Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Sürülecek akıl

İnsan doğası gereği ‘öğrenmeye’ aç canlı türüdür, bunu sağlayan ve gelişimini henüz tamamlamamış ‘beyin’ tam da bu noktada öğrendiklerini yaşama geçirme ve büyüterek geliştirme konusunda insanın görünen kontrol mekanizmasıdır. İnsanın bir de görünmeyen ve bazı sıfatlarla özetlemeye çalıştığımız öğrenme ve uygulama merkanizmalarımız var ki gelin biz buna basit şekilde-kendime göre- tanımlarsam ‘vicdan’ diyelim.  Bilgi, sosyal-siyasal birikim, davranış şekli, algı ve ifade tarzı ile birlikte hayatımız boyunca karşılaştığımız insanlar ve çevremizle kurduğumuz tüm ilişkiler bütününde vicdan çok önemli yer kapsar, öyle ki kulaklarımızdan girenlerden gördüklerimize, ağzımızdan çıkanlardan dokunduklarımız ve/veya bize dokunanlara kadar aslında ‘insanı’ etkileyen ne varsa vicdan süzgecinden geçip ulaşması gereken yere ulaşır ve/veya ulaştırılır.

‘Akıl ve Vicdan İlişkisi’ ise çeşitli yazılar konu olmuş son derece eğlenceli ve kapsamlı bir meseledir, hem eleştiri hem de övgü nitelikli yazılar yazarken Akıl ve Vicdan İlişkisi işlenip hiç dikkat edilmeyen ‘sivri uçlu’ köşelere böylece dikkat çekebilirsiniz, şüphesiz bunu yaparken ‘taraf’ olmadığınız halde o yönlü bir eleştiri de alabilirsiniz.

Bu kısa ve önemli girizgahtan hemen sonra yazmak istediklerime gelecek olursak eğer, ülkemizde yaşanan son politik sürece damagasını vuran AKP ve Barış Planı/Çözüm Süreci-PKK ve Silahların Susması ile Geri Çekilme Aşamaları oldu. Bunun için öncelikle Türkiye’de siyaset ve muhalefet yaptığını düşünen CHP ve MHP’nin tavır ve açıklamaları politka jargonundan uzak ve başka tanımlamaları hak eden açıklamaları incelemek lazım. Hani yazının başında ‘akıl, fikir, vicdan’ gibi kavramlar vardı ya, işte tam da bunlarla değerlendirmek lazım, makalenin başlığı olan-halk arasında çok sık kullanılan-argo kavramla ifade edilen *s..e sürülecek akıl ifadesi bana göre tam da bu durum için söylenmiş. Savaşların galip ve mağlupları arkalarında insan yükünün kaldırmayacağı kadar ağır acılar bırakırken, beylik laflarla ajitasyon yapıp yeni acıların rant çığırtkanları yapanların hırçınlıkları yarışacak düzeye gelir.

Yüzbinlerce insanın sadece canlarını verdikleri bu savaşta ‘önem sırası’ yapıp belirlemek tam bir safsatadır, çünkü öyle bir liste içinde yer alacaklar ne olursa olsun unutulan ve/veya liste dışında kalacak olanlardan daha az acı yaşatmamıştır.

İşte bu yüzden bitirilmeye çalışılan bu çatışma ve şiddet ortamına karşı duruş sergileyen ifadeleri seçerken‘insan erdemlerinden’ yoksun olmadan seçmek gerekir, ‘insan onuruna’ layık ifadelerle cümlelerimizi kurmamız gerekir. Siyasi liderlerin Ankara tandanslı ve parti tabanları ile halk gerçeğinden uzak konuşmaları nasıl hazırlanır az çok biliriz, ancak özellikle son iki haftadır verdikleri demeçler ciddi şekilde ‘akıl sorgulması’ gerektiren ifadeler. Lafın nereye gideceğini belki onlar bilmez ancak evlatlarını kaybedenler ve kaybedecek olanlar gerekli cevabı onlara ilk yerel ve genel seçimde fazlasıyla verecektir.

Ne Kemal KILIÇDAROĞLU, ne de Devlet BAHÇELİ gibi savaş çığırkanlığı yapıp *Protokollerde en ön sıraları işgal ederek, Genelkurmay, İktidar ve AKP’ye adres gösterip sınır dışına çıkmaya çalışan PKK’lilere saldırmak ne de Sırrı Süreyya ÖNDER gibi sonradan ‘halkın hammalı’ söylemli şovlarla demeçler vermek gerekir. Zira bu ülkede yaşayanlar ve politik değerlendirme yapanlar, Kemal KILIÇDAROĞLU ve Devlet BAHÇELİ’nin otuz yıllık çatışmalı ortamdan nasıl nemalandıklarını çok iyi bilir, bir de soruna ideolojik bakmayan ve dışında değerlendirenler BDP’li siyasetçilerin geçmişleri ve savaş hakkındaki rant skalalarını bilirler, öyle ki bu savaş sürerken BDP-HEP ( Halkın Emek Partisi ) ve devamı olan tüm partiler-içindeki üst kadroların savaş ve ölümlerden çok ‘maddi gelecek’ planları yaptığını iyi bilirler.

Madem yazı argo ve halk deyimi ile başladı okuyucunun affına sığınarak ve Can YÜCEL’in kulaklarını çınlatarak sanırım son sözü halk ‘bırak bu götün yiyim ayaklarını’ sesli şekilde muhataplarına söyleyecektir. Çünkü bazı siyasi kimlikler ağzından çıkanlarla içinden geçenleri karşısındakine belli edecek kadar çapsız ve niteliksizler.

*Protokol Latince kökenli bir kelimedir, ‘Proto’ birinci ‘Kolos’ ise götün çoğulu anlamındadır.

 
Toplam blog
: 18
: 271
Kayıt tarihi
: 30.08.07
 
 

01.06.1968 yılında Diyarbakır Merkez Hançepek Mahallesinde dünyaya geldim; İlk-Orta-Lise ve Diyar..