- Kategori
- Kitap
Sultanı Öldürmek / Ahmet Ümit
Sultanı Öldürmek / Ahmet Ümit
Cinayet silahından da anlaşılacağı üzere okuyucuyu her zamanki gibi tarihi olaylarla birlikte hareket edecek bir polisiye bekliyor. Başta söylediğim gibi romandan beklentiler o kadar yüksek ki, ilk yarı bu beklentilerin altında kalıyor. Ahmet Ümit her kitabında aralarda durup yaşananlar üzerinde değerlendirme yaparak zanlıları tek tek analiz etmeyi seven bir yazar. Ama bu romanda bu özelliğini abartmış gibi. Her iki bölümde bir, bak bu bunları yaptı katil olabilir ama bunları da yapmadı aslında olmayabilir diye açıklama yapmak bir süre sonra o bölümlerin okunmadan atlanmasına neden oluyor. Sonuçta okuyucu da gelişmeleri takip ediyor ve aynı yorumları yapabilir; bu kadar sık ve uzun paragraflarla durum değerlendirmesi yapılması tempoyu başlarda çok düşürdü.
Bir diğer tempoyu düşüren öğe de tarihsel ayrıntılara fazla girilmesi. Elbette ki Ahmet Ümit’in yaptığı araştırmalara olağanüstü saygılıyız. Hele ki kitabın sonundaki kaynakların sadece ismini bile okurken insan yoruluyorken onları tek tek okuyan Ahmet Ümit’e söz söylemek haddimiz değildir; velhasıl araştırdıklarını okuyucuyla paylaşma hevesiyle çok fazla bilgi paylaşımına girmesi romanı biraz ana konudan çıkardı.
Amma velakin, ne zaman ki 255.sayfadan başlayan İstanbul’un fethinin anlatıldığı kısma geliyoruz, anlıyoruz ki kitap asıl şimdi başlıyor. Öğrenim hayatımızda hepimiz İstanbul’un fethini çok defa okumuşuzdur ama emin olun ki hiçbirisi burada anlatılan kadar harika olamaz. Fetih öncesi hazırlıklar, halkların ruh halleri, fethin denizdeki ve karadaki savaşları, fetih sırasındaki halkların ve orduların durumları, hem kazanan hem kaybeden tarafın her hareketi incelenerek nedenleriyle birlikte ele alınarak müthiş bir şekilde anlatılmış. Öğrencilere tavsiyem okuldaki kitaplarından ayrı olarak fethi bir de buradan okumaları.
Ahmet Ümit önceki tarzlarına benzer ama farklı şekilde ele alınmış bir eser yazmayı amaçlamış ve bunu da başarmış. Başkomiser Nevzat’ı ve ekibini bu sefer yan rollere yerleştirmesi de bunun bir örneği denebilir. Belki tempoyu düşüren kısımlar biraz azaltılıp, finali de tarihsel olaylara uyacak bir şekle getirebilse biraz daha şık olabilirdi. Ama dediğim gibi, Ahmet Ümit bize bu zamana kadar o kadar doyurucu eserler sundu ki, her seferinde daha fazla ister olduk.
İlk baskı: Nisan 2012
Not: 7/10