Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '13

 
Kategori
Deneme
 

Suskun gece

Suskun gece
 

kağıttan kayıklarla denizler geçilmiyor


Ilık esinti, kuş sesi, çın çın çıngırak, ekmek kokusu... Balkonun diğer ucunda nefesini duymaktayım. Derin derin uyuyorsun. Gözlerimi açmadan ılık havayı içime çekerek dinliyorum nefesini, kuşların sesini ve o yakında ki fırından yayılan ekmek kokusu. Gözlerimi açmadan anı uzatmak, tadına vara vara yaşamak sindirmek istiyorum içime.

O gece... İçim ılık ılık, gözlerim ıslanıyor açınca. Nefesin, sadece bir kaç metre var aramızda. Başımı çeviriyorum karşıda uyuyan yüzün. Kıvançla dolu içim. Mutluluk dediğimiz bu an olmalı diyorum. Güzelliğin tarifiyse sen.

İkimizde henüz çocuğuz. İki genç ama iki çocuk.

O gece hep ağlamıştım sen uyurken. Mutluluktan, aşktan ve ayrılık yüzünden.

O gece... Uzun uzun susmuştuk,. Ne bir yere gitmiş ne de içeri girmiştik. Balkonun bir ucunda sen diğer ucunda ben. Bir kaç saat önceki küçük kalabalık dağılmış biz de lal olmuştuk.

O gece... Bana bir söz verdin. "Beni nasıl kabul edersen, ben hep olacağım " dedin. Boynuna sarılsaydım ya! Başımı eğip, sustum. Çocuktuk. Hala susuyorum o an aklıma gelince, içimi çeke çeke susuyorum, gözlerim ıslak. Evlenirsin demiştim içimden, çocukların bambaşka bir hayatın olur, yanımda olamazsın.

O gece... Aramızda ki sessiz aşkı susmuştuk. Kat kat olmuş bir kağıdı kucağıma atıp içeri kaçtın. Kağıdı açtığımda iki kelime zamanı durdurdu, o iki kelime ömrümüzü doldurdu.

O gece... Sanki baştan tanışıyorduk. İnanılmazdı biz bizim aşkımızı konuşuyorduk. Çocuktuk. Hüzün, heyecan, mutluluk, kaygı harman olmuştu biz o harmanın içinde iki içli çocuk elele yarın kurmaya çalışıyorduk. Yarın ayrılıktı. "Gitmesen" dedin. Gitmeliydim. "Söylesek" dedim. Söyleyemezdin.

O gece... Yanağımda ılık busen kaldı. Sabaha kadar yanağımı tutup ağladım. Aşk dile gelmişti ama uzaklar, hep uzaklar...

Böylesi gecelerde kıyıya vuruyorum. Kaptansız, rotasız, pusulasız... Yıllar giydik üzerimize yine uzaklar hep aynı uzaklar. İki çocuk içli içli sessizce ağlıyor göğsümde. "Ben hep olacağım" diyorsun. Susuyoruz. İçim kabarıyor gözlerim kararıyor bazen, iki kadehe sığınıp aramak var ya seni, suskuları bozmak var ya yeniden. O iki kelimeyi…. Gecenin ortası. Olmaz deli, olmaz sus!

Yine sabah olacak o ılık sabaha uyanamasak da hayatlarımız kendi kurgusunda sürüp gidecek. Sen “hayat nasıl kabul ederse” öyle olacaksın benimle. Sadece yaşadığımı bilmekle yetinip, iyi dileklerini yollayarak kapatacaksın açtığın telefonları. Her şeyi konuşup aşkı susmaya devam edeceğiz. Uzaklar yine uzak. Yüzlerimiz, yıllar öncesinde kaldı zihinlerimizde. Ama o acı, sancı hep aynı şiddetiyle ayrılık zor.

Hani aşklar bitermiş, hani zaman örtermiş sararmış yaraları. Hepsi yalan. Ya da bu bir çeşit delilik. Ne yapsam kapanmıyor yaralar, durulmuyor içimde kabaran okyanus, sana doğru akan bir nehirim, setleri ben çeksem de, o setlere çarpıp vuran dalgalar yine benim.

Son kadehimi yine sana kaldırıyorum. Ben de senin gibi söyleyemiyor, kağıtlara yazıyorum.

Seni seviyorum 

 
Toplam blog
: 28
: 194
Kayıt tarihi
: 23.06.11
 
 

Çocukken en çok gökyüzünü merak ederdim. Sürekli sorular sorardım, o kadar bıktırırdım ki, "çok faz..