Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Şu zavallı erkekler!...

Şu zavallı erkekler!...
 

Blogcuların kendi halinde gizli taili:))


-Komşu, komşu!

-Hu, hu!

-Bu akşam sana geleceğiz!

-Buyur gel!

***

-Hayatım yarın akşam Temel beylere gidelim mi?

-Olmaz, onlar bize gelmediler!

Size göre olmaz diyen kim?

Fazla düşünmeden kuş beyni bile taşısanız evin erkeği olmadığını anlamanız kesindir. İnsan ilişkilerinde kadınların “bir sana, milyon bana” kriterlerinin yaşam biçimi olduğunu ispat etmek için izafiyet teorisi geliştirmeye, Enıstein olmaya gerek yok.

Ama memlekette nedense Duygu Asena’nın öncülüğünde başlatılan –öncesi mutlaka var Atatürk bile feminizmden söz ettiğine göre düşünün erkeklerin halini- kadınların feminizm ayakları, edebiyatı zaten toplumda ezilen erkek milletini düzenin olumsuzluklarına bulaştırdı. Kimi eşine daha lüks yaşam sunacağım diye kodesi boylarken kadın başka bir erkeğin kaderini çöküşe sürüklemek için şehrin lüks yaşamına seğirttiği gerçektir.

İddia ediyorum ne kötülük varsa nedeni kadındır. Kocasının küçücük maaşını bildiği halde yaşadığı bolluğun kaynağını sormayan ve de düzenin çarkına uyan kocasına “adam” muamelesi yapan kadındır.

Her erkeği mahveden mutlaka bir kadındır.

Bırakın erkekleri ülkelerin kaderlerine etki ederler.Katerina hikayesini yakından bilirsiniz…

Tarihte isim yapmış kadınları bir düşünün. Kurulan komploların bir yerinde gerekli rollerini oynamak üzere sahneye çıkarlar.Senaryoları kendileri yazarlar aslında, yönetirler ve tam da erkekler örgütlenip tarihsel ezilmişliklerini yıkmanın yollarını, yöntemlerini araştırıp bulacağım derken -1785 yılında Fransız devriminden önce– kadınlar örgütlü ilk topluluklarını Middelburg’de oluşturmuştu bile.

Kadınlar için ilk bilimsel topluluk Hollanda Cumhuriyetinin güneyinde yer alan bir şehir olan Middelburg'de 1785 tarihinde kurulmuştur.(Vikipedi)

Erkekler ne yapsın ister istemez 1789 devrimini gerçekleştirerek eşitlik, özgürlük, demokrasi temelinde yeni yönetim şeklini oluşturmuşlardır, kadın tahakkümünden kurtulmak için.

Fransa XVI. yüzyıldan beri koyu bir mutlakıyetle yönetilmekte idi. Krallar, memleketin sahibi ve efendisi sayılırdı. Kralın Tanrı'dan başka kimseye hesap vermeyeceği kabul olunurdu. Kral ve çevresinin , zengin ve gösterişli yaşamına karşılık, halkın sıkıntılı yaşamı, Kral'a tepki duyulmasına yol açmıştır.

Fransız milleti eşitsizlik üzerine kurulmuş sosyal bir yapıya sahipti. Halk, birbirlerine eşit olmayan ve başka hak ve imtiyazlara sahip bulunan ; Soylular - Rahipler - Burjuvalar- Köylüler olarak, dört ayrı sınıfa bölünmüştü gibi saçma gerekçeleri sıralasa da bu devrimin altında yatan tarihsel gerçek erkek milletinin en azından kadınlar ile eşit seviyeye gelmesi için yapılan eylemden ibarettir.

Burada uzun , uzun yeni yıla girmeye hazırlanırken kafanızı allak bullak etmek değil amacım. Ama yaşamda erkeklerin kadına iyi bir hayat sunmak için kıvranmaları, vitrinde süs mankeni gibi erkeklerin kullanılmaları üç kuruş daha fazla kazanmak için değme dansözlere taş çıkartırcasına saf, (!) değiştirmeleri özellikle de siyasetçilerimizin durumu beni yaralıyor.

Ben eminim 2007’nin en önemli olayları sıralanırken bu yazı başucu yazısı olacak bir yazı ama blog sayfasında yayınlanmaya başlasın göreceksiniz hiçbir bayan blogcu bu yazıyı okuyup yorumlamayacak! Gerçeği itiraf edemeyeceklerini adım gibi biliyorum.Biraz önce blog sayfalarında gezip okurken gördüğüm iki örnek bu düşünceyi kafama dank ettirdi. Ve zavallı bay blogcuları uyarmak için bu yazıya zamanımı ve enerjimi veriyorum.Umarım bir işe yarar.Pek emin değilim ama neyse.

Şu yazıya başlarken sıra ve komşu ayaklarına giriş yapmamın nedeni aslında bir çift söz edebilmek için.Tarihi uyarıyı bir an önce yaparak en azından 2008’i kurtarmak lazım.

Neşe Evrim bir yazı döktürmüş, blogun feministleri hurra yorum yarışına girmişler.Ne o canım cicimler filan.Ya yeşim Özdemir’e yapılan yorumlara ne demeli. Baktım araya birkaç kullanıldığını bilmez bey de karışmış, bilgisayarın başında gülme krizine tutuldum. Ama işi çözdüm. Hanımlar her yerde olduğu gibi imece usulü hangisi yazı yazmışsa cümbür cemaat oraya koşturuyorlar. Yorumlarda, okunma oranları da patlıyor.

Sözde hepsi çağdaş ama uygulamaya gelince feminist bağnazlık, tutuculuk zirvede. Yeter ki blog mahallesinde bir erkek kafasını yukarılara kaldırmasın. Bunlar öyle tehlikeli boyuta gelmişler ki yakında yeni bir cemaat veya tarikat olarak ortaya çıkarlarsa hiç şaşırmayacağım.Bence memleketin en büyük problemi ne bölücülük ne irtica. Adem’in cennetten kovulduğundan beri kadınlar!

Memlekette seçim olacak ev, ev gezen onlar. Tabi herkesin kendine özgü siyasi görüşü olduğundan herkes kendi er’ini iktidara taşımaya çabalıyor. Ama kadına yeter mi iktidar, yetmez! Manisa Mesir macunu şenliklerinde şemsiyeyi ters çevirip macun kapmak için yarışan vekilleri görünce gülmekten acımaya fırsat bulamıyorum. Kesin evde problem var , vicdansız kadın kocasını dünyevi işler için uzak doğu ülkelerindeki tapınak maymunları gibi oynatmıyor mu isyan ediyorum. Kesin kadın kocasını TV’den izleyip gülmekten oturduğu yerde göbek dansı yapıyordur!

Sadece bu kadar mı, değil tabi.İş, para ihale, iktidar için zavallı erkeklerin oynamadığı rol kalmıyor. Ve kadınlar her yerde olduğu gibi canına okuyor erkeklerin.kimine mahpus düşüyor, kimine tıka basa yemekten genç yaşta öbür tarafa yolculuk. Kadın için fark etmiyor nasılsa sırada çoook köle adayı var!

Dikkat edin aynı dili bile bilmeseler hemen kanka olur bu kadınlar. Tatildesiniz, tanrının cezası güzelliğe sahip Rus kızı ile sizinki muhabbet kurmuş.Dil bilmezler ama en azından “Aha şu dütü yere yakın göbekli benim kölem!”diyebilecek kadar anlaşabilirler en azından.

Şaşar kalırsınız!

Zavallı erkek milleti.Fransız devrimi bile kaderini değiştiremedi. Salt kadınlar daha iyi yaşamak istiyor diye dünyanın her yerini savaş alanına dönüştüren siz değil mi siniz? Bakın kadınlara yirmi küsür feminizm düşüncesi var! Bu mezalimden mesir macunu toplamakla kurtulamazsın, uyan! Blogun erkek milleti umarım gerekli dersi çıkarırsın, pek ummuyorum ama mutlu yıllar ve günaydın diyerek en azından uyanırsın diye umut ediyorum.

Fotoğraf Milliyet.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..