Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '15

 
Kategori
Kitap
 

Susamış bir insan gibi kana kana okuyorum.

Susamış bir insan gibi kana kana okuyorum.
 

Bugün dikkat ettim.10 gündür yazı yazmamışım. Bu kadar uzun yazmamazlık yapmamıştım daha önce.

Bu aralar okuyorum. Susamış bir kişinin , bir kaç bardak suyu üst üste içmesi gibi kana kana okuyorum. Bir bardak bitince nasıl diğer bardağa sarılırsa çok susayan bir insan ben de bir kitap biter bitmez bir yenisine başlıyorum hemen.

Adada hava güzel, herkes sahilde denize giriyor. Ama ben her gün denize gitmemek için bir bahane uydurup bahçemde okuyorum. Sabahları daha uyanamadım diye, gündüz vakti ise çok sıcak diye atlatıyorum denize gidişleri. Neyse öğleden sonraları şansım yaver gidiyor ve bir bahane uydurmama gerek kalmıyor çıkan rüzgar sebebiyle.

Ben termosumda çayım, elimde kitabım, çam ağacının altında salıncağımda oturup okuyorum. Tepemde saksağanlar günlük danslarını yapıp şarkılarını söylüyor. Arada martılar da onlara eşlik ediyor. Martılar sanki deniz çok yakın kalk da yüzmeye gel der gibiler. Ama ben onlara hiç kulak asmadan okuyup duruyorum elimdeki kitabımı.

Buralarda kitap bulmak biraz zor. Köydeki tek kitapçı korsan yayın satıyor . Aldığım kitapların sayfaları eksik , satırları atlamış olunca çok sinirleniyorum ve okuyamıyorum. Kızım İzmir'den kargo ile gönderiyor kitap. O da zor. Zira kargo eve servis yapmıyor. Kargo ile gönderilen şeyleri haftanın tek günü gidip motorden almak gerekiyor. Motor çıkışında binbir çeşit eşya bekleyen kargo müşterilerinin arasında bir kaç kitaplık kolimi  aldığımda herkes deli diye bakıyor bana. Öyle ya çok önemli şeyler varken  kitap gibi öemsiz bir şeyle kargo meşgul edilir mi hiç?

Geçenlerde kızım üç tane kitap gönderdi. Zülfü Livaneli'nin Kostantiniyye Oteli adlı kitabını bir çırpıda okudum. Günlük olayların da içinde yer aldığı bu roman türündeki eseri beğendim. Zaten oldum olası Zülfü Livaneli'yi zevkle okurum.

Elime aldığım ikinci kitap Nazlı Eray'ın El Yazması Rüyalar adlı kitabıydı.Nazlı Eray da çok beğendiğim yazarlardan biri. Zaten bir kaç erkek yazar dışında kadın yazarların eserlerini daha zevkle okuyorum. Sanki kadın yazarlar kadın konularını daha mı gerçekçi anlatıyorlar nedir?

Nazlı Eray için Fantastik edebiyatın kraliçesi diye yazmış kitabın arkasındaki tanıtımda. Elimdeki kitap da Fantastik edebiyatın bir güzel örneği.

Ben  gerçekçi romanları severim aslında. Ama elime aldığım El Yazması Rüyalar beni öyle bir sardı ki sanırım bu kitap da hemen bitecek.

Bundan sonra bir kitabım daha var okunacak. Sonra ne yaparım bilmem. Gene kızıma söylemeliyim bana kitap gönder diye.

Bu düşünce yıllar önce Paris'te yaşadıklarımı anımsattı birden. Uzun yıllar Paris'te küçük kızımın müzik eğitimi için bulunduğumu anımsıyorsunuz sanırım. O zamanlarda ülkeme gelişlerimde bir bavul kitapla dönerdim. Arada eşim posta ile kitap,gazete, dergi gönderirdi ama ben gene de bir bavul kitap alırdım dönerken.

Herkes bavuluna elbise, ayakkabı doldurur, ben kitap doldururdum.

Bir bavul okunacak kitabım olduğu zaman öylesine mutlu olurdum ki. Zira o kitaplar Paris'teki yalnız yaşamımda en iyi arkadaşlarımdı benim.

Bavuldaki kitaplar azaldıkça içimi bir endişe kaplardı. Ya biterlerse ben ne yaparım diye kara kara düşünürdüm.

Çevremde kitap okumayan kişiler nasıl yaşıyorlar acaba. Yemek , içmek gibi bir gereksinim bence okumak.İnsan yemeden, içmeden yaşayabilir mi?

İyisi mi,ben gene kitabıma döneyim...........

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..