Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '10

 
Kategori
Felsefe
 

Şu Anda ve Kendin Olma Cesareti

Şu Anda ve Kendin Olma Cesareti
 

Ego her zaman korkudan dolayı ortaya çıkar. Gerçekten binbir korkuyla çevrili olduğun zaman, koruman, zırhın yani egon o kadar ortaya çıkar. Hayatın risklerini, bilinmezliğini kabul eden bir insanın egosu kalmaz. O tıpkı yaradan kabuğun düşmesi gibi kendiliğinden düşer. Onu düşüremezsin, düşürmeye kalakrsan izi kalır.

En temel korkun, ölüm korkusudur. Ölümün ötesine geçebilmenin tek yolu ise basitçe ölümü kabullenmektir. O zaman ölüm kaybolur, çünkü hayat ancak ölümü kabullendiğin zaman vardır. Korkusuz olmanın tek yolu da korkunun doğal olduğunu, bu korkuyu kabullenmektir. O zaman bastırma, suçluluk, vicdan muhasebesi, pişmanlık kalmaz, o zaman enerjin basitçe serbest kalır ve özgürlüğe dönüşür.

Başlangıçta korkak ile cesur arasında fazla bir fark yok gibi gözükür. Esas fark birinin korkularının, eskinin, yaptırımların, otoritelerin, dinlerin, devletlerin kölesi olmayı kabul etmesidir. Korkak olanlar yalnızca korkularını dinlerler ve korkularını izlerler cesur olanlar ise korkularına rağmen ileri adım atarlar, bilinmeyene, yeniye, kendini keşfetmeye hazırdırlar.

Korku seni ayakta tutar, canlı kılar gibi gözükebilir ama ne zaman egon seni korumaya kalksa, varoluşun, canlı olmanın, kısaca yaşamanın coşkusunu, fırsatını kaçırırsın.

Korku ölüdür ve ne kadar az sevgi varsa, o kadar çok korku vardır.

Korku sevgisizliğin zulmüdür.

İnsanı mutsuz kılan, kendini gerçekleştirmesini engelleyen, aydınlanmamasına neden olan şey kendi korkularıdır. Dikkatle izle... Ne zaman cesaret etsen, korkularını bir yana koyup eyleme dönsen, kendinin efendisisin. Ne zaman korkuyu izlesen, ego, korku senin efendin.

Aslında bir başkası, otoritler seni köle yapmıyor, sen kendi içindeki korkulara boyun eğiyorsun. Sen korkuyu kabul edip ona takılmadığın, ona bağlı kalmadığın zaman, korku ortadan kaybolur. Korkuyla savaşmana gerek kalamz.

Ne zaman birisi korkusuyla savaşmaya kalksa, korkusu tarafından yenilgiye uğrar.

Ben korkuyla savaş demiyorum, korkudan özgürleş, kabul et ama devam et diyorum. Ne kadar zihin varsa o kadar korku vardır. Korku senin her yanını, tüm pencere ve kapılarını kapatır. Kendine ulaşmanı engeller.

Korkuyu kabul edip devam ettiğin zaman ne sen kendinden, ne de başkalarından korkarsın. Kendilerinden korkan insanlara çok dikkat et, onlar kim olduklarını hiç bilmiyorlar, onlar kendilerine tamamen yabancılar. Ancak kendini bilmeyen, keşfetmeyen, sevmeyen birisi kendinden korkar. Kendinden korkan insanlarla yan yana olmaya devam edersen, sen de bir süre sonra kendinden şüphelenmeye, kendini sevmemeye, kendini olduğun gibi kabul etmemeye başlayacaksın.

Sen kendini biliyorsan, sevmek için tüm potansiyelin açığa çıkar.

Sen kendini biliyorsan, korku tamamen ortadan kalkar. Kaygı, stres, baskı, gerilim, kavga yerini tek bir şeye bırakır: Muazzam bir anlayışa...

O zaman sen tüm pencereleri, kapıları sımsıkı kapalı bir ev değil, varoluşa kollarını açan, hayatı yaşamak için kucaklayan dev bir sevgiye dönüşürsün.

Sevgi gelince tüm boşluklar ortadan kalkar. Sevgi şu andır, varoluştur, kendini olduğun gibi kabul edebilmektir. Şu anın cesaretini deneyimlediğin zaman, her eylemin, her sözün, güzelliğin, zerafetin bir ifadesi olur.

Cesaret hayatın bir bilinmeyen olduğunu, her an değişebileceğini, şu anı olduğu gibi yaşamayı kabul etmektir. Şimdinin cesareti de tam budur: Tehlikeleri, riski, bilinmeyeni kabul ederek, ilerlemek. Cesur insanalr her zaman bilinmeyen doğru yol alırlar, yaşamak da budur. Sadece korkaklar tehlikeden, her tür engelden kaçınır ve her şeyi önceden bilmek, tahmin etmek, programlar hazırlamak, yedek planlar yapmak isterler.

Korkak insanlar kendilerini bilmedikleri için karanlıkta kalanlardır. Onlar kendi zekâlarının, ruhlarının, kavrayışlarının ışığına, kalplerinin huzuruna, eylemlerinin zerafetine inanmazlar.

Zekâ, şu anda gerçekeleşenlere verilen yanıttır. Zekâ şu ana karşı bir yanıttır, gösterilen cesarettir.

Ama eğer kendini bilmiyorsan, keşfetmek için varoluşa açık değilsen, onu ve kendini lanetlersen, sürekli hatalı olduğunu, bir şeylerin yanlış, eksik olduğunu düşünürsen, kendini gerçekleştirmek yerine baskılarsan... kaybedeceksin. Kaybetmen kaçınılmaz, korktuklarını gerçekleşmesi kaçınılmaz çünkü sen korkun tarafından yönetiliyorsun, sen aslında bir ölüsün.

Sürekli savunmada olan, bahaneler üreten, sorumluluğu hep başkalarına atan, hep yardım bekleyip sırtını başkalarına dayayan insanlar ayakta duramazlar. Gerçekten yaşayan bir insan, gerçekleştirdiği her saf eylemin sorumluluğunu alır ve bundan bir coşku duyar. O hata yapabilir ama bu öğreticidir. Kimse hata yapmadan doğruları bulamaz.

Kimse başarısızlığı hiç tanımamış başarılı bir insan kadar başarısız değildir. Başarının kendisi değil, geçtiğin yollar, yaptığın hatalar, kazandığın farkındalıklar öğreticidir.

Zihin saima hesapçıdır, o hep hesapalr yapar, o geçmişte takılı kalmıştır, bilinenle rahattır. Telaşı, gerginliği, kaygıyı, stresi esas yaratan zihninin geçmişte kalması, bilinene fazla alışması, ondan ayrılmak istememesidir.

Yeni olan hiçbir zaman korkutucu değildir, asıl eski olana bağlı kalmak seni korkutur.

Hata yapmaktan çekinme... Diğer tüm insnalar da senin gibi doğru olmak, doğru yapmak istiyorlar. Çünkü doğru olmak, kendini bastırmak yerine kendini solumak, özgürlüğünü yaşamaktır. Bundan büyük saadet olamaz. Ne zaman doğruysan sağlıklısın, huzurlusun, bütünsün, neşelisin.

Ancak tehlike her zaman vardır. Hata yaparsan dünya sana ne yapabilir, insnalar sana gülse ne olur? Sen başkasına vermedikçe kendine duyduğun saygıyı ve sevgiyi kimse senden alamaz. Saygınlık şatafatlı bir sözcüktür ama içi boştur. Toplumun, otoritelerin değer verdiği her tür sözcüğe karşı dikkatli yaklaş…

Ne zaman cesaret etsen şu andasın, kendinlesin, kendi zekâna, anlayışına güveniyorsun. Onların sana gülmesine gerek yok, çünkü kendi hatanı fark ettiğin, kabul ettiğin, herkesten önce içtenlikle kabul ettiği ve gülümseyebildiğin zaman... onu aşarsın. Korkunun düğümü kendiliğinden çözülür ve bu çözülme kadar hiçbir şey sana sevinç getiremez.

Bastırılan her şey büyük bir suçluluk yaratır, yasak olan her şey iştahını kabartır ve kendi doğana karşı olan eziyetini çoğaltır. Kendine negatif sıfatlar seçme, bir davranışın o an için hatalı olabilir, bunu fark etmek sana derin bir anlayış, sabır ve kavrayış sunacaktır. Hata yapmak doğaldır, sadece hatanı anla ve onu tekrarlama, ondan özgürleş.

Sen kendi olma cesaretini gösterdiğin, özgürlüğünün sorumluluğunu aldığın zaman kimse senden daha cesur değildir.

Başkaları sana sahte saygı gösterilerinde bulunsa, seni zeki bulsa bile sen kendi hakikatini değil başkalarının istediklerini yaşıyorsan, hiçbir zaman tatmin olamayacaksın.

Kendini yok etmek, pasif bir şekilde intihar etmek yerine farkındalığını, şu ana verilen yanıtı, keşfettiğin hakikatları yaşa. Çünkü tek gerçek dostun bu bilinçlenme düzeyindir, bilincin kendisidir. Gerçek değerler sadece onlardır.

Her zaman kendin ol, kendini gerçekleştirmek için hiçbir fırsatı kaçırma. Bilinen yoldan yürümek yerine, basit bir kopya olmak yerine özgün ol, yaratıcılığına izin ver, kendini ifade et... Dünya zaten kopyalarla dolu. Unutma, sen bir mucizsein ve senden bir tane daha yok.

Hayatını ideallerin, toplumun vaat ettiği sahte güven ve saygınlık hislerinin peşinde harcama. Sadece kendini keşfedenler gerçekten yaşarlar. Diğerleri sadece hayatta bir süreliğine kalırlar ama yaşamazlar. Diğerleri sadece yaşıyormuş gibi yaparlar.

Sonra yoktur, sonra sadece bir hayaldir, bir ümittir. Önyargılı olman, eskiye, bilindik olana bağımlı kalmana gerek yok. Zihnin gelecek planları, geçmiş sıkıntılar yerine şu anda olsun. Şimdiden sonuçları düşünen bir zihin ölüdür, şu anı kaybetmiştir. O yaşadığı gerçekliği sorgulamaz, sadece yarattığı imgeyle, sonuçla ilgilidir.

Ne zaman sonuçla, bilinenle, önyargınla ilgilensen zekâ donuklaşır, güzelliğini, farkındalığını, disiplinini kaybeder.

Akıllı insanlar korkularıyla egolarına teslim olmuşlardır. Onlar yalnız zihnin söyledikleriyle ilgilenirler ve kendilerini zihinleriyle özdeşleştirirler. Onalr akıllarının kölesidirler ve sürekli olarak hesap yaparlar, sürekşi olarak doğru ile yanlış olanı ölçmeye çalışırlar, kendilerini haklı çıkarmaya bayılırlar.

Akıl bir cesettir, canlı olmak ise zekânın yaratıcılığıdır. Akıl ölü, zekâ ise canlıdır.

Senin değindiğim tüm doğrular ve yanlışlar sadece bir yorumdan ibarettir. Burada doğru olan başka bir kültürde yanlıştır. Senin yanlış olarak kabul edip etiketlediğin şey bir başkasının değişmez doğrusudur.

Yorumalrı bir yana bırak... Şu an tek ve yaşanılan deneyim çok özel.

Hayat sürekli bir yenilenmedir. Hiçbir şey aynı kalmaz. Şu an doğru olan şey bir an sonra doğru olmayabilir.

Ne zaman varoluşla uyum içindeysen bu doğrudur ve ne zaman varoluşla ahenk içinde değilsen, bu yanlıştır.

Şu anda ve kendin olma cesareti de budur.

 
Toplam blog
: 48
: 2763
Kayıt tarihi
: 15.09.10
 
 

Sanskritçe: Kendini bilen ve kendinin ustası olan. Doğdu, büyüdü, ölecek. Sonsuza kalmak için değ..