Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '13

     
    Kategori
    Siyaset
     

    Suriye'de emperyalist çıkarlar

    Suriye’de muhalifler ile Esad Hükümeti arasındaki çatışma zaman zaman gündemin sıcaklıgına hapsolup kaybolma ivmesi gösterse de zaman zamanda büyük çaplı bombalamalar ve intihar saldırıları sonrasında bir süre medyanın ve dünya kamuoyunun gündeminde yer alabiliyor.

    Süriye Ortadogu'da Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra Arap milliyetçiligine dayalı Baas rejimiyle yönetilen tek ülke olması sebebiyle dikkat çekmektedir.Süriye'de etnik ve dinsel grupların nüfus oranları, mevcut politik dengeyi etkileyen faktörlerden biri oldugu gerçegi bu bölgede yasanılacak karışıklıgın yaratacagı sonuçlar açısından düşündürmektedir.

    Bu ülkenin içi dengeleri sadece bu ülkenin degil bütün bölge ülkeleri açısından agır sonuçlar doguracaktır. Nüfusu yaklaşık olarak 21 milyon tahmin edilen Suriye’nin etnik yapısının %75’ini Araplar oluşturuyor. Bunların yaklaşık olarak %17-20’si Alevi. Geri kalanların %11’ini Kürtler, %9’unu Hıristiyanlar diger kalan oranı ise Çerkezler, durziler, filistinliler yahudiler ve türkler oluşturmaktadırlar..

    ABD 22 yıl önce oluşturdugu büyük ortadogu projesi (Eşbaşkan Recep Tayyip Erdogan) bu bölgenin yeniden Amerikan çıkarları dogrultusunda şekillendirme amacı kısmen de olsa başarıya ulaşıyor diyebiliriz. Libya Mısır ve Tunus'ta yaşanılan bu sürecin birer taşlarını oluşturdu. Bu sürecin bir diger ayagı ise Süriye'nin yer aldıgı gerçegi hepimizin malumu..Süriye ABD için son derece önemli jeo-politik stratejik bir bölge..Yeraltı kaynakları bakımından zengin görünmüyor olmasına ragmen ABD nin bölgesel çıkarlarını Süriye'ye endekslemesi onun İran ile ilgili amaçladıgı planlarının bir göstergesidir. süriye'de mevcut yonetimi devirip yerine getirecegi yeni yonetimi Amerikan çıkarlarına göre konumlandırmak ve dogrudan İran'a yapılacak her hangi bir mudahalede kendisine üst yaratmaktır

     ABD'nin suriye üzerinden İran'a göz dikmesi başta Rusya olmak üzere Çin'i rahatsız etmiş ve bu iki ülke Süriye'ye karşı her türlü askeri yaptırım karsısında tavır alacaklarını, gerekirse de askeri mudahala haklarını kullanacaklarını söylemekten çekinmemişlerdir

    BM yapılan bütün öneriler ve yaptırımlar hususunda alınması gereken bütün kararlara veto hakkını kullanarak  engel olmuşlardır..Özelikle Rusya için Suriye’nin stratejik önemi var. Çünkü Akdeniz’i kontrol edebilecek tek merkez; Suriye’nin Lazkiye yakınlarında bulunan Tartus üssü. Rusya için bu üs, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın kontrolü bakımından stratejik öneme sahip. Hiçbir şekilde kaybetmek istemiyor. Çin ve Rusya, Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasının ardından sıranın İran’a geleceğinin farkındalar. İran’da rejim değişikliği demek ABD’nin Orta Asya’da kaybettiği inisiyatifi yeniden kazanması; İran’a ait enerji kaynaklarını tamamen denetim altına alması ve özellikle Çin’e önemli bir darbenin vurulması demek. Çin ile İran arasındaki ithalat ve ihracat miktarı 134 milyar dolar. Ayrıca Çin, dünyanın en ucuz petrolünü İran’dan alıyor. Bu bakımdan Çin ile Rusya’nın İran politikası birbirine çok yakın.

    Suriye'de mevcut durum ve ABD nin direkt olmasa da dolaylı olarak muhaliflere destegi İran kanadında  dikkatle izlenmektedir.İran Suriye'de amaçlananın arka planında kendisinin oldugunun farkındadır .Esad rejiminin kaybetmesi dogrudan İran'ın kaybetmesidir.

     Binlerce İran Devrim Muhafızı ve Hizbullah militanı Suriye’de Esad rejiminin yanında savaşıyor. Özellikle son bir kaç aydır, Esad askeri güçlerinin inisiyatifi ele almış olmalarında, İran askeri güçlerinin çok önemli bir rolü var..

    İsrail diplomatik anlamda en alt seviyede bile ilişki içinde olmadıgı Suriye konusunda başından beri hep temkinli ve sessiz kalarak süreci takip etmektedir..Çunku Esad rejimi giderse yerine daha radikal unsurların alacagı endişesi taşıgından, ''taraf olma'' gayesinden uzakta bir yerlerde politik hamleler yapmaktadır.Bu tutumunda Türkiye'nin rolu oldugunu açıkça söyleyebiliriz. ÇünküTürkiye’nin Suriye politikası esasen İsrail politikasıdır. Dikkat ederseniz İsrail, Esad rejimiyle stratejik düşman ama Suriye konusunda en az konuşan ülke. Neden? Çünkü Erdoğan’a izletilen Suriye politikası, esasen İsrail’in bölgesel çıkarlarına göre planlanmış durumda. Bu bakımdan Türkiye’nin Ortadoğu ve özellikle Suriye politikası esasen İsrail politikasıdır

     Süriyede yaşanılan danışıklı dövüşün merkezinde yer alan Türkiye’nin Suriye eksenli bütün Ortadoğu politikası başarısız oldu, yani çöktü. ‘Sıfır sorunlu’ bölge politikası gerçekten sıfırlandı.Türkiye Suriye'de yaşanılan sureci iyi okuyamadı. diger Ortadogu ülkelerinde yaşanıldıgı gibi geçisin kolay ve sorunsuz yaşanacagını öngördü..Öyle ki kendine vazife çıkarttı. NATO’nun Suriye’ye işgale hazırlanacağını ve bu görevin Türk ordusuna verileceğini düşünerek askeri planlar yaptı. Rusya faktörünü hiç hesaba katmadı. Ancak işler tersine döndü. Rusya ve Çin’in Suriye konusundaki katı tutumu, özellikle ABD’ye geri adım attırdı. Türkiye’nin çok açık olarak izlediği Suriye’yi işgal planı suya düşmüş oldu.

     Erdoğan şunu hesapladı: Esad kısa sürede gider, yerine Sünni kökenli bir yönetim gelir. Benim etkim altına girer. Böylelikle Ortadoğu’da stratejik bir güç olurum. Tersine Esad, hâlâ iktidar ve Kürt bölgesi dışında gücünü önemli oranda koruyor. Böylelikle Erdoğan’ın, Ortadoğu liderliği de hayal oldu.

     Böylelikle ava giden avlanır misali, Erdoğan izlediği Suriye politikasıyla avlandı. Suriye’ye yönelik belirlediği bütün politikalar başarısızlıkla sonuçlandı ve şimdi de Suriye batağından çıkmak için çırpınıyor...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 50
    Kayıt tarihi
    : 08.07.12
     
     

    Lise mezunuyum.. Giyim sektöründe modelistlik yapmaktayım. Siyaset, yoğun olarak ilgi duy..