Suriyeli mülteciler isyan çıkartıp, bayrak indirerek, polisleri rehin aldılar!

Bu isyanı çıkartanlar, ülkesini seven, Atatürk ilke ve devrimlerine inanan, Laik ve sosyal hukuk devletini savunan vatanseverler olsa acaba ne olurdu?

Suriye’yi alaşağı etmek için kendi elimizle getirip, yedirip, içirip, yatırıp beslediğimiz, besleme dost Suriyeliler, son günlerde işi iyice azıttılar.

Önce Habur Sınır kapısının öbür tarafında, Türkiye’nin desteği ile isyan çıkartıp, 25 kadar Türk Tır’ını yaktılar. Kendilerine direnen tır şoförlerini dövdüler, yaraladılar…

Türk bayraklarını yerlerde sürüyüp, kendilerinin bile ne olduğunu bilmediği bir bez parçasını Türk Bayrağı yerine diktiler…

En sonunda bunu da yaptılar dedirtircesine, Kilis’teki kampta isyan çıkarttılar.

Kampın güvenliğini sağlayan polisleri rehin alıp silahlarına el koydular…

Sonra Türk Bayrağını yerlerde sürüyüp, onun yerine bir bez parçası astılar…

Yardıma gelen yedek güvenlik kuvvetlerine de direnince, işin rengi değişti ve özel harekât polisleri olaya müdahale etmek zorunda kaldı…

İsyanın nedenine gelince;

Toplam 1500 Türkmen’in Lazkiye’den gelip çadır kente yerleştirilmesini protesto!

İsyanın duyulması üzerine çok sayıdaki duyarlı vatandaş kamp önüne gelerek içeri girmek istedi. Kavga sırasında nizamiye binasının camlarını kıran Suriyeli mülteciler, kamptaki olay yeri inceleme aracı ve bilgisayarlara hasar vermişler. Arbedede 4 jandarma eri ile 4 sivil çeşitli yerlerinden yaralanmış.

Bu isyanın böyle basit bir nedenden çıkmasını anlamak pek mümkün değil. İsyancılara gösterdiğimiz özeni, Van depremini yaşayan kendi halkımıza göstermedik.

Van depremzedeleri Kızılay’ın bez çadırlarında kalırken, Suriyeli mülteci(!)lere özel konteynır evler yaptık. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında…

Onlar, en küçük bir sorunu bahane edip, isyan çıkartarak, çevreye zarar veriyorlar.

Oysa iktidarımız kendi memuruna, emeklisine vereceği zam oranını, onları düşünerek küçük tutmuştu!  Şimdilerde mültecilere maaş, (cep harçlığı) vermeyi düşündüklerini önemli bir yetkili açıklamıştı.

Başer Esad’ı yerinden etmek için bunca zahmete katlanan iktidar, mültecilerle başa çıkmakta zorlanıyor.

Aslında bunlara mülteci demekte yanlış! Bunlar olsa olsa tembel, çalışmaktan hoşlanmayan, bedava yaşamaya alışık aylak, sözde muhalif kişiler…

İktidarımız bunların üzerine mal bulmuş mağrip gibi atlayıp, daha ülkemize gelmeden kamp alanları yaparken, acaba bu günleri hesaba katmış mıydı?

Bu neye benziyor biliyor musunuz?

“Besle kargayı, oysun gözünü”

Gerçi bunları kargaya benzetmek, kargaya ayıp olacak ama…

Bunlar karganın ağzındaki peynire göz diken tilkiye benziyorlar…

35 bin civarındaki Suriyeli mültecinin günlük masraflarını düşünürseniz, Türk halkının ekmeğini çaldıklarını pekâlâ söyleyebiliriz.

Bunlara verilen günlük ödenekle, Türkiye’de uzun yıllar yaşayabilecek ne yoksul insan var!

Kendi yoksul insanımızı bir kenara itip, sözde Suriyeli muhalifleri besliyoruz.

Bizim yoksul insanlarımıza lüx iftar sofraları mı kuruluyor?

Yok canım!

Oraya yoksul insanlar nasıl girsinler?

Baksanıza yoksul ve sıradan bir insanla aynı yerde ibadet etmemek için camiinin VİP’lisini yaptılar!

Bizim yoksullar size sesleniyorum. Siz; en iyisi sizlere dağıtılan günü geçmiş gıda kolileri ile idare edip, sömürü aracı olmaya devam edin. Ramazan’da gelmişken, göstermelik de olsa sizlere dağıtılan sadakalarda, pardon yardımlarda bir artış olur.

Ramazandan sonra mı?

O zamana Allah kerim!