Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '14

 
Kategori
Eğitim
 

Sürü toplumlarda, "dil ve kültür bilinci" olamaz!..

Sürü toplumlarda, "dil ve kültür bilinci" olamaz!..
 

Net'ten :)


Kültürel kimlik ve dil bilinci verilmeyen toplumlar, sürüler gibidir; nereye çekerseniz giderler..
 
Bu sürüler halinde olan toplum, sadece gününü gün eder ve karın tokluğuna çalışmayı beceri sayar.
 
Sürü, toplumun çoğunluğunu teşkil ediyorsa ve bunları '' çıkarcı uyanık çobanlar'' yönlendiriyorsa, sürünün, ''  dil ve kültür bilincine '' kavuşması hayâl olur...
 
Aydın kesimi de lümpense eğer,  bu toplum ilelebet sürünmeye ve '' kendini ifade edememeye''  mahkûm kalacaktır.
 
Böyle toplumlarda, halk kendi dilini(?)  kendi oluşturur... Yukardaki resimdeki gibi komik sözcükleri hergün türetmesi doğaldır.
 
Goethe: ''Dil, kendi içine almadığı kelimelerle değil , kendi varlığına uydurarak, kendine mal ettiği kelimelerle canlanır. ''
 
Ne kadar doğru ve yerinde bir saptama...
 
Dil canlı bir varlık gibidir... Dış etkenlerden oldukça etkilenir... Nasıl ki insan vücudu, virus ve bakterilerle mücadele içindedir; işte dil de bu uğraşı vermek zorundadır...
 
Ülkeler dışa yönelik değişim ve gelişim süreci içindeyse, komşularının dil ve kültüründen; ticari ilişkiler içinde bulunduğu ülkelerin kültürel ve dilsel etkilerinden kendini kurtaramaz.
 
Bu etkileşim, zayıf bedeni saran virüslerin, o bedeni yok etme çabasına eşdeğerdir.
 
Bünye güçlü ise, zararlı bakterileri faydalı hale getirmekte becerikli olacaktır.
 
Türkçemize canlılık ve zenginlik getiren misafir sözcükler, ' Arı Türkçe' mizin gücü karşısında boyun eğerek, Türkçeleşmiş Türkçe ' hanesine kaydolacaklardır... Bu da kültürümüze; dil dağarcığımıza zarar yerine fayda getirecek bir eylemdir...
 
 
Bünyeni sağlam tutarsan dış saldırıdan korkmayacaksın !..
 
Yabancı sözcüklerin yerine Türkçe karşılıklarını bulacağım diye acele edersen ve bunları zorla topluma kabul ettiremeye kalkarsan  komik duruma düşersin...
 
CD  (si di )  yerine, '' Teker-çalar 'ı''  uyduran TDK çok  başarılı olmuştur !..  :)
 
Merhum Cahit Külebi dönemindeki üretken TDK'yı mumla arıyoruz...
 
TDK, yetmişli yıllarda harika çalışmalar yaparak dilimize birçok '' Arı Türkçe sözcük''  kazandırmıştı...
 
....
 
Son 15 yılda, TDK bu konuda sınıfta kalmıştır...TDK'nın bugün esamisi okunmamaktadır...Buna rağmen TDK binasında birçok hocaya (?) yüklü maaşlar ödenmektedir.
....
 
 
Bin yıla yakın yerleştiğimiz Anadolu'da, bizden önce yaşayan ve sonra bizimle kaynaşan o kadar değişik dillerdeki kelimelerin bugüne kadar geldiği bilinir.
 
Bu kaynaşma sonucunda, kefalden istavrite kadar pek çok balık adının Rumca; bugün bile kullandığımız birçok gemicilik terimleri İtalyancadır.
 
Tren, ray, istasyon, pardon, bütçe, plan, proğram ve kuaför gibi binlerce kelimenin Fransızca olduğu gerçektir.
 
Yabancı dillerden gelen birçok kelime de aslını yitirip Türkçe dil kurallarına uyarak Türkçeleşmiştir ve '' bizim ''olmuştur.
 
Çarşamba, Perşembe, kaymakam, kaynana, patlıcan, merdiven(Merdüban), çerçeve(Cıhar-ı çöp)
 
Bahçıvan (Bağçe bân ) , televizyon, İstanbul...gibi binlerce kelime buna örnektir.
....
 
Türkçemiz, konuk sözcüklerle de güzelleşir !..
 
Goethe: ''Dil, kendi içine almadığı kelimelerle değil , kendi varlığına uydurarak, kendine mal ettiği kelimelerle canlanır.'' Sözüyle dil hazinesinin nasıl zenginleşebileceğini vurgulamıştır.
 
Yaşayan Türkçemiz de bunu kanıtlamaktadır.Yıllardır TDK'nın dilde özleşme çabalarına karşı eski dil savunucularının sert polemikleri sonucunda, dilimize çok yeni sözcükler girmiş;bazıları da tarihteki yerini almıştır.
 
Etilerden, Firiglere, Selçuklulardan Osmanlıya kadar öz Türkçe sözcüklerin yanısıra binlerce Arapça-Farsça sözcük de dil hazinemizi güçlendirmiştir.
 
1928'lerden başlayan yeni kelimelerin üretimi sonunda toplum sadece beğendiği kelimeleri kendine mal etmişti.
 
Türk toplumu:''Sayıştay'' ve ''Danıştay'' kelimelerini kabul etti ; ama TBMM anlamına gelen ''Kamutay ''a pek yüz vermedi.
 
Özleşme taraftarlarıyla eski dil savunucularının tartışmaları sonucunda kaynağı bilnmeyen ''Komik''söylemler de gündeme gelmişti.
 
Örneğin: Hostes:''Gök konuksal avrat ''...Otobüs :''Oturgaçlı götürgeç ''
 
Sigara :''Tütünsel dumangaç ''... Kibrit:''Çak da geç''...İstiklal Marşı :''Ulusal Düttürü '' gibi uydurma kalıplara toplum, hiç yüz vermemiş ;bunların TDK tarafından üretildiğine de inanmamıştı.
 
Ancak ''Computor '' yerine Bilgisayar...E-Mail yerine :İleti sözcükleri çok beğenildi ki bugün sempatiyle kullanılıyor.
 
Futboldaki terimlerden, korner yerine :''Köşe gönderi'' hiç de fana değildi.Bungee -jumping:''Zıp zıp...'' Faks :''Belge geçer ''...
 
Euro: Avro...Global:''Küresel''... Non stop:' 'Duraksız''...Fatal:' 'Ölümcül''...Plaster:' 'Yara bandı''...
 
Solvent :''Çözelti''...Likit: ''Sıvı ''... Herbal :''Bitkisel ''Analjezik:''Ağrı kesici''...Daha yüzlerce örnek başarıyla dilimizde yerini almıştır.
 
Ana dilimizin daha da zenginleşeceğine inancımız tamdır...Yeter ki ruhumuza uygun olsun...
 
.....
 
Bir toplum oluşurken böyle renkli taşlar gibidir...
.....
 
Bu taşlardan ortak resim çıkarmak akıllı yöneticilerin harcıdır...
 
********
 
 
 
 
 
(*) Resimler Net'ten alıntıdır...
 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..