Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '12

 
Kategori
Siyaset
 

Susmak bazen erdemdir

12 Eylül referandumundan bu yana ülkemizde gelişen olaylar karşısında kimilerinin mahcup, utangaç suskunluklarını anlamak mümkün de her şeyin böylesine ayan beyan ortaya döküldüğü ortamda utanmazca hala darbecileri savunmaya kalkanları anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.

12 Eylül referandumunda parti kapatmaları güçleştiren maddelere bile, bu konularda en çok mağdur olmuşların en başta karşı çıkmaları bir yana, geçmişin o anlı şanlı devrimci önderlerinin 12 Eylül yargılamalarını itibarsızlaştırmak amaçlı kıvırtmalarını gördükten sonra söyleyecek söz bile bulamıyor insan.

En son, 28 Şubat post modern darbesini tezgahlayanların soruşturulmaya başlanmalarına da yine o malum yöntemlerle karşı çıkanları görünce bu yazının başlığı da kendiliğinden oluştu.

Akşam izlediğim bir tartışma programında, ulusalcılığı geçim kaynağı haline getirmiş biri, artık mantık ve tahayyül sınırlarını da zorlayarak öyle komplo teorileri üretmeye çaba gösterdi ki bir kez daha anladım; insanlar ancak bu kadar küçülebilir.

Neymiş efendim, iktidar intikam hissiyle hareket ediyormuş! 31 mart vakasına gönderme yapıp bu soruşturmanın askerlerden rövanş almak için başlatıldığını söyleyerek öylesine gülünç durumlara düşüyorlar ki, o zaman başlıktaki söz daha bir anlamlı hale geliyor.

Susmak bazan erdemdir!

Bazan diyorum, çünkü bazan da “susmak ikrardan gelir.” denir.

Ben geçmişte bu tür yasal olmayan işler yapanlara destek olan, farkında olmadan yanlarında duran ya da konumları gereği ses çıkarmayanları, bizzat halk iradesine karşı ellerindeki silahlı ve silahsız güçleri doğrudan kullananlardan ayrı tutmak gerektiğini düşünüyorum.

Kuşkusuz 28 Şubat ve benzeri darbe girişimleri yalnızca askerler tarafından yapılmadı.

Askerleri teşvik eden, ricacı olan,”haydi artık, daha ne duruyorsunuz” diye yaltaklananlar olduğu gibi; durumdan vazife çıkaranlar da vardı.

Daha da önemlisi bu süreçlerde özel olarak görev alan ya da görev verilenlerle o dönem tüm bu yapılanları görüp de müdahale etmeyen, hatta yapılmasından medet umanların da soruşturulması, yargılanması gerekir.

Ancak o zaman kimlerin siyasi ve sivil güçlere karşı silahlı güçlerin safında yer aldığı, halka ne büyük kötülükler yaptığı ortaya çıkar.

Kaldı ki 28 Şubat, 1997 yılında yapılan MGK toplantısının tarihi olduğu için bu post modern darbe bu isimle anılıyor. Yoksa bu tarihte yapılan MGK toplantısından yola çıkarak hedef saptırmaya çalışmak, her zaman olduğu gibi üstü örtülü darbecileri savunmak olur.

Bu konuda CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’ nun gelişmeleri beklemeden yaptığı talihsiz açıklama da yine salt AKP karşıtlığı üzerinden muhalefet anlayışının bir ürünü.

Geçmişte 27 Nisan la ilgili, o tarihten sonra yapılan Erdoğan- Büyükanıt Dolmabahçe görüşmesinde “AKP yi mağdur gösterip oylarını artırmak için dönemin Genelkurmay Başkanından muhtıra vermelerini istediği” açıklamasında olduğu gibi bu soruşturmayla ilgili söylediği “intikam hissiyle davranıyorlar” sözü de yine tarihi bir gaf olarak yerini alacaktır.

CHP gibi bir ana muhalefet partisinin Genel Başkanı biraz daha dikkatli davranıp, bu tür erken, zamansız açıklamalardan kaçınamaz mı?

Çevresinde kendisini uyaracak, bu tür açıklamaları yapmasını önleyecek hiç mi kimse yok?

Aslında CHP nin siyasal duruşu ve askeri vesayeti destekleyen geçmişinden kaynaklı olarak ideolojik tavrı da budur, demeye de inanın dilim varmıyor.

CHP yi umut olarak gören, Türkiye’ nin geleceğinde bu partiye önemli bir misyon yükleyen ve ön koşulsuz destekleyen iyi niyetli, yurtsever insanlara haksızlık değil mi?

Yeni CHP deyip, eski siyaset tarzını sürdürmek, klasik statükocu zihniyeti değiştirmemek için inadına direnmek, daha da ileri giderek CHP kongrelerinde darbeci generallerin mektuplarını okutmak, en kötüsü de darbeleri meşru göstermeye çalışanlarla aynı safta durmak bu partiye gönül vermiş insanlara yapılabilecek en büyük kötülüktür.

AKP ye karşı muhalefet yapacaksanız, Uludere’ yi sorun, Harnt Dink cinayetinin perde arkasını, üzerine gidilmeyen faili meçhulleri sorun!

Eğitim sistemini sorgularken kesintili sisteme karşı çıktığınız gibi, askeri okullarda okuyan öğrencilerin büyüyünce darbe yapmasını meşru kabul eden askeri eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini de söyleyin.

Suriye’ de Baas rejiminin masum, sivil insanlara yönelik katliamlarına bahaneler bulmaya çalışmak yerine savaşa karşı barışı savunan dış politikalar önerin.

Sözün özü, evrensel değerlere uygun politikalar, projeler üreterek, halkı kucaklayan bir siyaset tarzını öne çıkararak, gerçek anlamda bir muhalefet partisi gibi davranın.

Kadrolarınıza, örgütlerinize güvenin. Başka güçlerden medet ummayın, artık o dönemler geride kaldı.

Kaldı ki gerçek anlamda bir sosyal demokrat parti gibi davranırsanız CHP içerisinde partiyi iktidara taşıyacak, birikimli, inançlı, deneyimli kadrolar var. Üstelik onlar inanın darbeci generallerden çok daha yetenekli ve başarılı insanlar.

Yeter ki siz, kendi kalenize gol atmaktan vazgeçin, rakibin hata yapmasını beklemek yerine adam gibi top oynayın!.........

ayhanongun@gmail.com   17.Nisan 2012  BODRUM 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..