, sinemalar Yahudi asıllılara yasaklandı. En son yasaksa 14 Kasım 1938´de Eğitim bakanı Barnhard Rust´tan geldi, Yahudi asıllı öğrenciler artık okullara alınmayacaklardı. Yani Nazi Almanyası Yahudi azınlık için artık bir cehennemdi. 15 Eylül 1935 yılında kabul edilen Nuremberg yasaları olarakda bilinen Nazi yasaları artık yürürlükteydi. Bu yasa İmparatorluk vatandaşlık yasası olarak bilinir. Alman ırkının korunması kanunuydu. Bir yahudi kadın bir Alman erkekle evlenmişse en az 3 nesil geçmiş olması gerekiyordu ki arı Alman ırkından kabul edilebilsin. Bu durumda olan Almanların bile vatandaşlık hakları ellerinden alındı. Amaç o tarihte bile Deutsche Reich (Alman İmparatorluğu)olarak adlandırılan Nazi Almanyasını yahudilerden arındırmaktı. Nazi rejiminin Nasyonal Sosyalist ideolojinin bir parçası olarak Anti-Semitizm ve Yahudilere yönelik düsmanlığı başlangıçtan beri vardı. Fiziksel şiddet ve zulüm Kristallnacht (Kristal Gece) ile en üst düzeyine çıkarak milyonlarca cinayet işlemeleriyle sonuçlanacaktı.

2. Emperyalist Paylaşım Savaşının ilk kıvılcımı Danzig Sorunu

Adolf Hitler 10 Ocak 1920´de Kabul edilen Versay (Versailles - Fransa) Antlaşmasıyla oluşturulan yaptırımların düzeltilmesini istiyordu. (Versay Antlaşması'yla Gdansk, (eski adı Danzig) nüfusunun %95'i Alman asıllı olmasına rağmen, "özgür şehir" olarak ilan edildi ve yetkisi Milletler Cemiyeti'ne (eski adı)verildi). Danzig liman bölgesiyle birlikte düzenli ulaşımının sağlanabileceği bir koridorun Almanya´ya verilmesini talep ediyordu. Ülkeler üstü statüde kabul edilecek bu koridorda Almanya, geniş bir karayolu ve çift hatlı bir demiryolu inşa etme düşüncesindeydi. 24 Ekim 1938´de Alman dışişleri bakanı Joachim von Ribbentrop Polonya´nin Berlin büyükelçisi Josef Lipski ile bir araya geliyor ve bu isteğini üstü kapalı bir ültimatomla Polonya hükümetine iletiyordu. 11 ay boyunca Polonya hükümeti tarafından red edildi bu istek. Almanya ile Polonya arasındaki ilişkiler, izlenenen sert politikalarla tırmanırken, İngiliz başbakanı Chamberlain, 31 Mart 1939´da Avam Kamarasında yaptığı bir konuşmayla, Polonya’nın bir saldırıya uğraması durumunda İngiltere ve Fransa’nın ellerindeki tüm olanaklarla yardım edeceğini tüm dünyaya ilan ediyordu. Bu gelişme Hitler'i, iki cepheli bir savaştan kaçınabilmek için, Sovyetler Birliği ile bir saldırmazlık paktının yollarını aramaya yöneltecektir. Birbirini izleyen diplomatik manevralarla sınır harbine dönen görüşme ve temaslar sonunda, 23 Ağustos 1939 akşamı Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı konusunda görüş birliğine varılmasıyla sonuçlanacaktır. Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı, Molotov-Ribbentrop Paktı olarakta bilinir.

Nazi rejimindeki Almanya 1 Eylül 1939´da saat 5:00´da ilk önce savaş uçaklarıyla Polonya´ya saldırdı. Yoğun bombardıman altındaydı Polonya. Bundan 1 saat sonrada Alman mekanize birlikleri Polonya sınırını geçtiler. Sınıra yakın konuşlanmış olan Polonya birlikleri mekanize bir düzende değildi. Bundan yararlanan Nazi ordusu ilk haftada 200 km´den fazla ilerleyerek Polonya ordusunun büyük bir bölümünü Vistül nehrinin batısında kıskaca aldı. 17 Eylül 1939´da ise SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) birlikleri ülkenin doğu sınırını geçerek ilerlemeye başlamışlardı. Polonya ordusunun tümüne yakını kuşatma altında olduğu için ikici bir cephe açacak durumda değildi. 18 Eylül´de Polonya hükümeti ve yüksek komuta kademesi Romanya´ya geçtiler. Böylece komuta kademesinden yoksun kalan Polonya birlikleri cephelerde küçük, birbirinden habersiz birlikler olarak direnişlerine devam ettiler. Çoğunluğunu erleri dağılmış subaylardan oluşan bir grup gönüllü Varşova´yı savunma girişiminde bulundu. Savunma cesareti gösteren Varşova 4 gün süren yoğun bombardımandan sonra harabeye döndü. Yoğun saldırılara ve bombardımanlara rağmen 28 Eylül´e kadar, yiyecek ve cephaneleri bitene dek direndiler. 5 Ekim 1939´da ise çatışan son Polonya birlikleri teslim olmak zorunda kaldılar. Savaş sonucunda Polonya: 66.000 ölü, 133.700 yaralı, 694.000 esir, Almanya: 16.343 ölü, 27, 280 yaralı, 320 kayıp, Sovyetlerler Birliği: 737 ölü ve kayıp, 1.125 yaralı, Slovakya: 18 ölü, 46 yaralı, 11 kayıp vermişlerdi. Esir edilen Polonyalıları bekleyense Auschwitz toplama ve imha kampında bekleyen feci sondu. (Toplama kamplarını daha sonra ayrıntılı bir biçimde anlatacağım) Bu olay 2. Emperyalist Paylaşım Savaşının başlamasında ilk basamağı oluşturacaktı.

2. Emperyalist Paylaşım savaşına neden olacak böylesi bir saldırı neden yapılmıştı?

Böyle bir savaş olacağının ilk belirtisi, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg´un Hitler’i Katolik Merkez Parti’yle koalisyon hükümeti kurması için Şansölye (başbakan) atadıktan sadece 4 gün sonra, 3 Şubat 1933´de İmparatorluk ordusu subaylarına söylediği şu sözlerde gizliydi; “Alman halkının (Lebens Raum) yaşam alanını genişletmek ve gerçek özgürlügümüzün inşaası için Yahudi-Bolşevik Sovyetler Birliği´nın yok edilmesi gerekir. Hitler bunu gerçekleştirmek için Agustus 1936´da gizli bir kanun çıkarmıştı . “4 Yıllık Plan” olarak bilinen bu kanun, ekonomik ve silahlanma olarak ordunun ve Almanya´nın 4 yıl içinde hazırlanması ve yapılandırılmasıydı. Nazi rejiminin Havacılık ve Ekonomi Bakanı Hermann Göring o dönemin Alman devlet ekonomisini özel sektör şartlarına göre ayarlamış, devleti üretim sürecinde reçete programlarla yönlendirmişti. Amaç kısa sürede çok kár yapmak, silahlanma için gerekli parasal kaynağı hazırlamaktı. Oysa 1. Emperyalist Paylaşım Savaşından sonra imzalanan Versailles (Versay) antlaşması nedeniyle, Almanya´nın silahlanması yasaklanmıştı. Almanyanın 1928 – 1936 yılları döviz ve altın stoğu, Milyar RM olarak aşağıda gösterilmiştir. ( RM=Eski İmparatorluk Markı)

1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936
2.405, 4 2.506, 0 2.806, 0 1.914, 4 974.6 529.7 164.7 91.0 75.0

2. Emperyalist Paylaşım Savaşı: Artık tüm dünya 2. Emperyalist Paylaşım Savaşının yıkıcı etkisi altındadır. Müttefik Kuvvetler; İngiltere, SSCB, ABD, Çin, Polonya, Fransa, Yugoslavya, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Yunanistan, Çekoslovakya, Güney Afrika, Belçika, Hollanda, Norveç. Mihfer olarak adlandırılan karşıt güçler; Nazi Almanya´sı, İtalya, Japonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Finlandiya, Bağımsız Hırvatistan, Arnavutluk, Tayland, Habeşistan, Burmanya, Hindistan ve Filipinler. Her ülke düşman olarak gördügü diğer ülkeye saldırıyor, dünya tam anlamıyla kan gölüne dönüyordu. Nazi yönetiminde ki Almanya Sovyet Rusya´ya 22 Haziran 1941´de saldırdı. Japonya 7 Aralık 1941’de, Amerika´nin Pearl Harbor deniz üssüne saldırarak, Amerikanın da savaşa girmesine neden oldu . Yine tarihin en büyük insanlık felaketi 6 Ağustos 1945´de ABD´nın “Enola Gay“ adlı B – 29 tipi bombardıman uçağının “ Little Boy” (küçük çocuk) isimli atom bombasını Hiroşima´ya atarak yaşanacaktı. Bombanın atıldığı ilk anda 70 bin kişilik katliam gerçekleşti. Atıldığı yerde tek bir canlı bırakmamacasına yok etti. Sadece 3 gün sonra 9 Ağustos 1945´te dünyanın atılan ikinci ama bir öncekine göre 1, 5 kat daha yıkıcı yok edici atom bombası “Fat Man”( Şisko Adam) Nagasaki´ye bırakıldı. 74 bin kişide burada katledildi. Yerleşim yerleri dağlık ve engebeli yerlere kurulduğu için ölü sayısı azdı. Daha sonra atom bombasının öldürücü radyasyon etkisiyle ölenlerin sayısı 143.124 olarak açıklanacaktı, Nagazaki belediyesince. … (Devam edecek…)

 
Toplam blog
: 50
: 901
Kayıt tarihi
: 06.10.08
 
 

    ..