Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '20

 
Kategori
Güncel
 

SÜSLÜ YUMURTA VE YULAF LAPASI

Hepimizin yoğun bir hayatı var, bazılarımız güzel kazanıyor bazılarımızsa güzel kazanma umudunda, bazımız Maslowun ihtiyaçlar piramidinde bir adım daha yükselmek istiyor bazımız ise bundan henüz haberdar değil.

 

Gün içerisinde bazı duygular baskın oluyor ve bu duygular, ruh halimizi belirliyor. Hatta belki bu duygular bizi kronik bir rahatsızlığa veya verimli bir sürece götürüyor. Ebedi mutluluğa diyemiyorum çünkü biliyoruz ki öyle bir şey yok.

 

Bazen insan bir şeyi başardıktan sonra “ben bunu nasıl yaptım” diye geri dönüp bakınca o an içerisinde bulunduğu duyguları düşünmeden edemiyor. Neydi beni başarıya götüren?

 

Günlük hayatımızda hangi duyguları tadıyorsak veya tadamıyorsak bu mutlaka yaşanacakları etkiliyor. Peki, günlük hayatta hangi duyguları tattığımızı düşünelim?

 

Alarm çalmış. Kısa süreli rahatsızlık. Uyku esrikliğinin geçmesiyle dinç hissetme. Hazırlanıp giyinme. Stresin azalması. (Çünkü geç kalınmayacak) Trafiğe çıkma. Rahatsızlık. İş yerindeki arkadaşının bugün sana selam vermemesi. Kırgınlık. Diğer iş arkadaşının sana öğle tatilinde kahve ısmarlaması. Sevildiğini hissetmek. Bugün mesaiye kalacağını öğrenmek. ÜZÜNTÜ Duruma bağlı olarak, sevgilinle akşam yemeğinin iptal olması. MAHCUBİYET. İş yükünün artması. Talepkar müşteri. STRES. iki dakika sonra toplantın var. Ne yapacaksın? Rahatlamak için sosyal medya. INSTAGRAM. Sahanda yumurtayı dere otuyla süslemiş. Alt fotoğraf: Yaban mersinli yulaf ezmesi. Hapishane yemeği şimdi bir trend! Düz bir karın, fitness’tan fotoğraf. İmrenme duygusu. İki dakika doldu. RAHATLAYAMADIK.

 

Instagram, en basit tanımıyla ücretsiz fotoğraf ve video paylaşma uygulaması. Premium’a yükseltmenizi istemiyor, aylık ücret almıyor çünkü buna ihtiyacı yok?

 

Konuyu dağıtmayacağım, iki dakikanız var. Etrafınızdaki herkes çalışıyor. Evet, sadece iki dakikanız var. Yanınızda telefon ve karşınızda bilgisayar var. Mesaj atmanız, haber vermeniz gereken biri yok. Ne yapardınız? Büyük ihtimalle telefonda reklamsız ve serbest dolaşım isterdiniz. Bunun yerine karşınıza sahanda yumurta, Starbucks’tan yeni alınmış bir kahve, kişisel fotoğraflar ve bir çekiliş çıkmasını yeğlerdiniz. Şimdi kendimize iki dakika verelim. Bomboş duracağımız iki dakika. Fit brownie kek tarifini düşünmeden iki dakika. Sadece duvara bakalım. Tek bir duyguya odaklanmayı tercih edelim. Öfkeyi hissetmek kolay gibi görünse de drama çalışmalarında zor ortaya çıkan hislerden biridir. Kendine sıcak bir köşe bulmuş uyuklayan bir kedi düşünelim ve rahatlayalım. Odağı kurduktan ve iki dakikayı bitirdikten sonra ise elimize telefonu alalım. Sosyal medyaya girelim. Ve kendimizi de bu sefer maydonozlu omlete bırakalım.

 

Duygu ve düşünceleri dağılmaya müsait olan 21. yüzyıl insanı, belki bu alıntıyla biraz da olsa ne demek istediğini anlatacaktır:

 

“İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli iyi bir şiir okumalı güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.”-Goethe

 

 

 

 
Toplam blog
: 5
: 110
Kayıt tarihi
: 26.11.20
 
 

15 Kasım 1996'da İstanbul'un küçük bir semtinde doğdu. Yazmaya ilgisi küçük yaşlarda başladı. Lis..