Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Suskunluğum bir çığlıktır aslında !

Suskunluğum bir çığlıktır aslında !
 







Söz gümüşse sukut altındır demiş atalarımız...susmanın öyle değişik hatta zıt anlamları var ki gerçekten neden altın olarak manalandırıldığını daha iyi anlıyoruz.

Aslında genel olarak susma davranışını seçtiğimizde acaba bilinçli mi seçiyoruz? Ben şahsen sık kullanırım susma hakkımı ama nedenleri üzerinde pek kafa yormamıştım. Şöyle bir düşünüp baktığımızda;

-Konuyu boş- basit ve anlamsız buluyor ve öyle abes ve mantık dışı buluyoruz ki bazen, sadece hayretle dinler ve sessiz bir tepkiyle belli ederiz duruşumuzu ve susarız...

-Sessiz bir onaydır susuşumuz belki biraz utangaçlık ama içten bir katılıştır söylenenlere.

-Bir bekleyiş olur susmak... ya kendimizin ya da karşımızdakinin davranışını, yeniden gözden geçirmesine tanınmış bir fırsattır sessizliğimiz.

-Ya da birinin bizi fark etmesi, doğru algılayabilmesi için tanınmış bir süre. Susan için endişe ve olasılık hesapları arasındaki gel gitlerle biraz da huzursuz bir bekleyiştir susmak.

-Dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz, öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak.Ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar. Susmak en acımasız öldürücü silahtır bazen.(Bir ara çok kullanırdım)

-Hassas ve kırılgan bir tepkidir, küçücük bir hatırlatmadır belki fark edilmesi ve onarılması istenir bazı hataların. Ya yeniden bir kazanıştır ya da aleyhte bir delil olarak kalır karşımızdaki için.

-Bir ilişkide negatiflerin gözümüze batmaya başladığı, karşımızdakine ait aleyhte deliller dosyasının kabarmaya başladığı ve hatta dosyayı masanızdan kaldırmaya gerek duymaz olduğunuz bir noktadasınızdır. Bir duruş, bir soluklanmadır susmak ve ortak geçmişin değerlendirilmesi ve geleceğin muhasebesidir.

-Durup yeniden, şimdi bulunduğunuz noktadan bir daha bakmak istersiniz yaşananlara ve eldekilerle geleceğe gitmenin ne kadar mümkün olduğuna,bir içe kaçış ve söylenemeyenlerin biriktirilmeye başladığı yerdir susmak.

-Ayağımız yerden kesilmiş, bulutların üstündeyizdir ve çiçek çiçek bahardır yüreğimiz,sevdiğimizle yan yana ve can cana yızdır.Öyle bir ruhsal bütünleşmedir ki hiçbir söz tanımlamaya yeterli gelmez hissedilenleri ve susarız.Sadece yüreklerin ve gözlerin konuştuğu yerdir suskunluğumuz.

-İletişimin tıkandığı yerdeyizdir , hiçbir iletinin bize yeterli gelmediği ve hiçbir iletimizin doğru algılanmadığı,yanlışlıklar, yanılgılar ve kim bilir belki de gerçeklerdir bir fırtınaya tutulmuşçasına savrulup duran ve sonunda sözler yerini sessizliğe bırakmaya başlar siyah, tek nokta konur cümlelerin sonuna.

-Zamanla cümlelerimizin sonuna konan o tek ve siyah nokta büyüyerek bir kara deliğe dönüşmeye başlar. Güven ve sevginin içten içe çürümeye başladığı yerdir ve gitmek zamanının ertelenmiş halidir susmak.

-Kabul edilmiş bir hata yada suçtur susuşumuz ve söylenecek her söz kaybetme riskidir,korku eşlik eder suskunluğumuza ve yine susmaktır seçilen.

-Bir gidişi kabullenmektir susmak, yerinde ve zamanında olduğunun ayırdımında olduğumuz bir gidişin ardından...

-Hayata karşı bir susuştur bu kez yaşanan;Bizi can evimizden vuran bir kayıp ve hayatın bize bir şey katamadığı ve bizim de hayata bir şey katmak için anlamımızı kaybettiğimiz bir yerdir artık...



Sevgimle,


































































 
Toplam blog
: 351
: 3216
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Emekli olmaya çalışan bir sanatçı,yazmaktan büyük keyif alıyorum. Kocaeli Gölcük' de oturuyorum e..