Sumak mucizesi

Sumak, sıcak bölgelere deli gibi aşık, susuz yetişebilen ve ekşi ürününden yararlanılan bir ağaççık türü. Boyu 3-4 metreyi geçmeyen bu ağaç, genellikle bağların çevresinde ve yol kenarlarında serbestçe yetişir. Bağınıza misafir olursa da kolay kolay terketmez.

Fakat geleceğin “Kırmızı Altın”ı desem abartma olmaz. Yakın bir avukat dostumun kırk dönüm araziye sumak diktiğini, ilk yıl için sulama bile yaptırdığını söylesem her halde şaşarsınız. Ekonomik koşulları benden daha uygun olan ve bilinçli olarak bu işi yapan bu değerli insanı kıskanmadım desem yalan olur.

Oysa, sumak hep bağların baş belası olarak görülür. Çünkü kökünü  yere bir kez saldı mı ondan kurtulmak pek mümkün olmaz. Ben ona “Yer canavarı” diyorum. Çünkü kökü sürekli toprağın 20-30 cm altında yürür ve her fırsatta başını çıkararak orada yetişmeye çalışır. Her yıl boynunu vurursunuz ama o bana mı demez.

Özellikle dolmaların ve ekşili yemeklerin vazgeçilmezi  sumak son yıllarda ekonomik olarak tavan yapmış bir ürün. Gerek toz sumak, gerekse sumak ekşisi hemen hemen yurdumuzun pek çok bölgesinde tüketilmekte ve alıcı bulmaktadır. Alıcısı hazır olan gerçek, sıvı sumak ekşisinin kilosunu, 40-50 TL. ; toz sumağın kilosunu ise 8-10 TL.’ye kolayca satabilirsiniz. 

Ekonomik değerini düşününce, gerek üzümden, gerekse bağda yetişen ceviz, fıstık, badem gibi ürünlerden daha çok gelir getiren bir ürüne niçin yönelmeyelim ki ?

Temmuz sonu Ağustos başı gibi sıcak mevsimde hasat edilen sumak, iyi cinsini yetiştirebilirseniz, ve sıcağa dayanabilirseniz, emeğinizi değer ve yüzünüzü güldürür. İyi ve tercih edilen sumak “Kırmızı Sumak” denilen cinsidir.

Kökünü zedelemeden, güz veya ilkbahar mevsiminde söktüğünüz sumağı, kurallara uygun diktiğinizde tutmaması için hiçbir sebep yok.

Araziniz kıymetli ise çevresine de dikerek sumaktan yararlanabilirsiniz. 2-3 yıl içinde ürün vermeye başlayan sumağı hele hele  “ İşe yaramaz benim arazim.” Diyenlerin mutlaka dikmelerini ve arazilerini değerlendirmelerini, üretime katkıda bulunmalarını dilerim.