Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '17

 
Kategori
Felsefe
 

Sürgünler Planeti

 

Yazan: Uçar Demirkan

Yerküremiz bir sürgünler gezegenidir. Uzayla ilgili filmlerde gördüğümüz sürgünler planetlerinden biridir.

Yerküremizde yaşamın bazı kimyasal olaylar sonunda başladığına dair görüşler ağırlıktadır. Ancak, yerküremizdeki yaşamın tohumlarının başka uygarlıklarca ve planetlerce  atıldığını ileri süren görüşler de bulunmaktadır.

Eski uygarlıkların çoğu, atalarının başka gezegenlerden ve başka uzaylardan geldiğini ileri sürmüşlerdir. Afrika’da yaşayan Dogonlar, atalarının Sirius yıldızlarından geldiğini ileri sürmektedirler.

Dolayısıyla, yerküreye başka uzaylardan ya da başka planetlerden yollanmış olmamız da olanaklı görünmektedir. Yerkürenin tarihine  ve bugünkü durumuna bakılacak olursa, bu planetin bir sürgünler planeti olduğunu söyleyebiliriz.

Yerkürenin ilk tohumlanmasından Mu uygarlığı (Kur’an da da sözü geçmektedir) ortaya çıkmıştır. Bilimde o denli ilerlemişler ki kendilerini buraya sürgün edenlere kafa tutacak düzeye gelmişler, uzayın fethine yeltenmişlerdir. Sürgün edenlerce yok edilmişlerdir.

Kalıntılarından atalarımız Atlantis uygarlığını kurmuşlar ve yine uzaya egemen olacak noktaya gelmişlerdir. Sürgün edenler bir kez daha büyük yıkım yapmışlardır.

Günümüzde üçüncü dönemi yaşamaktayız ve yine uzaya egemen olmanın yollarını aramaktayız. Sürgün edenlerin bir kez daha yıkıma karar verdikleri ileri sürülmektedir. Doğal kırımlar ve savaşlardaki artışlar bunun belirtisidir.

Maya’lar 12.12.2012 de büyük yıkımın olacağını söylemişlerdir ama bu gerçekleşmemiştir. Ancak bu tarihin başlangıç olduğu ve elli yıl içinde üçüncü büyük kırımın gerçekleşeceğine dair öngörüler bulunmaktadır.

Sürgünler gezegeninden kurtulmak olası değilmiş gibi görünmektedir.

Yine filmlerden gördüğümüz üzere sürgün yerlerinde ve hapishanelerde fiziksel ya da finansal gücü elinde bulunduranlar yönetici durumuna gelmektedirler.

Yerküredeki halkları yönetenler bunlar olmaktadır.

Bizler doğduğumuzda yaşamaya mahkum kişiler olarak dünyaya geliyoruz. Mutlu denilecek bir çocukluk döneminden sonra bu planette yaşamaya mahkum  gibi bir yaşantımız olmaktadır.

Temelde yönetenler de bu planete sürgün edilmiş kimselerdir.

Doğasına bakıldığında bir cennet görünümünde olan bu gezegeni cehenneme çevirmek için elimizden geleni  yapıyoruz. Savaşlar, sayrılıklar, açlıklar, göçler derken planeti yaşanmaz duruma getiriyoruz.

Bizleri buralara sürgün eden diğer planet varlıkları,  durumumuzu ve gelişmemizi gözlemek için zaman zaman uçan daire dediğimiz gök araçları ile buralara gelmekte ve bizler onları taşlamaktayız!..

Temelde her sürgün yaşamının bir sonunun olması gerekmektedir. Bizim için de bu geçerli gibi görünmektedir.

NASA  ve benzeri  uzay örgütlenmeleri bizleri bu sürgün yaşamından kurtarmaya çabalamaktadır Mars gezegenine ya da Jüpiter gezegeninin bir uydusuna bizlerin elitlerini taşımayı planlamaktadırlar.

Bizler ne yapmaktayız? Komşularımızla, komşu devletlerle, bizleri yöneten duruma gelmiş sürgünlerle savaşım içinde ömür tüketmekteyiz.

Aileler kurmakta, ana baba olmakta, çocukların kölesi olmaktayız.

Bizi buralara sürgün edenler sürgünün bitmesi için de bir düzen kurmuşlardır. Adına ölüm dediğimiz bu olgu ile kişisel sürgün yaşamımız son bulmaktadır.

Kimilerine göre yeniden bu planete dönmekte ve kişioğlu ya da başka varlıklar olarak sürgün yaşamımızı sürdürmekteyiz.

Kendisini geliştirmiş olan kişioğulları ise bizim gezegenimizden daha iyi koşullardaki başka planetlerdeki başka biçimdeki sürgün yaşamına yollanmaktadır.

Uzaylar var olduğu sürece bu sürgün yaşamının süreceği anlaşılmaktadır.

Bu sürgün yaşamından kurtulmanın bir yolu olmalıdır. Sonuçta, her sürgün yaşamından ve alanından kaçmanın ve kurtulmanın yolları vardır.

Bunları bulanlar bu sürgünler planetini bir cennete çevirmekte, bulamayanlar ise ölene dek cehennem yaşamını sürdürmektedir.

Yoksa bizim gezegenimiz başka uzayların ya da başka gezegenlerin bir deney laboratuarı mı?

Belki bizler de ileride başka gezegenlere gidip oralara yaşam tohumlarını atabiliriz.

Belli mi olur!..

 

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..