Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

05 Nisan '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Şu kadarcık

Reklam panolarında, televizyon reklamlarında son zamanlarda çok sık duyduğum bir cümle “Beni şu kadarcık sevsen yeter” hem alaycı bir şekilde gülümsetiyor hem de nasıl basite yönlendirildiğimizi gördüğüm için tüylerimin diken diken olmasına sebep oluyor.

Cebinde parası olmayan, olsa da şu kadarcık, parmak ucu kadarcık pırlanta alamayan erkeğin sevmeye hakkı yok mu demek oluyor bu? Evet, beni şu kadarcık, yükte hafif pahada ağır olan pırlanta yüzük alacak durumun yoksa sevme diyor bu cümle. Ye kürküm ye sözünü duymuş, tecrübe etmiş, yaşanmış örneklerine şahit olmuş olabiliriz ama söylendiği kadar basit değildir hayatın hesapları. Yıllar önce görgüsüz bir tanıdığımız, kendisini bırakıp başka bir kadınla evlenen kocasının kendisine taktığı pırlantalı saatin değerinden bahsederken “Pardon, onu takan adam şu anda nerede ve kiminle?” diye soramayışımın acısı hala yüreciğimi acıtır, ayıp olmasın diye o gün dile getirememiştim. Arada ne gibi bir bağlantı kurduğumu merak edenlere; bana pırlanta getir sonra yaptıkların önemli değil, beni bırakıp gidebilirsin ve ben hala bana getirdiğin değerli saatle hava atabilirim demek oluyor ki bunun da tam bu klişe cümleye çok yakıştığını, bağlantılı olduğunu düşünüyorum.

Aşkın kır çiçekleriyle, iyi-güzel-dengeli-kandırmacasız- davranışlarla ölçülüp biçilmesi çok gerilerde kalmış anlaşılan. İstediğimi alırsan sev beni yoksa gözüme görünme gibi algılıyorum ben bunu. Tamam, seninle bir acı soğanı paylaşırım gerekirse aç kalırım diye düşünenlerden değilim, acı soğanı yedikten sonra çaresine bakmayana tahammül de edemem ama güzel olan değerlerin etiket konulup fiyatlandırılarak şekilsizleştirilmesi çok çirkin geliyor gözlerime. Duygularımın, duygusal derinliğinin mesafesi bazen beni bile korkutuyor. Kendimden o kadar eminim ve duyguların para sesine dönüştürülmesini hele taksit taksit aylara bölünmesini o yüzden bu kadar şiddetle kınıyorum.

Halbuki sevmeye değer verenlere ve sevmeyi bilenlere sınır ve şekil yoktur ve şu kadarcıkla belirlenmiş değerler, sevgi göstermeye zaten sebep ve örnek gösterilemez. Tüketim toplumlarının klişe laflarına niye bu kadar takılıyorsun, o sadece bir reklam şeklinde bir cevap duymak istemiyorum hiçbirinizden. Ben erkek olsaydım ve bana “Beni şu kadarcık sevsen yeter” diyerek çıkar için sahte cilve yapan kadına (duruma göre erkeğe) kapıyı gösterirdim.

Şu kadarcıkla belirlenmiş hiç bir ölçü sevmeye yetmez hele yaşamaya asla. Adam tahtından vazgeçti sevdiği kadın için ve tarih bunu yazdı. Dünyanın yedi harikasından biri olan Taç Mahal’in yapılma sebebini yazdığı gibi. Yanlış yerlere takılmış, yanlış yerlerde bulunma hayali kurma heveslilerine, doğru reklamlar örneği bu kadar güzel anlatılabilirdi ve bunu reklamcılar çok biçimli yapmışlar, kendilerini tüm samimiyetimle kutluyorum.

Kevser Şekercioğlu

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..