Survivor'ın şampiyonu.

Kim "Türkiye'de İngilizce'yi doğru düzgün bilen yok'' derse, ''Hadi ordan'' derim. Sokakta oynayan çocuklardan birini çevirip (Sahi, sokakta oynayan çocuk da kalmadı değil mi? Herkes internet başında olunca...),  

''Söyle bakiiiim çocuum, Sörvayvır ne demek? desek yanıt gecikmeden gelir, ''Acun Abinin Show tivideki programı, İngilizce'de de yaşam savaşçısı, hayatta kalan anlamlarına gelir'' . Sonra da ünlüler ile gönüllülerin takım kadrolarını bir solukta sayar duraksamaksızın.  

Pazar akşamı Ulusal bir kanalda 3 saat program. En çok televizyon seyredilen, insanların ilk iş günü öncesindeki son akşamları, neredeyse ne bulurlarsa seyretmeye hazır televizyonları karşısında bekliyorlar. Ünlüler ile gönüllü olarak ünlü olmaya niyetliler adalara doluşmuş muz yiyip yarışıyorlar. Sırayla birileri elenecek kalan da 500.000 Türk Lirasını alıp adaya en son veda edecek.  

Ünlüler, bir şovmen şarkıcı, emekli modacı, sanırım iki eski manken, bir dansöz (Zeynep Tunuslu da Asena'ya dansöz demişti ama benimki hakaret anlamında değil yoksa Asena'ya sempatim bile vardır diyebilirim), artık sahalarda değil de pistlerde görmeye alıştığımız Pascal bizi diskoya götür abi ile sabır küpü adıyla doğuştan kaderi belli eski milli yüzücü Derya Büyükuncu.  

Acun diyor ki ''İnternet üzerinden de yayındayız adadan günde 10 saat canlı yayın, ayrıca acunn.com'da oyunlar var girin oynayın en çok oynayanı adaya götüreceğim''. Adaya pizza geliyor falan pizzadan reklam, ''Yazık size acıdım alın 1 hafta yatakta yatın'' filan yatakları o da reklam.  

Ünlüler birbirlerine laf sokmaktan ada konseyine yorgun düşmüş olarak geliyorlar, gönüllüler ise kendi adalarında neredeyse kafa göz birbirlerine girecekken ilk yumruğu atanın adadan gönderileceğini bildikleri için kendilerini tutuyorlar, çeneler gerginlikten adeta birbirlerine kenetlenmiş. Halkım tivi başında, ada örneğinden yola çıkarak hayatta kalmanın ya iyi laf sokmaya ya da kafayı doğru yere en uygun zamanda koymaya bağlı olduğuna çoktan karar veriyor. Acun'a ise zaten laf bile ettirmiyorlar, hem en yüksek vergiyi veriyor hem de sokaktan sıradan adamları tiviye çıkartıp bu kadar meşhur ettiği için tüm sıradan insanların umudu, potansiyel kankası.  

Cumartesi akşamı Ünlüler-Gönüllüler başlamadan sadece 2 gün önce Kanal D'de Perşembe akşamı ''Türkan'' bitti, bitirildi. Bir eğitim gönüllüsü. Mütevazi ününü, gönüllü olarak hayatını adadığı insanların sevgisinden, saygısından alan Türkan Saylan'ın hayatını bu kadar kısa kesip diziyi bitirmeye gönüller nasıl elverdi?  

Daha dizi başlamadan, güzel ülkemin her şeyin en iyisini hakeden genç kızlarına, aydınlık eğitimin yollarını açmasını O yaşarken de öldükten sonra da bir türlü hazmedemeyen karanlık güçler, olumsuz propagandaya başlamışlardı bile. Kendisini gönüllü olarak insanına adamış Türkan Saylan'ın hayatının anlatıldığı dizinin yayınlandığı kanala atılan mesajlar ve diğer yayın organlarıyla kanallardaki iftira kampanyaları yüzünden dizinin yayın saati ve günü de defalarca değiştirildi. İlk başlardaki güzel reytingler sürekli oynamalarla ve dizinin oldukça geç saatlere konulması üzerine günden güne azalmaya başlayınca da, son hızlı bir bölümle nihayetlendirildi.  

' Gönül Gözü' seyretmeye alıştırılmış gözlere fazla ağır gelmişti bu dizi. İnsanımıza kötü örnek oluyordu, nasıl bir bilim insanı hiç bir karşılık beklemeden kendini eğitime ve genç kızların aydınlanmasına adayabilirdi? Ya herkes bu diziyi izledikten sonra atılan yalanların farkına varıp , uyanıp bilinçlenirse ne yaparlardı o zaman?  

İnsanları adaya atıp para için olmadık şeyler yaptırmak ve bütün millete de bunu izlettirmek varken hiç olacak işler miydi bunlar? Bir kadın çıkacak ne para, ne ün, ne şan, ne şöhret isteyecek, az konuşup çok işler yapacak. Kendisine iftira atılacak, hasta yatağında ölüm döşeğinde bir de darbecilikle suçlanacak tam amaca ulaşılmak üzere ve insanlar kandırılıp unutturulacakken izin verirler miydi bu güzel insanın gerçek yüzünü herkesin televizyonlarının başında olduğu bir saate yayınlanmasına?  

Asıl survivor hayatını ve gönlünü eğitim yoluna koymuş Türkan Saylan'dır. Eğitim gönüllüsü Türkan Saylan gerçek bir yaşam savaşçısı olarak yaşamış ve gönüllerde de daima yaşayacaktır.