Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Suriye'de yaşananlar ve Türkiye

Suriye'de yaşananlar ve Türkiye
 

Son günlerde Arap Coğrafyasında yaşanan gelişmeler tarihi bir dönüm noktasının eşiğinde olduğumuzun habercisi.  Önce Tunus'ta daha sonra Mısır, Libya ve Arap dünyasının farklı noktasında yaşanan gelişmeler diktatör rejimlerin sonunu hazırladı. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve refah gibi söylemler ile dünya kamuoyunun dikkatini çeken muhalifler uzun yıllar iktidarı elinde tutan istibdat yönetimlerine karşı zafer kazandı. Elbette halkın baskıcı yönetimlere karşı geliştirdikleri söylemler dış dünyada da yankı buldu ve destek gördü. Diktatörler devrilerken yaşanan sevinç ve mutluluk yerini yeni kurulacak hükümetlerin nasıl ve hangi şekilde bir yönetim tarzı benimseyeceğine yönelik endişeleri beraberinde getirdi. 

Mamafih "Baharı" son karşılayan ülke olan Suriye yaşanan gelişmeler ve daha önceki emsalleri ile paralellik gösterse de, yaşanan krizin temelinde yatan sebepler olayı farklı bir boyuta taşıdı. İran, Irak, Suriye  ve Türkiye arasında arka planda yaşanan gerilim aslında Suriye'de yaşanan olayların arka planını görmek için yeterli. 

Türkiye'nin son günlerde bölgede oynamaya başladığı "model rol" Arap coğrafyasında olumlu etkiler yarattığı gibi bazı ülkelerinde tepkisini çekti. Ancak Türkiye'nin bölge de var olan etkisini artırmaya çalışması rahatsızlığın oluşmasında tek sebep değil. Zira Başbakan Erdoğan döneminde Suriye ile kurulan yakınlık ve "sıfır politika" düşüncesi ilişkilerin normalleşmeye başladığının hatta Arap coğrafyasında yeni bir "birlik" kurulacağına dair umutları artırmıştı. Ancak Suriye'de Esad rejimini Sünni kesimler üzerinde uyguladığı baskı ve zulm, Türkiye'nin bu rejime yönelik uyarılarını ve eleştirilerini açık bir şekilde dile getirmesini sebep oldu. Bunun sonucunda iki ülke arasındaki gelişmeler kısa bir zaman içinde koptu.  

Öte yandan Suriye'de yaşanan gelişmeler her ne kadar Esad rejimine karşı muhalif bir güç gösterisine dönüşse de, muhaliflerin tek isteği özgürlük değildi. Hafız Esad döneminden bu yana "azınlık" bir yönetim tarafından yönetilen Sünni kesim adil ve demokratik seçim talebi ile Esad'ın karşısına dikildi. Ancak Esad şiddete ve hatta katliama varan uygulamaları Türkiye'nin daha fazla sessiz kalmasına müsaade etmedi.  Özetle söylemek gerekirse Türkiye, İran, Irak ve Suriye hattında yaşanan gelişmeler aslında buz dağının  bir tarafı. Sunnü-Şii birlikteliğine yönelik söylemler dile getirilse de İran'ın Irak  ve Suriye Şiileri üzerinde kurduğu nüfuz alanı bu düşüncelerin samimiyetini sorgular nitelikte. Ayrıca Tunus ve Libya'da müdahale için can atan dış güçlerin neden Suriye'deki olayları sadece izlemekle yetindiklerinin bir göstergesi. 

Ama bu meselenin belki de en ilginç tarafı Türkiye’de bazı siyasi kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının sessizliğini korumasıdır. Suriye'de yaşana Sünni-Şii gerilimi bir tarafa temel hak ve özgürlüklerin, evrensel hukukun en mühim gereği olan insan hayat ve kutsiyetini herkesin ortak endişesi olması gerekirken bu kurumların neden sessizliğini koruduğu mühim bir soru.

 
Toplam blog
: 8
: 344
Kayıt tarihi
: 09.02.12
 
 

Özel bir üniversitede Tarih ve Sosyoloji bölümlerinden mezun oldum. Tarih alanında master eğitimi..