Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '08

 
Kategori
Bilgisayar
 

Şu bilgisayar milleti..

Şu bilgisayar milleti..
 

Bilgisayarınızın sinirlenip sizinle tartıştığını hayal edebilir misiniz?

Ya da onu kapatmanıza karşı koyduğunu ..

Bizim nesil bilgisayar treninin son vagonuna kapıya asılarak binenlerdendir. Hatta birçoğumuz bu kapıya tutunamadı ve dışarıda kaldı. Buna rağmen okuldan mezun olduktan otuz küsur yıl sonra “işleyen” bir elektronik posta grubu oluşturabildikse ne mutlu. Şimdiki nesil bu trenin içinde doğduğu için dışında olmanın nasıl bir şey olduğunu pek bilmez.

Uzatmayayım, bugün bizim gruptaki arkadaşlara bir posta yazıyordum ki bilgisayarım yazdığım “keske” (keşke) kelimesini “kekse” olarak değiştirdi.

Bunun gibi, ben İngilizce yazışırken ne zaman “we may” yazsam ukala bilgisayarım hemen e’nin yerini değiştirir ve “w emay” olarak düzeltir. Ben geri dönüp onun yaptığı değişikliği düzeltince bu sefer kabul eder ama aynı kelime bir daha geçtiğinde, yine düzeltir.

Bilgisayarın kafası çalışsa “bu adam aslında böyle yazmak istiyor” deyip yanlışımı düzeltmek adına, w harfini iyot gibi açıkta bırakır mıydı?

Bu bilgisayar milleti her şeyi “çok iyi bildiğinden” bazen yaptıkları ukalalıklara katlanmak zorunda kalıyoruz.

Bu olayın yazılımın “otomatik düzelt” seçenekleri ile ilgili bir ayar olduğunun farkındayım ve pek de kafaya takmıyorum ama bu yazdıklarımı bizim bilgisayar da okuyor. İster misiniz alınıp hard diskine format atsın, hani insanların karnına veya bileğine jilet çekmesi misali ya da muadili? :)

Şaka bir yana, "bilinçli bilgisayar" zaten üzerinde çok fazla düşünülmekte olan ve kesin limiti bilinmeyen bir konu, bir paradoks.

İzleyenler hatırlar, Stanley Kubrick’in bir “2001: a space odyssey” filmi vardır ki tüm zamanların en iyi filmleri arasında gösterilir. Film 1968 yapımıdır ve 2001 yılında yapay zekanın insanın duygularını dahi taklit edebildiği bir ortamda (bir uzay gemisinde) insan-bilgisayar ilişkilerini işler. Bilgisayar sevinir, alınır, ikna etmeye çalışır, yalvarır vs. vs.

Bilgisayar kontrollü bir sistemin (robot, makine vs) insanlar ve insanlık aleyhine çalışma riski her zaman vardır ve bunun için “var olma bilincine sahip olup yok edilmeye karşı direnmesi” gerekmez. Özellikle insansız ortamlar için geliştirilmeye çalışılan “kendi kendini onarma” mekanizmaları bilgisayarın var oluş bilinci olmadan gerçekleştireceği kulağa ürkütücü gelen “yok edilemezlik”in ilk adımlarıdır.

Zaten bilinç denen şeyin hangi noktada başladığı ile ilgili de o kadar geniş bir “gri” alan vardır ki benim bazen gelişmiş bir çamaşır makinesini bile akıllı gibi algılayasım gelir.

Biz kendi bilincimizin tanımını doğru dürüst yapmadan “onların bilinci yok ki” der geçeriz ama bilgisayar kontrollü bir mekanizma için “aaa bilinci varmış” ya da “aaa bu bilinçli gibi olmuş” diyeceğimiz günler çok uzakta olmayabilir.

Umarım bilimciler bir gün üretmeyi başarırsa “var olma bilinci” ve “kendi kendini onarma” özelliğini aynı anda aynı sistemde oluşturmazlar.

Ben yine de bir gün “üzülen” ve “sevinen” bir bilgisayarım olması hayalini kurmayı ilginç ve hoş buluyorum.

Bu noktadan bakınca kadınları sanki biraz anlıyorum! :)

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..