Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

Suriye’de son derece can sıkıcı gelişme

Suriye’de son derece can sıkıcı gelişme
 

Suriye’de Beşar Esad’ın yenildiği , adım adım geri çekildiği belli. Onun için   Türkiye sınırları artık silahlı Kürtlere ve  PKK’nın adamlarına teslim edilmiştir.

Beşar Esad’ın adı bundan böyle Türkiye sınırlarında geçmemektedir.

Barzani aslında niyetlerini gizlemeyen oldukça zeki bir insandır. Kendi Kürdistan Bölgesinde PKK’ın güçlendiğini gördüğünden, bundan da hoşlanmadığından , bu asalak güçlerin bir bölümünü bir emirle Suriye’ye geçirmiş, bu güçler şimdi yer yer  bütün kuzey sınırlarını denetlemekte hatta Türkiye’ye varan yollarda kontrol noktaları oluşturarak buradan gelip geçenlerden haraç almaktadır. Bu  haraçlar, yada vergiler, siz ne derseniz deyin, doğrudan doğruya PKK’nın kasasına gitmektedir.

Son zamanlarda esrar, eroin kaçakçılığı yolları iyice kesilen ; giderek Barzani’yi dayanmaya çalışan PKK güçleri bu şekilde önemli bir kaynak elde etmiş olmaktadırlar.

Bu durumda Türkiye ne yapacaktır. PKK’lıların  bütün sınır boyunca  (özellikle Türk TIR’larından, araçlarından) haraç toplamalarını seyredecek midir? Dolaylı olarak haraç verecek midir, yoksa bir çare bulacak mıdır?

TC. Başbakanı , Mısır’da, sağda solda   türkü söyler gibi  Gazze meselesini çözümlemeye çalışırken; elalem burada pastasını kesmiş paylaşıyor; ve kocaman Türkiye cumhuriyeti de seyrediyor. Olmaz böyle bir aymazlık!

Bu işin son aşamasıdır. Bir de PKK’cılar buradan palazlanırlarsa (Bu Türkiye’nin tutumu yüzünden olacaktır…) artık onları kimse tutamaz.

İşte Barzani, bir taşla iki kuş vurdu, PKK’nın ve Kürtlerin yaramaz unsurlarını, yurt dışına aktardı ve onlara bir geçim kapısı buldu.

Hadi biz de güzel güzel , Deli Dumrul’un  geçenlerden beş akçe, geçmeyenlerden on akçe haraç alması işini bir güzel seyredelim. Tam bize yakışan budur!

Zaten soın zamanlarda işimiz gücümüz, şarkı söyleyip gezmek; büyüklük kuruntuları içinde başkalarına akıl vermek. Peki, kendi aklımızı nereden bulacağız. Bize kim akıl verecek?

Şu işe bakın ! Adamlar sıra sıra Irak’tan Suriye’ye geçtiler…  Ne yapacakları belliydi. Sustuk. Bütün sınırları tuttular sustuk. Şimdi de gelenden geçenden Deli Dumrul vergisi alıyorlar… Ve biz seyrediyoruz.

Allahım ne büyük, ne kudretli, ne sabırlı ülkeymişiz… Maşallah!

Bundan sonra ne yapılabilir? (Merak etmeyin kimse bana sormaz..!) Sorsalar sorsalar Davutoğlu’na sorarlar… O da bilse bilse El Ezher’i , Malezya’yı bilir… Gerisi boşuna ezberidir.

Hadi bakalım, şimdi Kürtleri sınırdan uzak tutun ve onlara geçerken haraç vermeyin… Vermeyip de ne halt edeceksiniz.

Ama biliniz ki bu son derece tehlikeli bir durumdur.

Aslında bu durumları Beşar Esad çok daha önceden söylemişti. “biz mahvolursak, siz de rahat kalamazsınız…” diye bize akıl öğretmişti.  Ama biz , müslüman kardeşlerden yana olmayı uygun gördük ve ona göre siyasetimizi oluşturduk.

Diyelim ki Muhalif Güçler iktidarı ele aldılar, Suriye’ye Barış gelecek mi?

Düzenin çivisi bir oynadı mı, o ülkeye bir 50 yıl barış ve istikrar gelmez. İşte bakın Afganistan’a, Irak’a, ve nihayet Suriye’ye…

Beşar Esad’ın aklı olsaydı;  “Muhaberat”ın sözlerini dinlemez; ve yeni Devlet düzenini kendi aklıyla kurardı ama sokma akıllar işte sonuçta böyle olur. Saddam’ın akibeti onu da bekler mi bilmem. Aslında Orta Doğu’da Devlet Başkanı olmak zor. Her an kellen koltukta… Hay Allah! Desenize yazık olacak Diş Doktoruna… Keşke Türkiye’ye gelseydi. İyi para kazanırdı.

Unutmayalım, “Yıldızlara bakarak türkü söyleyip gezenler, sonunda önündeki ok çukuruna düşerler…”  Ne kadar dikkat diyorsak… O kadar türküye devam. Ne yapalım kendi düşen ağlamaz.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..