- Kategori
- Öykü
Sultanımızı Üzmeyelim !..
Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid, Niğbolu Savaşı'nda kazanılan zafer vesilesiyle ele geçirilen ganimetlerle muhteşem bir mescid yaptırmak istemektedir... Mimarlar bugünkü Ulucâmi'nin bulunduğu mevkiide karar kılarlar...
Söz konusu arazi üzerinde evi, bahçesi olanlara, bir başka yerden muadil yer verilir. Lâkin, yaşlı bir kadıncağız vardır ki, "Evim de evim" diyerek inat ve feryad etmektedir. Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere olumsuz yanıt verir...
Önce vezirler gider netice alamazlar; sonra Sultan Bayezid bizzat kadının ayağına gider, ikna etmeye çalışır lâkin, kırılmaz inadıyla kadın halâ direnmektedir...
Sultan Yıldırım Bayezid, câminin yerini çok beğenmiştir... Hiç hesapta olmayan bu pürüzle canı hayli sıkılmıştır ki, aklına damadı gelir. Emir Sultan'ı bulur ve meseleyi anlatır. Mübarek sadece tebessüm eder ve "Acele etme!" der, "Bir gecede neler değişmez?"
Yaşlı kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür!.. İnsanlar peygamberimizin yanına koşarlar... Şefaate kavuşan kavuşana... Kadıncağız da niyetlenir, lâkin ayakları vücudunu taşıyamaz, ıstırapla yerleri tırmalar durur...
Elinden kaçan bu çok büyük fırsat ciğerini dağlar, feryad figan ağlamaya başlar... Tam o esnada Emir Sultan'ı görür, "Herkes Cennet'e gitti" der, "Ben de bir başıma kaldım burada!"
Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle kadına sorar...
"Kurtulmak istiyor musun?"
Yaşlı kadın nefes nefese cevap verir...
"Hiç istemez olur muyum?"
Mübarek devam eder...
"Öyleyse sultanımızı üzme!"
Ertesi gün kadın kendi ayağı ile gelir, evini teslim eder... Üstelik önüne konulan ücreti de câmiye bağışlar.
Kaynakça: Menkıbelerden