Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '15

 
Kategori
Edebiyat
 

Süreç

Süreç
 

Trabzon Lisesi yılları 199.


ILIMLI OLMAK TEHLİKESİ

Ilımlı olmak... Bence en büyüğü budur bugünkü dertlerimizin. Ne demektir, ılımlı olmak. Düşüncemizin sonuna kadar gitmekten kaçınmak değil midir? ‘Şu iyidir, şu şöyle olmalıdır, şu yol tutulmalıdır.’ diye düşüneceksiniz, gene de o yolun sonuna kadar gitmeyeceksiniz, yarıda bırakacaksınız, eskiyi büsbütün yıkmayacak yeniyi büsbütün kurmayacaksınız. Bir iş görmek istiyorsanız Bay ılımlı çıkıyor karşınıza: ‘Evet’ diyor, ‘ İyi bir şey senin yapmak istediğ...in, ama yavaş yavaş gitmeli, alıştırmalı çevresindekileri, sonra ürkütürsün onları, karşı korlar sinirlenirler.’ diyor.

Ne oluyor bunun sonu? Söyleyeyim ben size ne olduğunu. Söz istediğinizin, doğru bulduğunuzun bir parçasını yapıyorsunuz değil, ama o yaptığınız bitmediği için, yarım kaldığı için değerini yitiriyor, ortada olanı değiştiremiyor, ona karışıyor, yanlış anlaşılıyor öyle ki siz yapmak istediğinizin tam tersini yapmış oluyorsunuz.”
*

KİTAPLI OLMAK

Kitapta doğru, güzel, iyi dediğimiz en yüksek kültür değerlerinin dildeki anlatılışları tespit edilmiştir. Bunların sözler halinde kalarak uçup gitmeleri önlenmiş, sürüp gitmeleri sağlama bağlanmıştır. Kuşaklar edindikleri bilgi ve görgüleri birbirlerine aktarırlar.

‘Gelenek’ dediğimiz de budur. Kültürün sürekliliğini, bir yaz boz tahtası olmamasını sağlayan gelenektir.

Kitap da, kültürdeki sürekliliği, kendi görevi bakımından en sağlam biçimde gerçekleştiren aracımızdır.

Kitap, insanlığın kültür belleğinin dayanağıdır.

Kitap, bir yandan geçmiş kuşakların kültürdeki kazanç ve başarılarını bize güvenecek bir biçimde ulaştırması, öbür yandan da yaşayan kuşakların oluş halindeki düşünce, görüş ve duygularını yayması, dolayısıyla karşılıklı uyarmalar yol açması ile tam bir kültür değeridir.

(Macit GÖKBERK)
*

İNSANIN VARAMADIĞI

Bilgelik, bir anlamda, bir insanın kendi düşüncesine bütün öbür düşünceleri hiçe sayarcasına önem vermesini hor gören bir tutumdur.

Bilge insan, kendi düşüncesine, kendi düşüncesi olduğu için önem vermemesi, kuşkuyla bakması gereken insandır. Ne diyor Valery “ Bizim düşüncemize kendi düşüncemiz olduğu için inanmamayı öğrenmeliyiz.Tersine onu kuşkuyla karşılamam gerekir.”

Ama politikacıların tutumu bunun tam tersi değil mi?

Hangi politikacı vardır ki kendi düşüncelerinin tartışma konusu yapılmasına göz yumsun?

Düşüncelerinin karşısındayım, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim,diyen Voltaire’in bilgelik formülüne hangi politikacı varabilmiş bugüne değin?

(Melih Cevdet ANDAY)

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..