Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '20

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

SU KALİTESİ

  İçtiğimiz suyun  bu kadar önemli olabileceğini geçen yıla kadar hiç düşünmemiştim. Kanın büyük bir kısmı (%80) su olduğunu biliriz. Yine suyun besin maddelerinin çözünmesi için gerekli olduğu kadar, besin maddelerinin yakılmasını sağlayan reaksiyonlar için de gerekli olduğunu da biyoloji derslerinden hatırlarız. Günde 2,5 litre su içtiğimizi varsayarsak bu 60 yılda 54 bin 750 litre su tükettiğimiz anlamına gelir. Bu da suyun bizim için ne denli hayati bir öneme sahip olduğunu gösterir.Her su bu konuda elverişli değildir.Kaliteli alkali su veye alkalark su olması şart

Neden alkali su?  Bilim hastalık ve yaşlanmanın temelini insan vücudunda bulunan asitlerin oluşturduğunu tespit etmiş durumda. Şöyle ki; midede bulunan asit nedeniyle mide çeperi bozularak vazifesini yapamıyor dolayısıyla asit oranı yükseliyor ve tüm vücudumuzda  olumsuz etkiler yapıyor. Kılcal damarlar asit yüzünden çalışmıyor, kan gitmeyince susuz kalmış tarla gibi olan o bölge yaşamını yavaş yavaş yitirerek  yaşlanmaya sebep oluyor. Vücut asidik ortamı nötralize etmek için Kalsiyumu kemiklerden alarak kullanır. Bunun sonucunda vücutta yedek olarak depolanmış alkali mineral dengelerine zarar verilir. Sodyum, kalsiyum ve magnezyumun dengesini bozar. Vücudumuzdaki asit oranı ne kadar düşük olursa o kadar sağlıklı bir yaşam söz konusudur. Bu durum suyun nasıl bir şifa kaynağı olduğunu göstermektedir.

Konuyla ilgili olarak yapılmış çalışmalardan tesit edebildiklerimden bazılarını paylaşmak istiyorum.

    1911 yılında Dr. Alexis Carrel bugün “Tavuk kalbi deneyi” olarak isimlendirilen çalışmayı yaptı. Bu çalışmada Dr.Carrel , laboratuar şartlarında , her 48 saatte yenilenen ve kolloidal Alkali besinler içeren bir sıvı içinde tavuktan çıkartılan kalbi 25 yıl süreyle yaşatmaya muvaffak oldu. Bu çok önemli bir buluş idi. Düşünün ki planetimizde yaşayan her şey ölümsüz olabilirdi. Hücrelere gerekli olan gıdalar verilerek ve asidik artıklardan korunarak hücre süresiz yaşatılabilirdi.

  Fransız bilim adamı Dr. Jacques Benveniste, 1980'lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda karıştırarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş, ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış.

Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehrin frekansını yüklemiş ve aynen zehrin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmiş. Biyokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır" demiş.

Masaru Emoto: Japon bilim adamı "içinde su olan şişenin üstüne yazılmış veya söylenmiş olan sözcükler düşünceler,suya çalınmış müzik ve film ile suyun yapısal özelliği değişir” diyor bu konuda yaptığı deneyler medya ve basında yayınlanmıştır

Suda bulunan aktif oksijenin vücutta oksidasyona sebep olması ile hücrelerin yapısını bozarak çok çeşitli hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Dünya sağlık örgütünün (WHO) bir deklarasyonunda “eğer hergün düzenli olarak iyileştirilmiş alkali su içersek kanser dahil tüm hastalıkların %80 oranında azalacağı tahmin edilmektedir”  Alkali su iyileştirme sistemini tercih edip kullanmaya başladığınız andan itibaren en geç 2 hafta içerisinde olumlu etkilerini siz de bire bir hissedeceksiniz.

Bu araştırmaları her ne kadar Google’dan yapmış olsam da bizzat deneyimlerimi aktardım. Stres ve kargaşanın hakim olduğu toplum yapımızda aklımızı kullanarak yaşamak için sağlıklı suya ihtiyac duymaktayız. Kanımızın ph değerlerimiz 7,2-7,4 arasındadır. Öyleyse bu değerlerin üzerinde su içmek gerekir. Düşünceler ve duygular, vücut kimyamızı değiştiren güçlü etkinliklerdir. Unutmayalım negatif ve pozitif yaşamak bizim beynimizin eseridir. Mutlu insanlar daha sağlıklı yaşarlar çünkü pozitif davranışlar mutlu bir ortam yaratılmasına sebep olur, negatif düşünceler ve duygular ise vücudumuzda asidik artıklar oluşturarak mutsuz bir hayat yaşamamıza sebep olur.

Sağlıklı düşünebilme sağlıklı bir hayatı ve ölüm ötesi yaşamda mutluluğu getirir. Beden olarak tekamül etmeden yalnızca ruhen tekamül etmek mümkün değildir. Beyin ve ruh nasıl birbiri ile iletişimli olarak çalışıyorsa ruhun gıdası beyindir. Sağlıklı bir beyin sağlıklı bir vücutta bulunur. Kalın sağlıcakla…

 
Toplam blog
: 9
: 122
Kayıt tarihi
: 28.03.13
 
 

Halil Ilbıra. Tasavvuf... Fotoğrafçı... ..