Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '16

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Suriyeli Mülteci'lerin vatandaşlıkları veya sonuçlarıyla ilgili araştırma yaptınız mı? Sanmıyoruz..

Suriyeli Mülteci'lerin vatandaşlıkları veya sonuçlarıyla ilgili araştırma yaptınız mı? Sanmıyoruz..
 

Başkasını eleştirmeden bir an kendimizi onun yerine koyabilmeliyiz. Bunun adına "EMPATİ" mi diyorlar!


Pazarda Suriyeli olduğumu anlayınca yüz çeviriyorlar. Cümlenin gerisini getiremiyor. Gözyaşlarını siliyor. Ayağa kalkıyor. "Afedersiniz," diyerek uzaklaşıyor...

İçeriği, bütünlüğünün bozulmaması ve çok fazla cepheden görülebilmesi adına biraz uzunca yayınlıyoruz. Okuyanların hoşgörülerine sığınıyoruz.

Genelde güncel konularda yazmayız.

Nedeni: araştırmak için yeterli malzemeye ulaşama imkânı olmamasındandır. Biliriz ki: Eksik bilgi ile doğru bir sonuca gitmek mümkün değildir.

Konu ile ilgili ortalıkta o kadar yüzeysel görüşler dolaşıyor ki, bu kez eksik bilgi ile yazacağımızı bildiğimiz halde konunun biraz daha geniş pencereden tartışılması için aşağıdakileri gündeme taşıyoruz.

...

Kamuoyunda yaygın görüşe göre, Suriyeli Mültecilerin (aslında bu insanlar, bizim bir parçamız, kardeşimiz, komşumuz, misafirimizdir.) Vatandaş yapılmamaları yönünde bir kanaat vardır. Öne çıkan birkaç karşı görüş sıralanırsa:

-“Devletimizin imkânı varsa önce kendi vatandaşına versin. Ben vergilerimin Suriyeli mülteciler için harcanmasını istemiyorum

-“Türkiye’nin kendi içinde sorunları var, Suriyeliler sokaklarda dileniyorlar… harp bitene kadar baksın sonra göndersin..

-Suriyelileri kendi vatanlarından kaçmak, ülkelerini savunmamak ile eleştiriyor, bir vatandaşımız: "Suriyeliler kendi vatanını koruyamamış, kaçıp gelmiş. Bizim askerlerimiz yok mu? 20 yaşında gençlerimiz ölüyor" diyor.

-"Vatandaş olmalarını istemiyorum. AK Parti'ye de oy veriyorum ama istemiyorum bunu. Ben emekliyim. Bana versin ucuz krediyle evi…Versin onu biz alalım, ucuz ucuz…"

-"Savaştan kaçmış bir millete bu kadar şerefli bir vatanın vatandaşlığını vermek çok da doğru bir şey değil."…."Sonuçta ülkeleri var. Gitsinler ülkelerini alsınlar geriye. Bir savaş var ama, liderleri yüzünden. Biz zamanında bu ülkeyi kolay mı almışız. Savaşmışız, almışız."

-"Çok rahatsızım. Her yerde kavga ve gürültü. Saldırganlar. Denize neyle gireceklerini bilmiyorlar, parklara bile çıkamıyoruz artık. Kültürleri, her şeyleri farklı" diyor.

- “.AKP seçmeninin bir itirazı da bu noktada. Üsküdar'da konuştuğum, soyadının yazılmasını istemeyen Nuriye Hanım, "Önce kendi ülkemin fakir fukarası kalkınsın isterim. Milletin çocuğu var, üniversite mezunu. Hepsi işsiz" diyor.

- “Bugün Gaziantep’te özellikle emekçi insanlar çok zor durumda asgari ücretle çalışan bir işçinin ev kirası kenar semtte 150 veya 200 lira iken Suriyelilerden sonra bugün 400 ila 600 lira asgari ücret malum açık kapı politika’sını yürüten gerek cumhurbaşkanı gerekse başbakan neden kendi insanlarını hiç düşünmezler?  Suriyeliler işyeri açıyorlar her alanda oto tamir lokanta kuyumcu vb. ruhsat vergi vs hiç bir maliyetleri yok buda esnaf arasında haksız rekabete yol açıyor. Suriyeliler lehine devlet tarafından pozitif ayrımcılık mevcut…”

Karşı görüşler özetle: Devletin kaynakları (toplanan vergiler) fazla ise devlet bunu önce kendi vatandaşı için kullanmalı, Bu insanların yeterli eğitimleri yok ve Türk Toplumuna uyum sorunları var. Davranışları ile sokaklarda, parklarda etrafı rahatsız ediyorlar. Bir önemli husus daha var. Ülkemizde işsizlik sorunu var. Bu insanlar ülkemizdeki çalışma hayatının (ücret) dengelerini daha da bozmakta, Kira ve ev fiyatları yükseltmektedirler.

Lütfen, bu yazıyı okuyanlar, Suriyeli Mültecilerin ülkemize veya gittikleri ülkelere sağladıkları yararlar ile ilgili akıllarına gelen ilk üç maddeyi yazmalıdır.

Yazmalıdır ki, kendi düşüncelerine göre, “Evet” veya “Hayır” demiş olabilsinler.

Samimi olarak ifade edelim ki, okuyanların arasından olumlu nedenleri sıralayanlar (bir-iki dışında) çıkmayacaktır.

Neden?

Çünkü okuyan, araştıran, sorgulayan bir toplum değiliz. Harmanı yel, deliyi (okumayanı) medya-siyasetçiler işlerine geldiklerine göre) döndürmektedir.

Suriye, savaştan evvel yaklaşık 22-23 milyon nüfusa sahiptir. Şu anda yaklaşık olarak bunun yarısı ülke dışında yaşamaktadır.

Örneğin, Almanya’da (Toplam mülteci sayısı) bunun iki milyona yakını barınmaktadır.

“..Bir başkası ise aslında kendisi de bir göçmen olan 28 yaşındaki Mehmet Ali. 6 yaşından beri Almanya'da yaşayan Mehmet Ali için, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi de, konut verilmesi de zaten yapılması gereken şeyler. Almanya'nın geçen yaz ayındaki göçmen akını karşısında benzer adımları attığını söyleyen Mehmet Ali, Türkiye'nin Suriyelilere en az onlar kadar destek olacak güçte olduğunu söylüyor.  Başından beri Erdoğan'ı desteklediğini söyleyen Mehmet Ali, özellikle kalifiye Suriyelilerin Türkiye'ye değer katacaklarını belirtiyor.

Mehmet Ali, "Onlar da Türkiye için faydalı olabilir. Almanya'ya gelen Suriyelilere de ev verildi. Herkese maaş verildi. Devlet onlara maaş bağladı. Hem kirası ödeniyor hem de 450 euro para veriliyor. Onlar da bizim gibi can. Türkiye maaş vermiyor ama ev vereyim diyor. Almanya yapabiliyorsa, biz de yapabiliriz; Avrupa yapabilirse biz de yapabiliriz" diyor. (1)

-Göçmenlere yeniden kapılarını açan Kanada vatandaşlığı için 2015 yılında tüm meslek gruplarından bireylerin yanında girişimciler ve çiftçiler de başvurabilecek. Yeni göçmen politikasına bağlı olarak 2015’te 285 bin göçmen alacak olan Kanada’da, en çok mühendislik, finans, sağlık ve pazarlama mesleklerinde eğitimli ve deneyimli bireylere ihtiyaç duyuluyor.

"Kanada'da 3 yıl yaşadıktan sonra ise elde edilen Kanada vatandaşlığı hakkı ile birlikte Kanada pasaportu sahibi olunuyor. Böylece seçimlere katılma, hatta milletvekili adayı olma şansı bile edinilebiliyor. Kanada vatandaşlığı dünya genelinde en hızlı alınan vatandaşlıklardan birisidir. (2)

Peki, Kanada neden göçmen almaktadır?

“İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO), "Türkiye'de Eğitim Harcamaları ve Ailelere Maliyeti" raporuna göre bir çocuk için üniversiteyi bitirene kadar harcanan para milyon liraya ulaşıyor.

Odanın açıklamasına göre, anaokulundan başlayarak üniversiteyi bitirene kadar bir çocuk için ailelerin yaptığı harcama dar gelirlide ortalama 4 bin 500 lira olurken üst gelir grubunda bu rakam 668 bin lirayı geçiyor. Doğum, bakım, kreş, sağlık, giyim, ulaştırma ve gıda giderleri de hesaba katıldığında üniversiteden mezun olana dek bir çocuğa dar gelirli aileler 80 bin lira, zengin aileler ise 1 milyon liranın üzerinde para harcıyor. (3)

“…Suriyelilerin Türkiye’deki  bankalarda yılın ilk çeyreği itibarıyla 1 milyar 199 milyon 632 bin liralık mevduatı bulunuyor…(4)

Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye etkileri

Suriye'de halk ayaklanmasının başladığı Mart 2011 tarihinden yaklaşık bir ay sonra Türkiye'ye ilk Suriyeli sığınmacı akını gerçekleşmişti. Ankara, başından beri Suriyelilere açık kapı politikası uygulayacağını ilan etti.

Ancak o dönemde Türkiye kamuoyu ve yetkililerinde, Suriye'deki olayların çok uzun olmayan bir sürede sona ereceği ve Suriyelilerin ülkelerine döneceği beklentisi hakimdi.

Süreç içinde Suriye'deki ayaklanma iç savaşa dönüştü ve güvenlik ortamının bozulmasına bağlı olarak sığınmacı akını artarak devam etti. Ocak 2015 itibarıyla Türkiye'de resmi rakamlara göre 1 milyon 625 bin Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Gerçek rakamın ise 2 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor..

Türkiye'deki Suriyeli varlığının topluma ve ekonomiye yansımaları

Suriyelilerin Türkiye'deki etkileri, en fazla toplumsal alanda hissediliyor. Sığınmacılar ile yerel halk arasında, farklı dil, kültür ve yaşam tarzından kaynaklanan sorunlar yaşanıyor.

Sığınmacılardan dolayı çok eşliliğin ortaya çıkması ve buna bağlı boşanmaların artması, kadın ve çocuk istismarı, çarpık yapılaşma gibi problemler de giderek artıyor.

Suriyelilerin yoğun yaşadıkları illerde demografik yapıyı değiştirmeleri, en ciddi toplumsal etkilerden biri. Bu durum, kimi zaman etnik ve mezhepsel boyutlu kutuplaşmaların doğmasına ya da var olan gerginliklerin körüklenmesine yol açabiliyor.

Konuya ekonomik açıdan bakıldığında, çift yönlü bir resim ortaya çıkıyor.

Suriyeli sığınmacılara yapılan yardımlar, kiraların yükselmesi, işsizlik oranının artması gibi argümanlar üzerinden Türkiye ekonomisinin olumsuz etkilendiği öne sürülüyor.

Buna karşın Suriyelilerin farklı yönden Türkiye ekonomisine katkı sunduğu da söylenebilir. Her şeyden önce Suriyeliler, küçük çaplı da olsa, açtıkları işletmeler ile ekonomiye artık katkı da sunuyorlar. Suriyelilerin işgücü piyasasına girmeleri, yerel işçi sınıfı arasında iş fırsatlarının ellerinden alındığı gerekçesiyle tepki çekiyor.

Lakin sığınmacıların, Gaziantep başta olmak üzere, sınır illerinin çoğunda işgücü açığını kapattığı da görülüyor. Ayrıca Suriye'den çok sayıda yatırımcı, sermayelerini Türkiye'ye taşıyor.

Nitekim Gaziantep'te faaliyet gösteren Suriyeli firma sayısı, iç savaş öncesinde 60 iken 2014'te 209'a, Mersin'de faaliyet gösteren Suriyeli firma sayısı ise 2009'da 25 iken 2014'te 279'a yükseldi. Suriyeli tüccarların Türk mallarını, kendi iş bağlantıları üzerinden Ortadoğu pazarına ulaştırmaları, Suriye krizinin sınır illerinin ihracatı üzerinde yarattığı olumsuz etkinin azalmasını sağlıyor.

Siyasi ve güvenlik açısından bakıldığında en ciddi risk, yerel halk arasında Suriyelilere karşı artma eğilimi gösteren tepkinin, provokasyon neticesinde şiddet içeren kitlesel tepkiye dönüşmesidir. Bunun ufak örnekleri neredeyse her sınır ilinde yaşanıyor.

Yerel halkın tepkisinin en tehlikeli sonucu ise Suriyelilerin örgütlenerek kendi adalet ve güvenliklerini sağlama ihtiyacı hissetmeleridir..

Çözüm önerileri

Suriyeli sığınmacılar eğer artık Türkiye'nin bir gerçeği ise bunun olumsuz etkilerini azaltacak, olumlu etkilerini daha fazla hayata geçirecek önlemler üzerinde durulmalıdır. O çerçevede Türkiye halkının tepkisini önlemeyi de içeren geniş kapsamlı bir 'Suriyeli sığınmacı politikası' acilen hayata geçirilmelidir. Suriyeliler konusu, bir toplumsal uyum sorunu olarak ele alınmalı; çalışma hayatı, eğitim, barınma, sağlık, belediye hizmetleri, toplumun alıştırılması gibi alanları düzenleyecek bütüncül bir politika uygulanmalıdır.

Entegrasyon süreci eğer başarılı yönetilebilirse, uzun vadede toplumsal zenginliğe, çok kültürlü yapının gelişmesine katkı sağlanabilir. Ayrıca komşu ülke halkları arasındaki toplumsal bağ güçlenerek uzun vadede daha fazla siyasal ve ekonomik işbirliğine zemin hazırlanabilir.

Suriyelilerin yarattığı toplumsal sorunların önlenmesinde en önemli araç eğitimdir. Eğitimden yoksun bir 'kayıp neslin' düşük gelir ve dışlanmışlık duygusu ile beraber ciddi sosyal problemlere yol açacağı öngörülebilir.

Eğitim sayesinde, hem uyum sorunu aşılabilir hem de ülkeye toplumsal ve ekonomik açıdan katkı sunan bir nesil yetişebilir. Lakin kamp dışında yaşayan Suriyeli çocuk ve gençlerin yalnızca küçük bir kısmı eğitim alabiliyor.

Suriyeliler arasında bulunan çok sayıda doktor, avukat, öğretmen, akademisyen ve mühendisten, kanaat önderi grupları oluşturmak için yararlanılabilir. Ayrıca kendi alanlarında çalışmalarının önü açılarak nitelikli işgücü ihtiyacı karşılanabilir.

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların çoğunluğunun kırsal kesimden gelmesi, onlara bakışı olumsuz etkiliyor. Sokaklarda dilenen sığınmacı görüntüsü de toplumunu Suriyeli algısını şekillendiren unsurlardan. Bu algıyı değiştirmek için Suriyelilerin içindeki farklılıkları gösteren faaliyetler düzenlenebilir. 

Konunun bir diğer boyutu da yerel halkın tepkisinin dikkate alınmasıdır. Öncelikle Türkiye kamuoyunun Suriyelilere alıştırılması gerekiyor. Yerel halka, Suriyelilerin uzun süre misafir edileceği, birlikte yaşama kültürünün nasıl sağlanacağı gibi konularda telkinde bulunulması şart. Bununla bağlantılı olarak, Suriyeli algısının düzeltilmesi de son derece önemli.

Son olarak, Suriyeliler meselesi, siyasi tartışmalardan bağımsız şekilde ele alınmalıdır.

Suriyeliler konusunda dikkat çekme görevi olanlar, çoğu zaman suçlamaya maruz kalabiliyorlar. Tersine hiçbir Suriyeli ile karşılaşmayan insanlar, sırf siyasi nedenlerle Suriyelilere tepki gösterebiliyorlar.

Suriyelilere karşı oluşan toplumsal tepki, siyasal tartışmalardan bağımsız olarak, sosyolojik gerçekler üzerinden tartışılmalı ve çözüm önerileri geliştirilmelidir. Bunun yanı sıra Suriyelilere yönelik bazı saldırıların provokasyona indirgenerek açıklanması, daha büyük sıkıntıların yaşanmasına neden olabilir. Yaşanan olaylarda provokasyon söz konusudur. Fakat buna son derece müsait bir ortamın varlığı gerçeği asla göz ardı edilmemelidir.(5)

**

Suriyeli mülteciler dosyası: Misafirlik uzadı mı?

(Selin Girit İstanbul, BBC Türkçe, 5 Ekim 2015)

Suriyeli mülteciler neden Avrupa'ya gidiyor? Türkiye'de neden kalmak istemiyorlar? Mültecilerin Avrupa ülkelerine yönelmesi Türkiye üzerindeki yükü hafifletir mi, yoksa Türkiye'yi daha büyük bir açmaza mı sürükler? Türkiye'de yaşayan Suriyeli mülteciler ne gibi sorunlarla mücadele ediyorlar? Türkiye, mültecilere rahat yaşamaları için ne gibi imkanlar sunuyor? Suriyeli mülteciler savaş biterse ülkelerine dönmek istiyor mu? Türkiye'de kendilerine bir gelecek görüyorlar mı?

Suriyeli mültecilerle ilgili dört bölümlük yazı dizimizde, bu sorulara yanıt arayacağız. İlk sorumuz, Suriyeli mülteciler Türkiye'de ne kadar kalıcı olacak?

"Biliyor musun," diyor ismini gizli tutmak isteyen Suriyeli genç kadın, "Ben bavullarımı üç ay öncesine kadar hiç ortadan kaldırmadım. Hep, her an Suriye'ye dönebilirim, hazır olmam lazım diye düşündüm. Ama artık umudumu kaybettim."

Dört yıl önce Humus'taki evlerinden ayrılmışlar. 15 günlüğüne gidiyoruz diye yola çıkmışlar. Günler ayları, aylar yılları izlemiş. Ailesiyle birlikte şimdi İstanbul'da yaşıyor.

..Bazı Avrupalılar şu anda kucak açıyor belki mültecilere. Ama bu ne kadar sürecek? Biliyorum, onlar da sıkılacaklar bizden. Türkiye de başta bize kucak açmıştı. Ama dört yıl oldu, bıktılar artık."

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi'nden Doç. Dr. Murat Erdoğan, Türkiye'de toplumun Suriyelilere başka hiçbir ülkeyle kıyaslanamayacak şekilde olumlu yaklaştığını, toplumsal kabul düzeyinin çok yüksek olduğunu söylüyor.

Erdoğan "İki milyon insan geliyor ve neredeyse hiçbir şey olmamış gibi hayat devam ediyor. İstanbul'da insanlar sadece Suriyeli dilencilerden şikayet ediyor. Oysa 400 bin Suriyeli yaşıyor İstanbul'da. Bunlar nerede, hangi koşullarda yaşıyorlar, insanlar farkında bile değil." diyor.

Türkiye'de çeşitli illerde Suriyeli mülteciler için 20'yi aşkın kamp inşa edilmiş durumda. Bu kamplarda mültecilerin eğitim, sağlık gibi temel hizmetleri karşılanıyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Helen Clark, Gaziantep'teki mülteci kampları için "dünyanın en iyi mülteci kampları" nitelendirmesinde bulunmuştu.

Ancak mülteci kamplarında toplam Suriyeli mülteci nüfusunun yalnızca yüzde 12 kadarlık bir kesimi yaşıyor. Asıl sorunu kamp dışına taşan "kentli mülteciler" oluşturuyor.

"Şu anda Türkiye'de bulunan bir Suriyelinin -ister İngiltere'de doktora yapmış olsun, isterse mühendis olsun- çalışabilme, kendisine gelecek kurabilme imkanı yok. Bu yüzden de farklı ülkelerde gelecek arayışına giriyorlar."

Suriyeliler, statüleri gereği, halen Türkiye'de yasal çalışma hakkına sahip değil. Birçoğu hayatını devam ettirmek için yasa dışı çalışmak durumunda. Eğitim konusunda da çeşitli sıkıntılar yaşıyorlar.

Göç uzmanı akademisyen Murat Erdoğan burada bir riske daha dikkat çekiyor: Türkiye'nin mülteciler için transit ülke haline gelmesi.

Erdoğan "Göç politikalarında ülkelerin en dehşetle karşıladıkları şeylerden biri transit ülke haline dönüşmektir. Çünkü transit ülke köprü vazifesi görür gibi görünür ama öyle olmaz. Gelenlerin yüzde 10'u geçer, yüzde 90'ı kalır o ülkede." diyor ve şöyle devam ediyor:

'Entegrasyon için geç kalınıyor'

Washington merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü, geçen hafta "Evlerine dönecek gibi görünmüyorlar: Suriyeli mülteciler ve Türkiye ile uluslararası toplumun önündeki zorluklar" başlıklı bir rapor yayımladı.

Raporda Suriyeli mültecileri ağırlamanın maliyetinin arttığına, Suriyelilerin Türkiye'de uzun vadede kalıcı olacakları algısının büyüdüğüne ve hükümetin acilen mültecilerin topluma entegre edilmeleri için kapsamlı politikalar geliştirmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

Raporu hazırlayanlardan Prof. Dr. Kemal Kirişçi, kampların dışında yaşayan Suriyeli mültecilerin entegrasyonu için hızla adımlar atılması gerektiğini söylüyor.

Kirişçi "Bu süreç aslında gayrı resmi bir şekilde başladı. Eğitim ayağında Milli Eğitim Bakanlığı'nın girişimleri var. Ama eğitim alamayan Suriyeli çocukların sayısının yüz binleri bulduğu söyleniyor. İstihdam konusunda sıkıntılar var. Kaçak çalışıyorlar. Artık Suriye savaşının beşinci yılındayız. Entegrasyon için geç kalınıyor" diyor.

Murat Erdoğan da, Türkiye'deki temel sorunun hükümetin Suriyelilerin büyük oranda ülkede kalıcı olacaklarını kabullenmemesi ve stratejik bir plan geliştirememesi olduğunu söylüyor.

Erdoğan, "Bir 'aman sorun çıkmasın' politikası yürütülüyor şu anda. 'Yardım verelim, ekmek, battaniye, su verelim, kamp yapalım' diyorlar. Ama bu insanların gelecekte Türk toplumuyla birlikte nasıl yaşayacağına dair bir algı yok." diye konuşuyor.

Murat Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Ülke içindeki Suriyeliler konusunu görmek istemiyor devletimiz. Hala, Esad giderse biz bunları göndeririz umudu var. Ama bu bir hayal. Suriye'de bugün acil bir çözüm sağlandı desek bile, bu insanların yarısından fazlası ülkelerine dönmeyecek. İstemeyecekler dönmeyi.

Onun için Türkiye'nin acilen uyum politikalarını önceleyen bir politika değişikliği yapması, bir strateji belirlemesi lazım."

'Nereye gidelim?'

Suriyeli genç kadına soruyorum: Ülkende savaş bitse geri dönmek ister misin? Tereddütsüz "Evet, inşallah, geri döneceğiz" diyor. Peşinden ekleyerek: "Ama şimdi nereye gidelim?"

Sonra içini dökmeye devam ediyor:

"Türkiye'de herkes bizi çok seviyordu. Son bir yılda ne oldu, bilmiyorum. Kötü davranıyorlar bize şimdi. Örneğin, kiralık ev ilanları görüyorum. Ama ilanda 'Suriyeliler için değil' yazıyor. Pazarda Suriyeli olduğumu anlayınca yüz çeviriyorlar. Komşumuz annemi her gördüğünde, 'Ne zaman Suriye'ye dönüyorsunuz? Gitsenize. Niye hala buradasınız?' diye soruyor. Biz zaten ne zorluklar içinde yaşıyoruz, bir de......."

Cümlenin gerisini getiremiyor. Gözyaşlarını siliyor. Ayağa kalkıyor. "Afedersiniz," diyerek uzaklaşıyor... (6)

 

www.canmehmet.com

Resim: web ortamından alınmıştır.

(1) http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-36780544

(2)Daha fazlası için bakınız: http://www.sabah.com.tr/dunya/2015/01/13/kanada-yuz-binlerce-gocmen-ariyor

(3)Daha fazlası için bakınız: http://www.hurriyet.com.tr/bir-cocugun-egitimi-80-bin-lira-23209778

(4)http://www.hurriyet.com.tr/suriyelilerin-2-milyar-liraya-yakin-parasi-turkiyede-40117389

(5)Daha fazlası için bakınız: Oytun Orhan, ORSAM Araştırmacısı http://www.aljazeera.com.tr/gorus/suriyeli-siginmacilarin-turkiyeye-etkileri

(6) Daha fazlası için bakınız: http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151005_suriyeli_multeciler

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..