Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '13

 
Kategori
Bilim
 

Sudan karaya geçişin imkansızlığı

Sudan karaya geçişin imkansızlığı
 

Suda yaşayan canlıların, çok uzun bir zaman sonrasında, beslenme zorlukları yüzünden, bazı tesadüfi olaylarla karaya geçerek, birer kara canlısına dönüştüklerini söyler evrimbilimciler.

Oysa bu tür bir geçiş, su canlılarının bazı fizyolojik ve anatomik özelliklerinden dolayı mümkün değildir. Bu özellikler şöyledir:

Canlılar için çok önemli bir yeri olan su, karada en az düzeyinde bulunur. Bu nedenle suyun ve nemin, çok dikkatli bir şekilde kullanılması zorunludur. Karada yaşayan canlıların deri sistemi, su kaybetmeyi ve buharlaşmayı en alt düzeyde gerçekleştirecek şekilde yapılmıştır. Oysa suda yaşayan canlılar için böyle bir şey söz konusu değildir. Bu yüzden derileri susuz ortama uygun olmadığı için, karada yaşayamazlar.

Aynı şekilde, yine suyun karada dikkatli kullanılması zorunluluğu yüzünden, kara canlılarında böbrek sistemleri mevcuttur. Böbrekler sayesinde amonyak, üreye çevrilerek vücuttan atılır ve bu atımda minimum düzeyde su kullanılır. Ayrıca böbreğin çalışması için de bazı ek sistemler mevcuttur.

Fakat su canlılarının böyle bir şeye gereksinmeleri yoktur. Çünkü atılması gereken amonyak ve diğer maddeleri, vücutlarından süzerek denize bırakabilirler. Bu canlıların karaya geçmeleri için böbrek sistemlerine sahip bulunmaları gerekir.

Karada yaşayanlar, vücutlarında bulunan akciğerleriyle nefes alarak solunum yaparlar. Suda yaşayanlar ise, denizde erimiş bir halde bulunan oksijeni, solungaçlarıyla alarak nefes alma işlemini gerçekleştirirler. Bu yüzden karada bir kaç dakikadan fazla yaşamaları mümkün değildir.

Denizlerde ısı farkları çok azdır. Sudaki sabite yakın sıcaklığa göre bir vücut sistemi olan canlılar, karadaki büyük sıcaklık farklarında yaşayamazlar. Çünkü bu sıcaklık farklarına göre onları koruyacak bir sistemleri, buna uygun metabolizmaları yoktur.

Bunların dışında, kara canlılarının kendi ağırlıklarını taşıma gibi bir zorunlulukları vardır. Ve enerjilerinin yüzde 40'ını bunun için kullanırlar. Oysa denizlerde ve tüm diğer sularda yaşayan canlıların, kendi ağırlıklarını taşımak gibi bir sorunları yoktur. Dolayısıyla karaya geçmeleri halinde, bu iş için özel olarak tasarlanan özel kas ve iskelet sistemlerine ihtiyaç duyacaklardır.

Üstelik bunların hepsinin bir anda bulunmaları gerekir. Yani sadece bir akciğere sahip bir su canlısı, böbrekleri olmadığı için yine karada yaşayamayacaktır. 

Bu yüzden, sudan karaya geçiş imkansızdır.

Hem suda hem karada yaşayan canlılara ise, amfibiyen canlılar denir. Bunlar, kurbağalar, semenderler, penguenler, su yılanları, sesilyenler gibi canlılardır. Palezoik zamanın dördüncü alt bölümü olan devoniyen zamanda ortaya çıkmışlardır. Ama bu canlılar da, daha önce yaşamış hiç bir alt türü olmadan bir anda ortaya çıkmışlardır.

Bu sırada evrimbilimciler, Colacanth adı verilen bir balık fosilinin, amfibiyen-balık arası bir geçiş fosili olduğunu iddia etmiş ve hatta bunun hakkındaki tartışmaları bile kabul etmemişlerdir. Halen yaşamakta olduğu, 1938 yılındaki bir araştırmayla kanıtlanmış olan Colacanth balığının, aslında yağ kesesi olduğu anlaşılan organının, bir akciğer olduğunu ve beyni bulunmadığı halde, bir beyine sahip olduğunu söylemişlerdir.

Aynı şekilde, kambriyen devrinde bir anda ortaya çıkan omurgasız deniz canlılarının ise, aradan geçen  milyonlarca yıl sonunda balıklara dönüştüğü söylenir. Oysa milyonlarca omurgasız fosili ve milyonlarca balık fosili bulunduğu halde, bu geçişi kanıtlayan tek bir fosil bile şu ana kadar bulunamamıştır.

İskeletleri olmayan ve sert kısımları vucutlarının dışında bulunan omurgasızların, sert kısımları vücutlarının ortasında yer alan balıklara dönüşmüş olmaları da imkansızdır.

 
Toplam blog
: 30
: 12123
Kayıt tarihi
: 30.01.13
 
 

Anadolu Üniversitesi Tarih 4. sınıfta okuyorum. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat 4. sın..