Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Sultan dedemiz 1. Abdülmecit (Saltanat ruhu, saltanatı yıkan Meclis üzerinde)

Sultan dedemiz 1. Abdülmecit (Saltanat ruhu, saltanatı yıkan Meclis üzerinde)
 

 

Tarihimizi bilmiyoruz!

Avrupalı, film yapıyor, tarihiyle övünüyor, biz geçmişimizi kötülüyoruz!

Padişahların kadın düşkünlüğü öne çıkarmak, tarihimizi kötülemektir!

Yaşadıkları çağa damga vuran padişah dedelerimiz, günahlarıyla sevaplarıyla, tarihteki yerleri almışlardır. Onlar, o toplumsal koşulların ürünüdürler; bugün örnek alındıkları zaman “geri” gidiş özlemidir bunun adı.

Anmak mı, anılarını yaşatmak mı?

Ama nasıl, niye, hangi günde, hangi ortamda?

*****

Geçmişten söz ederken hep “ata”, “atalarımız” deriz. Ama bakıyoruz, günümüzde padişahlar/ sultanlar için “ata” yerine “dede” sözcüğü yeğleniyor. Kuşkusuz, onların hayallerini bir bir gerçekleştirmek bize düşen bir görevdir. Dedelerimizin projelerini birer vasiyet kabul etmeliyiz.

Ayrıca, unutmayaklım, dedelerimizin düzeni “saltanat”ın yerini Cumhuriyet aldı.

Son dedemiz, 1923’te saltanatın kaldırılması Cumhuriyet’in ilanıyla tarih oldu. Tarih bildiğini sananlar, uzman uzantıları, son dedemizin sürgüne gittiğini söylüyorlar. Oysa o dedemiz, bir İngiliz gemisiyle kaçtı.

Ne zaman?  

17 Kasım  1923’te.

Dedemizin babası kimdi?

Abdülmecit!...

1. Abdülcemit kimdi?

25 Nisan 1823’te doğan, 1 Temmuz 1939’da çocuk yaşta tahta çıkan, 25 Haziran 1861’de ölen padişah dedemiz...

Biz, bu padişah dedemizi ölümünden 150 sonra anıyoruz.

(Dedemiz, Tanzimat Fermanı’yla anılır.

Tanzimat’ın ilanından önce İngilizlerle imzalanan “Baltalimanı Anlaşması”, Osmanlı’yı bir sömürge durumuna getirmedi mi? Tanzimat Fermanı’yla gelen yeniliklere övgü dizerken  Tanzimat’ın getirdiği “düzenlemeler”den aslında kimlerin yararlandığını göz ardı etmek neyin nesi? Yapılan anlaşmalar, Osmanlı’yı düze çıkartmak için mi, yoksa daha iyi sömürmek, istekleri kabul ettirmek için miydi?

Bugün AB’den gelen “talep”ler, bize o günleri anımsatmaz mı?

Sorulara yanıt vermek gerekiyor, ama konumuz tarihe bakmak, o günleri değerlendirmek değil, padişah dedemize duyulan “aşk” ile son zamanlarda “kutlanamayan” “kutlama”larla ilgili tutum arasındaki çelişkiyi ve bir “özlem”e dikkat çekmek.)

*****

Tarihteki büyüklerimiz anmayacak mıyız?

Anlaşılan o ki, Türkiye Cumhuriyet’ine giden yoldaki önemli günler/ tarihler, bunlara damgasını vuranlar değil de, bunlara karşı olanlar anılacak, el üstünde tutulacak!

1923 öncesi diriltilecek, günler ve haftalar icat edilecek, her günün/ haftanın bir “alternartif”i olacak.

19 Mayıs’ın, 30 Ağustos’un 29 Ekim’in, 10 Kasım’ın.... devrimlerin günlerine bir “alternatif” gün/ anma getirilir, olur biter.

*****

30 Ağustos’ta, 29 Ekim’de, Meclis yeni döneme başladığında yapılmayan “etkinlikler”, şehitlere ve Van depremine bağlanmıştı. Ama bu arada “devlet erkanı” düğünlere katılmayı olağan işlerden saymıştı.

10 Kasım’da Meclis’te Mustafa Kemal’i anma adı altında yapılan sıradan toplantıda konuşmalar da çok sınırlı tutuldu, süre dolunca söz/ler kesildi.

Muharrem İnce’den öğreniyoruz ki, 10 Kasım’la ilgili olarak milletvekillerine gönderilen “fotokopili” bir kâğıt!.  Ama 150 yıl önce ölmüş padişah dedemiz için Meclis Başkanlığı’nın himayesinde yapılacak anma toplantısı için “tuğralı”, TBMM amblemli kalite bir davetiye...

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in savunması ise, tam bir mizah.

Neymiş?

Mustafa Kemal’le ilgili olanı bir “çağrı”, öbürü ise bir “davetiye”...

Lafın kısası, saltanata son veren Meclis’in himayesinde saltanat ruhu yaşatılacak!

Hedef, ““Hedef 1923” değil miydi?

Anlaşılan bugünlerde bir “temrin” yapılıyor!



TURGUT ÇELİK/ Mersin (Geçici olarak İstanbul)

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..