Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Susar zaman...

Susar zaman...
 

Susar zaman gecenin tam orta yerinde. Aklında bir cehennemle oturursun da, sıradan yaz akşamlarının habercisi çekirgelerin o kesintisiz neşeli sesine şaşarsın. Sen, kendi cehenneminin içinde otururken nasılda sessizdir gece, rüzgar ılık ılık esmektedir ve susmamacasına neşeli şarkılar söylemektedir çekirge. Herkes uykusunun en tatlı yerindedir. Ve gece, herkes için uykunun koynunda her zamanki gecelerden biridir işte.

Nasıl da özlersin o hayatının rutinini. Hani o çok şikayet ettiğin ve söyleyecek söz bulamadığın vakit sırf konuşmuş olmak için söylediğin "Herşey aynı gidiyor." cümlesini. Bu cümlenin aslında herşey yolunda anlamına geldiğini anlarsın ilk kez. Ve dün geceyi düşünürsün, ondan öncekini, daha öncekini...Yatağında uzanıp bir kitabın sayfalarına bakarak kapanan gözlerini, dışarıdan gelen çocuk ağlamalarını, birden odana doluveren sesi ayarlanamamış televizyon insanlarının o çok yapay cümlelerini özlersin kendine şaşarak. Herşeyin sıradan ve aynı olduğu zamanların aslında cennetin olduğunu farkedersin kederle. Bu, tıpkı hergün üzerinde yürüdüğün ayaklarını hiç mi hiç umursamıyorken hatta onların varlıklarını bile unutmuşken, bir gün aniden sızlayan ayaklarınla bir cafede oturup önünden geçen ayaklara gıpta ile bakmak gibidir. Ve insanoğlu nankördür. Bilmez kıymetini kaybetmeden, sıradan bir hayatın bile...

Sıradan bir gece sorusuz ve sorunsuz bir gecedir. Anlarsın bunu kederli bir gecenin ortasında. Soruların varsa ve aklındaki sorular doğurgansa, dünya pek bir umurundaysa, olabilirliklerin fazlaysa, aklın en korkunç senaryoları üretip üstüne üstlük bunları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirme gücüne sahipse hayat tüm sıradanlığını bir çuvalın içine koyup bahçenin en uzak köşesine fırlatıverir de sen gecenin o karanlığında öldür allah bulamazsın onu.

Gece tüm karanlığını fısıldar kulağına. Saatler ağır adımlarla ilerler ve gün ışığını hiç bu kadar çok özlemediğini farkedersin. "Hayat geçmesin" diye düşünen sen bu geceyi feda etmeye çoktan hazırsındır. Nefesini dinlersin ve nefes sesin gecenin koynunda patlar da patlar. Kendini savaş alanının ortasında sanırsın. Oysa dışarıda tüm dinginliğiyle süren lacivert bir gece vardır. Dışarıda insanlar vardır gülen, şakalaşan, uyuyan, konuşan, yıldızlara bakan. Biri değilsindir onlardan. Hayıflanırsın. Birden o mutlu kabileden kovulmuş da ormanın en sessiz kuytusuna atılmış gibi öylece şaşkın kalırsın...

Ve gecenin koynunda terkedilmiş bir çocuk gibi oturursun. Gün doğsun istersin. Gün doğsun ve herşey yeniden sıradan olsun. İnsanoğlu böyledir, özler en çok şikayet ettiği sıradan zamanları. Ve bilmez ki insan sıradan zamanlar en mutlu zamanlarıdır onun. Böyledir insanoğlu...

RESİM:Francois-Leon Benouville
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..