Suçlu kim?

Bir belediye otobüsü... Şoför koltuğunun arkasındaki cam bölmenin üzerine yapıştırılmış bir yazı... Bir uyarı yazısı...

"7 ve 7 yaş üzeri öğrencilerin bilet kullanmaları zorunludur. Toplu taşıma Şube Müdürlüğü".

Türkçe'yi doğru kullanmaya gayret eden ve anlatım bozukluklarına karşı kayıtsız kalamayan biri olarak bu cümlede dikkatimi çeken ilk şey, cümlenin açılımında "7 öğrencilerin ve 7 yaş üzeri öğrencilerin..." gibi bir anlamsızlığın ortaya çıkması oldu. Fakat bu cümlede eksik olan, hatalı olan bir şeyler daha vardı sanki. Öğrenci kelimesi anlatımı bozan diğer bir etmendi. Yani sadece yedi yaşında veya yedi yaşından büyük olup aynı zamanda da öğrenci olanlar mı bu kurala tabi tutuluyordu? Böyle bir ayrıcalık olamayacağına göre yedi yaşın üzerindeki herkesi öğrenci diye belirtmek yerine onları "kişiler" olarak tanımlamak daha doğru olmaz mıydı?

Kesin olan şuydu ki Toplu Taşıma Şube Müdürlüğü lafı kısa kesmek istemiş ve "nasılsa anlaşılıyor" yolunu seçmişti. Dahası toplu taşıma kelimelerini birleşik yazarak affedilmemesi gereken hatalardan birine daha imza atmıştı. Ne de olsa Türkçe önemsizdi, önemli olan derdini o kağıda sığdırabilmekti. Ne de olsa altı yaşını bitirmiş herkes önce öğrenciydi, büyüyünce bir "kişi" oluyordu ancak.

Anlaşılan öncelikler farklıydı. Öncelikler arasında benim düşüncemin aksine ne anadilimiz yani kökümüz ne de birey oluşumuz yani dallarımız vardı. Kestirme yollar, aldırmazlıklar, üşengeçlikler, aklımızı kullanmamıza izin vermeksizin önceliklerimiz oluyorlardı. Öyle bir kalıba giriyorduk ki yazdığımız yazıyı gerekli yere ulaştırmadan önce -bırakın sesli okumayı- okumuyorduk bile. "Nasılsa"lar, "boşver"ler sarıyordu her yanı.

Ama artık "nereye kadar"lar sarmalı etrafı, "dur" diyenler çoğalmalı, dikkat, mantık, anlam gibi kavramlar eski ünlerine tekrar kavuşmalı. Otopark girişine "Boş yer vardır" yazacağı yerde "Yer boştur" yazan insanların "ülkemden insan manzaraları" başlığı altında bilgisayar sunularında yer alması ve alay konusu olmasına artık bir son verilmeli.

Şu da bir gerçek ki belli bir öğrenim görmüş insanın bile bu aldırmazlığı düşünülünce okuma-yazması birkaç sözcükle sınırlı insanların birtakım hatalar yapması çok da garipsenmemeli. Şimdi başta kendime sonra herkese şu soruyu soruyorum: "Acaba asıl suçu kim?"