Süper Lig başladı

Turkcell Süper Lig'de 2009/2010 sezonu Cuma günü oynanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor- Beşiktaş maçıyla başladı. Öncelikle güzel ve sakatlıksız bir lig diliyorum.

1. Hafta sonunda Lig'e şöyle genel bir açıdan bakarsak, Beşiktaş'ın diğer rakiplerine göre işi biraz daha zor gözüküyor. Çünkü, siyah- beyazlılar kaybettikleri oyuncuların yerini şimdiye kadar gereği gibi dolduramadılar. Oynayanlar da pek hazır görünmediler. Her ne kadar teknik direktör Mustafa Denizli 3, 4 hafta sonra hazırız mesajı verse de Beşiktaş bana bu sene için pek umut vermedi.

Bu anlamda beklediğimden farklı çıkan takım ise Trabzonspor oldu. Hugo Bross'un Teknik Direktörlüğe getirilmesinden sonra -aslında yanlış bir önyargıyla- Trabzonspor'un bu sezon şampiyonluk yarışı içinde olamayacağını düşünüyordum.

Gelgelim, Trabzonspor yönetimi çok doğru bir kararla Trabzonlu olan Metin Diyadin'i Bross'un yardımcılığına getirmiş. Böylece Hugo Bross, futbolu ve Trabzonu çok iyi bilen biri tarafınfan doğru bilgilendirilmiş olacak. Ki, öyle de olmuş zaten.

Sivasspor karşısında izlediğim Trabzonspor, gelecek için bana umut verdi. Kadronun bozulmaması avantaj. Bunun yanı sıra Coşkun Gülselam adlı oyuncu Türkiye'nin yıldız oyuncularından biri olmaya adaydır. Yeter ki, doğmadan yok olan diğer yıldız adaylarının yaptıkları hataları yapmasın.

Sivasspor ise bu sene için bana hiç de umut vermedi. Şüphesiz eksik oyuncuları da çok fazla. Bekleyip göreceğiz.

Galatasaray, yaptığı flaş transferlerle adını duyurdu. Gaziantepspor karşısında da oyunun hakimiydi. Bu yıl şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri Galatasaray'dır. Hatta en güçlü adayıdır bile diyebilirim.

Bir kere kadro çok zengin ve kaliteli. Teknik adamı zaten tartışılmayacak bir isim. Şu ana kadar da herkesi şaşırtacak hatalara imza atmadı. Ben Galatasaray'ı çok şanslı görüyorum. Ancak, sarı- kırmızılıların sezonu rakiplerine göre erken açmak zorunda kaldığını unutmayalım.

Bunun ne alakası var diyebilirsiniz. Var, hem de çok var. Erken maç trafiği nedeniyle erken form yakalayan takımlarda ileriki dönemlerde keskin düşüşlerin yaşandığı görülmüştür. Bu uyarımı ilerleyen aylarda hatırlatmak zorunda kalabilirim.

Fenerbahçe ise Aragones macerasından sonra garanti bir liman aradığı için Daum'u geri getirtti. Doğruluğunu, yanlışlığını tartışmayacağım.

Ancak, Fenerbahçe'nin geçen yıldan kat kat iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Fenerbahçe, şampiyonluk yarışının sonuna kadar bu işin içinde olacaktır.

Fenerbahçe'nin karşısında izlediğim Denizlispor, çok transferden dolayı uyum sorunu yaşıyor. Bunu aşabilirse çok can yakar.

Galatasaray karşısında izlediğim Gaziantepspor, hiçbir şey yapmadığı için ancak ileriki haftalarda onlarla ilgili bir kanaatım belki uyanabilir.

Bursaspor'da ilerisi için umut verdi.

Tabii, ilk haftadan kesin yargılara varmak çok yanlış olur. Unutmayalım ki, ilk haftayı lider bitiren çok takımın sezon sonu küme düştüklerini gördük. (Örneğin, İzmirimizin Altay'ı)

Elbette bu Lig'de, bu yıl da en azından bir İzmir takımının olmaması içimi yakan bir olay. Darısı önümüzdeki sezona inşallah diyelim.

Ben yukarıda saydığım takımları bir futbolsever olduğum için izliyorum, yazıyorum. Ama yazılarımı takip edenler bilirler ki, benim asıl derdim, asıl sevdam İzmir takımlarıdır.

İzmir takımlarının ligleri başlayınca onlarla ilgili yazılarımı da yine yazmaya başlayacağım.

Umarım bu yıl, İzmir ve Ege futbolu için başarılı geçer.