Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Sur’da çatışanlar bildiğimiz PKK’lılar değil

Sur’da çatışanlar bildiğimiz PKK’lılar değil
 

Bu PKK'lılar başka


Çözüm süreci, PKK’nın meclisteki uzantısı HDP’nin Türkiye’nin partisi olma sloganı ile 7 Haziran seçimlerinde aldığı sonuç kamuoyunda terörün nihayete ereceği hakkında izlenimlere neden olmuştu.                                                          

Ben aynı görüşte değildim bunu da defalarca buradaki yazılarımda açıkça sizlerle paylaşmıştım. “Çözüm sürecinin bir çözülme ve aldatmaca süreci olduğunu, sözde Kürt sorunu çözümlense dahi terör örgütünün yapısal özelliğinden dolayı terörün bitmeyeceğini “ söylemiştim.

Daha öncede defalarca ateşkes ilan eden ve ardından toparlanarak terör eylemlerine kaldığı yerden her seferinde daha da dozu arttırmak suretiyle devam eden bir terör örgütü var karşımızda.

2013 başlarında başlayan çözüm süreci, PKK’nın ateşkesi ve geri çekilme aldatmacası süresince terör örgütü göz göre göre bir taraftan militanlarını Kandil ilee kent merkezleri arasında becayiş yaparken diğer taraftan kent merkezlerini ağır silahlar olmak üzere silah ve mühimmat deposu haline getirdi. Taraf belediyelerin işbirliği ve araçlarını kullanarak hendek, mevzi ve tüneller oluşturdu.

İktidarın çözüm süreci masasında PKK tarafından getirilen tekliflerin büyük çoğunluğunu kabul etmesine rağmen Kandil’in bir türlü memnun edilememesi. Her seferinde yeni talepler ortaya sürmesi. Çözümün kahramanı olma gayesinde olan iktidar, terör örgütünün göz önünde yaptığı çekilme manevrası ile silahlanmalarını görmezden gelmiş, terör örgütünün bu hareketini okuyamamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “süreci bunlar silahlanma süreci olarak değerlendirmiş” itirafının ardından şimdi iktidarın Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şehit cenazesi için gittiği Samsun’da gazetecilere verdiği demeçte  "Maalesef son derece hain bir plan işliyor. Türkiye'de 20 Temmuz'dan bu yana düğmeye basılmış kasıtlı bir şekilde terör saldırısı var" diyor. Bizde bir kez daha “günaydın” diyoruz.

Evet, 20 Temmuz’da düğmeye basıldı, terör örgütü arkasındaki güçlerin desteği verdiği taktikler ile süreç içerisinde hazırlıklarını tamamladı ve hain saldırılarına kaldığı yerden ama bu sefer daha planlı ve organize bir şekilde başladı. Daha öncede defalarca söylediğimiz ve artık herkesin de çok iyi bilindiği üzere Türkiye’nin karşısında artık sıradan bir terör örgütü yok. Türkiye sadece bir terör örgütü ile mücadele vermiyor, arkasındaki yedi düvele karşı bir mücadele veriyor.

Bulunduğum ortamlarda ve aldığım e postalarda; Nusaybin, Cizre, Silopi ve Sur’da sokağa çıkma yasağı uygulanmasına, asker ve özel harekât polislerinin sayıca teröristlerden fazla olmasına rağmen çatışmaların neden bu kadar uzun sürdüğü? Soru sıkça soruluyor.

Aralıklı olarak sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgede, çatışmaların devam ettiği Diyarbakır Sur’da 14 Aralık’tan buyana sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Burada bin civarında PKK’lı terörist bulunduğu tahmin ediliyor bunlardan 225’i etkisiz hale getirilmiş. Buna karşılık iki bin asker ve bin özel harekât polisi görev yapıyor.

Çatışmaların bu kadar uzun sürmesindeki kuşkusuz en önemli etken..PKK’lı teröristlerin halkın yaşam alanlarını, evleri, işyerleri ve araçlarını siper ve mevzi olarak kullanması, sivil halkı gerektiğinde canlı kalkan pozisyonuna sokması. Bu da önceliği sivil halkın zarar görmemesi olan güvenlik güçlerinin ateş menzilini daraltmaktadır. Asker ve polis terörist kadar hedefine rahat ateş edememektedir.

Terör örgütü artık gerilla değil, askeri savaş veriyor;

Terör örgütü PKK’ya profesyonel bir dokunuş var. Terör örgütü gerilla savaşını geride bırakmış adeta askeri savaş veriyor. Terör örgütleri daha ziyade gerilla taktiği içerisinde hareket ederler. En büyük özellikleri ani baskınlar ile hedefe yaklaşma ve vur kaç taktiğidir. Bunun için genel olarak iki ile on kişilik gruplar halinde eylemlerini gerçekleştirirler. Mevzi hazırlamak ve sabit bir mevziden ateş hattı oluşturmak terör örgütü elemanlarının tercih edeceği bir çatışma şekli değildir. Çünkü karşıda daha organize ve sayıca üstün olan, her an takviye alabilecek bir güç vardır. Bu üstün güce karşı uzun süre aynı mevzi kalarak karşılık verme imkânı teröristlerin yoktur. Çatışmayı sürdürebilecek kadar mühimmatları ve arkadan alacakları destek güce sahip değildirler. Ancak Nusaybin’de başlayan Cizre, Silopi ve Sur’da devam eden çatışmalara baktığımızda karşımızda bir terör örgütünden ziyade askeri sisteme benzer bir çatışma sürecine girmiş grup görmekteyiz.

İyi bir hazırlık süreci yapan ve askeri bir düşünce ile hazırlanan terör örgütü PKK, çok iyi planlanmış, taktiksel ve organize bir biçimde saldırılar düzenliyor. Uzun bir hazırlık dönemi yapan terör örgütü hazırladığı mevziler, bombalı barikatlar arkasından uzun namlulu silahlar, roketatarlar, ağır makineli silahların yanı sıra yerleştirdikleri keskin nişancılar ile nokta atışı yapmaktalar. Bu da örgütün hazırlık sürecinde gerilla eğitiminin yanına profesyonel destek alarak askeri eğitim ve savaş stratejisi hakkında bilgilendirildiğini, çatışmaları yöneten ve yönlendirenlerin ve bizzat yer alan profesyonel askerlerin teröristlerle birlikte olduğunu açıkça ortaya koymakta. Bunu bölgede bulunan gazeteci arkadaşlarımızın halk ile yaptığı röportajlardaki şu ifadelerinden daha da iyi anlamaktayız.  Bölgedeki halk daha önce bölgede terör eylemleri yapanların zaman zaman gördükleri ve simalarını tanıdıklarını, ancak 20 Temmuz’dan sonra yerleşim merkezlerine gelen teröristlerin farklı simalar olduğunu onları daha önce hiç görmediklerini, hareket ve konuşma tarzlarının bölge insanına benzemediğini söylüyorlar.

PKK’nın özellikle 1990 sonrasında yaptığı büyük kayıplar verdiğimiz saldırılarda farklı milletlerden profesyonel askerlerin planlayıcı ve komuta vazifesi yaptığı, PKK’lıların kalabalık yaptığı baskın ve çatışmalarda bu yabancı askerlerden öldürülenlerin sayısının ise, küçümsenemeyecek kadar fazla miktarda olduğunu biliyoruz. PKK’nın çatışmalarda ölen teröristleri taşıması, öldürülenlerinin sayısını gizlemekten ziyade, ölenlerin kimliğinin ortaya çıkmaması içindir.  Gazeteci Uğur Mumcu ile Jandarma genel komutanı Org. Eşref Bitlis bu bilgiye ulaştığı ve deşifre etmek üzere oldukları için suikasta kurban gittiler.

Türkiye üzerinde karanlık emelleri olan ve Türkiye’yi bölmeye çalışan güçlerin bu planlarına hız verdikleri artık açıkça görülmektedir. Artık özellikle bölge halkının ve Kürt vatandaşlarımızın oynana bu oyunu görüp, terör örgütünün arkasına gizlenerek sözde siyaset yapanların yalanlarına ve aldatmacalarına kanmaması gerekmektedir. Bu topraklarda biz hep birlikte Türkiye’yiz. Türkiye bölünür yok olursa bu gemi batarsa hep birlikte batarız.

İbrahim Halil SİPAHİ

10.01.2016/Adana

Twitter.com/ihalilsipahi

 
Toplam blog
: 100
: 1366
Kayıt tarihi
: 12.08.14
 
 

Adana'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana'da Yüksek öğrenimini Konya Selçuk Üniversitesi Eğiti..