Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

Suriyeli mülteci kedi "Kunkuş"un hikayesi, Aylan bebek ve ibretlik halimiz...

Suriyeli mülteci kedi "Kunkuş"un hikayesi, Aylan bebek ve ibretlik halimiz...
 

internetten alınmıştır


Suriye'de yaşanan zulümden Aylan bebek dramından sonra yeni bir mülteci hikayesi daha çıktı. Mutlu sonla biten bir hikaye bu; Kedi Kunkuş'un hikayesi...

Bugün gazetelere yansıyan habere göre, Musul'dan beş çocuk bir kedi ile kaçan El-Alaf ailesi, Türkiyeden Yunanistana geçtikten sonra, kedilerini kaybediyorlar.

Aile,  Norveç'e kadar gidiyor ama Kedileri Yunanistan'da kalıyor... Ne var ki, Alman hayvansever kuruluşlarından biri kediyi Yunanistanda bulup Norveç'e sahiplerine ulaştırıyor.

Kedi Kunkuş için bir blog sayfası bile açılıyor!!.. Evde bir kedisi olan kedisever biri olarak gözlerim yaşardı bu habere!... Ancak, bu yaşlar daha ziyade ibret yaşları...

Bugün'ün Batı "medeniyeti" işte bu!... Suriyeli mültecileri kapılarından kovan, hatta gerekirse onlara ateş etme hesapları yapan Batı, bir kedi için seferber oluyor!!

Bu kötü bir şey mi, diyorsanız, hayır, iyi bir şey diyorum... Ancak, hayvanlar için böylesine "merhamet" gösteren "insanların", insanlar için bu merhametten yoksun oluşlarını hazmedemiyorum.

Ne ki, elin Avrupalısına diyecek sözümüz olmamalı... Onlar, kedilere de kendi insanlarına da değer vermeyi biliyorlar... Burada mesele, bizim bazı "Müslümanlarımızın" ibretlik tutumudur.

Yurdunu yitiren Suriyeli insanlar, tüm dünya için sınav konusu olmuştur; ancak özellikle Müslümanlar için sınav olmuştur... Bu sınav sadece dünyevi değil, bilakis Ahiret sınavıdır.

İnsanlıktan, insancıllıktan dem vuran;  kediler, köpekler için bile seferber olan "modern insanlarımız" Suriye'den kaçıp gelen insanları bahçesinde, sokağında, mahallesinde, şehrinde görmekten korkuyor, tiksiniyor!!

Şurda burda böyle yazılar okuyoruz ne yazık ki... İstanbuldan Bodrum'a kaçan bir "yazar", orada gördüğü Suriye'lilerden nasıl rahatsızlık duyduğunu anlatıyor.

Bir sabah kalktığında bahçesinde gördüğü beyazlığı "çadır" sanan Sayın yazarımızı şoka giriyor... Allahtan ki, bu görünen çadır değil, çiçek açmış erik ağıcıdır... Ya Suriyeli çadırı olsaydı!!!

Bu Sayın yazarımız "ülkemi geri istiyorum" diye feryat ediyor... Ne acıklı durum öyle değil mi??

Demek, her yaz ne idüğü belirsiz bir yığın "bitli turistin" işgal ettiği Bodrum'a bir kaç Suriyeli fukara gelince vatanımız işgal edilmiş oluyor ha!!!... Yazıklar olsun, diyorum.

Allah insanları böyle imtihan eder... Bugün, bir kaç Suriyeli Müslüman'ı kapınızda görmekten nefret ediyorsanız, bir gün siz de başkalarının kapısına düşebilirsiniz.

Çünkü "Allah, bir kulunu başına gelen felakatten dolayı kınayan, horlayan birine aynı felakati yaşatmadan onun canını almaz"... Bunu ben söylemiyorum, Peygamber söylüyor.

Benim korkum, insanlık lafı geçince attı mı mangalda kül bırakmayanların, bugün ülkemize sığınmış bu mültecilere karşı takıntıkları tavırdan başımıza geleceklerdir...

İşin acı bir yönü de şudur ki, bugün Suriyeli mültecileri görünce midesi kalkanların ve onları acilen ülkelerine göndermekten bahsedenlerin (sanki ortada ülke kalmış gibi) çoğunun aslının da "göçmen" oluşudur.

Bundan elli yıl, yüz yıl önce Bulgar zulmünden, Yugoslavdan, Yunandan kaçıp Türkiyeye sığınanlar şimdi Suriye'den gelenleri hor görüyor!!

İşte bu aymazlık, bu merhametsizlik beni korkutuyor... Böylesi bir nankörlüğün gayretullaha dokunmasından, Rabbani öfkeye neden olmasından korkuyorum...

Bizi yıkarsa bu yıkar... Yoksa, Rusmuş, Amerikanmış, Esedmiş bunlar bizi yıkamaz...

Tek tesellimiz şu ki, bu anlayışta olanlar bu ülkenin azınlığını oluşturuyor... Her ne kadar "nitelikli azınlık" olsalar da!!!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..