Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '13

 
Kategori
Yöresel Yemekler
 

Sushı deyince "ıyk" deyip kaçmayın. Ağız tadımıza uygun önerilerim var

Sushı deyince "ıyk" deyip kaçmayın. Ağız tadımıza uygun önerilerim var
 

Dikkat ettim de, yemek yaparken sanırım benim asıl üşendiğim şey aslında yemek hazırlama kısmı değil de, asla bulaşık makinesine girme durumu olmayan bir ton bulaşığın, lavabonun etrafını işgal etmesinin ortaya çıkardığı o korkunç sahne...

E tabi yani koca koca tencereler, yok efendim kesme tahtası, rende, en sık kullandığım bıçaklar, karıştırma kapları, süzgeçti oydu buydu derken... Gel de bunları bulaşık makinesine sığdırmakla uğraş...

Yıllarca Tetris oynadım, o yukarıdan inen şeyleri, doğru boşluklara doldurmak için ve kim bilir ne skorlar yakaladım, ama şu bulaşık makinesine, bu büyük parçaları en optimum şekilde yerleştirme konusu, başka bir uzmanlık dalı herhalde...

Olmuyor olamıyor... Hadi bir şekilde oldu diyelim ve tamam, bir seferlik elde bulaşıktan kurtulduk... Bir sonrakinde bir kesme tahtasını bomboş makineye koy ve dolmasını bekle ki o yıkanacak... Ohooo inadına o hafta denk gelir, ya hep dışarda yenir, ya dışardan ısmarlanır, bir türlü dolmak bilmez o makina ve birkaç gün sonra bakarsın ki o kesme tahtası yine lazım ve mecburen paşa paşa çıkarıp yıkarsın makus talihine küsmüş bir halde:) Neyse fazla dramatize ettim farkındayım ama anladınız siz benim bu konudaki hassasiyetimi :)
 
SUSHI deyince çevremde çok sevenleri olmasına rağmen, bir de, ya hiç denemeyip "ıykkk ben çiğ balık yemem aslaaaa" diyenler, ya da şanssızlık eseri yanlış bir yönlendirme ile bizim ağız zevkimize pek uymayan bir çeşidini deneme sonucu nefret eden bir kesim olduğunu gözlemliyorum.
 
Öncelikle Sushi hakkında bir genel bilgi vereyim madem:
 
Genel Tarif olarak Sushi; "Özel bir sirke, şeker ve tuz karışımında bekletilen pirincin, önce haşlanıp, sonra soğutulmasının ardından, arasına çiğ balık dilimleri veya başka deniz mahsulleri eklendikten sonra Japonya'ya özgü kurutulmuş yosun yaprağına sarılmasıyla hazırlanan Japon spesiyalitesi" olarak geçmesine rağmen, bunun içinde kızartılmış karides olan çeşitleri de var...

Dolayısıyla illa ki "çiğ balık" yemeye mecbur değilsiniz....
 
Sushi' nin geçmişinin bin yıllık bir tarihe ve kültürel birikime dayandığı ve aslında yüzyıllar önce balıkları uzun süreli saklayabilmek için tuzladıkları ve koruyucu bir tabaka olarak da haşlanmış pirince sararak, kazdıkları kuyularda depoladıkları ve ilk başlarda bu balıkları yemeden evvel, etrafını saran bu pirinci çöpe atarlarken, yaşanılan kıtlıklar esnasında o pirinçli kısmında tadının aslında oldukça iyi olduğunu keşfettikleri iddia ediliyor. 

80'li yıllarda bir anda ortaya çılarılan ve tüm dünyayı saran "sağlıklı beslenme" furyası sayesinde önce Amerikalılar, sonra Avrupalılar balık yağı haricinde hiç zararlı yağ içermediği için Sushi'nin değerini keşfetmiş.
 
Sushi servis edilirken geleneksel olarak su yeşili renkli ve macun kıvamında çok acı bir hardal çeşidi olan Wasabi ve yavruağzı renkli zencefil kökü turşusunun ince ince dilimlenmiş hali olan Gari ile birlikte sunulur. (Ben bu Gari'yi hiç sevmem ama bazıları da bayılır) Gari dilimleri, farklı Sushi türleri denenirken, bir öncekinin ağızda kalan lezzetini nötralize etmek için aralarda yenir. Bir çeşit tad sıfırlayıcı yani:)
 
Yerken genellikle Japon Çubukları da denilen Chopsticks kullanılıyor. Tatlı bir deneme aslında çok zor değil kullanımı ama "Aman ben beceremem, şimdi rezil olmıym ele aleme" derseniz de garsonlardan rica edince çatal getirilmeyen bir mekanla henüz karşılaşmadım hiç kendinizi sıkıntıya sokmak zorunda değilsiniz yani çubuklarla:)
 
Sushi'nin yanında her zaman Soya Sosu da servis ediliyor ama dikkat edilmesi gereken nokta, başarması pratikte hiç kolay olmasa da bu Soya Sosuna Sushi'nin pirinçli kısmının değil, aslında balık ya da deniz mahsulü olan malzemesinin batırılması gerektiği :) Aksi halde pirinç sosu emiyor ve o gece rüyanızda bile kana kana su içtiğinizi görüp, dil-damak kuruluğundan uykulardan uyanıyorsunuz:))

Sushi'nin yanında Japon birası, yeşil çay ya da ılık içilen bir tür pirinç şarabı Sake tavsiye edilir. Ben pek bayılmam buna da .. Dedim ya paşa gönlünüz ne isterse ondan içebilirsiniz. Zero ile de gayet güzel gidiyor valla...

Şu ana kadar yediğin ve en beğendiğin Sushi'ye nerde rastladın derseniz eğer, Kalamış'da Hai Sushi'nin Ebi Ten Roll'larını aklımdan silemiyorum.... Bir keresinde de fazla acıktığımız için mi bilemiyorum ama Çeşme'deki Mori Restaurant'ta Crunchy Ebi Ten Roll ve California Roll yemiştik ki etrafında çıtır çıtır piriç patlakları ve havyarlar sarılıydı, hala düşününce içimiz sızlar çünkü Çeşme dönüşü o gazla aynı firmanın Etiler Mayadrom içindeki şubesinde yine aynı şeyleri ısmarlayıp, hem lezzet, hem de müşteri ilişkileri anlamında şok yaşayıp, bir de üzerine deli gibi gereksiz bir kuver ücreti de ödeyerek, bildiğiniz hayal kırıklığına uğramıştık.

Bir de Hollanda Rotterdam'daki yakın arkadaşlarımız sayesinde denediğimiz, yiyebildiğin kadar Sushi ve türevlerinin sadece 25 Euro filan gibi hatırladığım bir fiyatla alabildiğiniz, ama herrrrr bir lezzetin birbirinden mükemmel olduğu bir restaurant olan Shabu Shabu'yu aklımızdan çıkaramıyoruz. Sırf onun hatırına Hollanda'ya yolunuz düşerse, gezi noktalarınız içine Rotterdam'ı da katmaya değer yani o derece...

Anlata anlata kendimi acıktırdım var mı böyle birşey ama... Yok ben dayanamam bu haftasonu bir Sushi programı yapmak şart oldu:)

 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..