Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '13

 
Kategori
Öykü
 

Susmanın da bir anlamı olmalıydı

Susmanın da bir anlamı olmalıydı
 

Yazan yazmış yazısını, çizen çizmiş hayatını


Uzun zamandır iş arıyordu, eşinden boşanalı birkaç ay olmuştu. Geçimini birikmiş bir miktar para ve ziynet eşyaları ile yapıyordu, umutluydu, Kendini daha önce hiç bu kadar iyi hissetmemişti. Yeni bir hayata adım atmıştı ve herşeye sil baştan başlayacaktı. Öncelikle bir iş bulması şarttı. Bu arada rahmetli babasının sağlık güvencesinden faydalanmak için, bir dilekçe hazırlayıp Sosyal sağlık kurumuna başvurmuştu, Hayat bu belli olmaz her ihtimali göz önünde bulundurmak zorundaydı. Bu arada Açık öğretime kaydını yaptırmıştı. Okumak istiyordu. Öyle hızlı ilerliyordu ki hayat Dilruba bazen zamana ayak uydurmakta zorlanıyordu, bu tempoya alışık değildi.

Herşeyin yolunda gitmesi için dua ediyordu. Fakat bir sorun vardı, “başında ki örtü”. Birkaç iş görüşmesinden sonra morali bozulmaya başlamıştı. Düşünüyordu. Neden? Başımdaki örtü bu kadar önemli, içindekinin hiç mi değeri yok? Bir anlam veremiyordu ve çok zoruna gidiyordu bu durum. Oysa örtünmeden önce ona olan bakışlar çok farklıydı herkes işine ve aklına güvenirdi. Peki bir metrelik bir bez parçası neyi değiştirmişti ki, görünüşünden başka. Tüm kapılar yüzüne kapanıyordu bir, bir. Ve bu arada delice bir heyecan sarmıştı bedenini apansız, Aşık oluyordu galiba. Hayır dedi, kendine hayır! Bunun için henüz çok erken daha hayatını bir düzene koyamamıştı . Derken kız kardeşi birlikte olduğu adamdan ayrılıp yanına taşınıverdi aniden. Neslihan ile pek anlaşamazdı ama kardeşiydi sonuçta sokakta bırakamazdı. Açık öğretim sınavlarına girmişti gerçi pek çalışmaya vakti olmamıştı ama olmazsa bir dahakine deyip umudunu yine de yitirmedi.

Babasından yetim maşı alacaktı ama bazı sorunlar çıkmış, uzun zaman geçmesine rağmen henüz Ankara’dan bir haber gelmemişti. Elindekiler tükenmeye başlamıştı. Bir gün Dilruba Ankara’ya telefon açmaya karar verdi, maaş bağlanma işi çok gecikmişti,iş bulamamıştı ve parası bitmek üzereydi,zor durumdaydı. Epey bir aktarmadan sonra yetkililere ulaştı, sorununu anlattı. Yetkili dosyanın kaybolduğunu söyledi ve yeniden dilekçe göndermesini salık verdi. Tam 8 ay olmuştu ve onun bu dilekçeyi bekleyecek vakti kalmamıştı. Sonra yetkiliyi ikna etmeyi başardı ve yetkili dosyasını bulacağına söz verdi. Bunu takip eden birkaç hafta içinde maaşı bağlanmıştı Mutluydu. Eline bir miktar toplu para geçmişti.

Kız kardeşi kuafördü bir işe girip çalışmaya başlamıştı bile ama bazı sıkıntıları vardı. Birlikte hayata tutunmaya çalışıyorlardı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra kız kardeşi de bu maaş için başvurdu. Sağlık güvencesinden yararlanmak istiyordu. Çünkü çalıştığı işte genelde sağlık güvencesi yapmıyorlardı. Ama zaten yetersiz olan maaş bu sefer ikiye bölünmek zorundaydı. Ve bu hiç yasal değildi. Ama Dilruba ses etmedi çünkü onun için Neslihan önemliydi, o da biliyordu ki bir hastalık durumunda ellerindeki kıt para tedavi masraflarına yetmeyecekti. Sustu. Kendisini daha zor günlerin beklediğini hissediyordu.

Gönül işleri yolunda gitmiyordu. İş bulamıyordu, bu durum onu derin düşüncelere daldırıyordu ve depresyondan bir türlü çıkamıyordu. Öyle oldu ki aylar sonra her şey tersine dönüverdi. Artık hayattan ümidini kesmiş gibiydi, çaresizdi. Bunalıma giren Dilruba artık başını da açmıştı, Taşıyamamıştı örtüyü, o kadar dalgındı ki çoğu zaman örtüyü örtmeyi unutuyordu. Sonra yapamayacağını anlayınca tümden açtı saçını. Vicdanı hiç rahat değildi, ve tepkiler her taraftan üzerine geliyordu. Bir taraftan örtüsü bahane edilerek iş bulamaması diğer taraftan başını açtığı için kendini dağıttığı baskıları vardı. Depresyonu ilerliyordu, tedavi görmesine rağmen bir türlü iyi olamıyordu. Kardeşiyle de araları pek iyi sayılmazdı üstelik parasızdı. Nasıl olmasın ki, eline geçen cüzi miktarda ki parayı, evin ortak masrafları için veriyordu, kendi özel masraflarını bile karşılayamıyordu. Şimdi kardeşine bağımlı ve muhtaçtı işte bu durum onu kahrediyordu. Anlaşmazlıkları ve kavgaları gün geçtikçe daha çok artmaya başlamıştı. Şimdi yeni bir takım teklifler getiriyordu kardeşi. Yaşadıkları yeri ve insanları beğenmiyor daha lüks ve kaliteli bir yerde yaşamak istediğini söylüyordu. Bunu direkt olarak bu şekilde söylemiyordu tabi ki, 10 yaşında bir kızı vardı Neslihan’ın ve onu daha iyi şartlarda yetiştirmek istediğini söylüyordu. Eh buna imkanı da elverişliydi çünkü iyi bir maaşa sahipti ve babasından da ek geliri vardı. Tabi ki daha iyi şartlarda yaşamak onun hakkıydı. Bir gün oturup konuştular beraber taşınacaklardı fakat arada bir anlaşmazlık oldu ve Dilruba ona güvenmediğini söyleyerek taşınmaktan vazgeçti. Kazancı ortak da olsa lüks bir hayat yaşamasına izin vermiyordu. Allah büyük dedi. Sustu.

Neslihan evini bulup yanından taşındı. Şimdi daha da zor günler Dilruba’yı bekliyordu. Ev sahibi ile görüştü onlar bir miktar kirayı indirdiler çünkü ondan çok memnundular taşınmasını istemiyorlardı. Geçicide olsa bu soruna bir çare buldular. İlk ay kira almadılar. Ve her konuda yanında olacaklarına dair söz verdiler. Dilruba’nın endişelerini gidermeye çalışıyorlardı. Fakat bu onu daha da üzüyordu. Kardeşinin onun rızkını aldığını biliyordu ve buna rağmen vicdanının rahatlığı onu çok rahatsız ediyordu, hele ki o eline doğmuştu ona ablalık değil analık yapmıştı, evladı gibi sevdiği kardeşi ona bu haksızlığı nasıl yapıyordu? Kendinde bu hakkı nasıl buluyordu, bir türlü anlayamıyordu. Çoğu kez kendini düşünmek zorunda olduğunu hissediyordu ve bir hal çaresi bulmaya çalışıyordu. İş aramaya başlamıştı gene ama görüşmeler sonuç vermiyordu, yaş itibari ile daha genç elemanlar aranıyordu. Yaşına uygun birkaç iş görüşmesinden de netice alamamıştı. Düşündükçe içi kararıyordu. Şükretti gene de en azından kirasını ve faturalarını ödeyebiliyordu, ekmek alacak parası olmasa da.

Önü kıştı, sonbahar gelip çatmıştı kardeşi evden ayrılalı neredeyse 2 ay olmuştu. Bir ay ödemediği kira onu baya rahatlatmıştı. Ama daha ne kadar dayanabilirdi ki. Dua etmekten başka elinden gelen bir şey yoktu. Erzakı tükenmeye başlamıştı. İşsizdi,parasızdı..elini çenesinin altına dayadı düşünmeye başladı ve sustu.

 

BAZEN SUSMANIN DA BİR ANLAMI OLMALIYDI

 

Emine Genç /12 Eylül 2010 Cuma 

 
Toplam blog
: 41
: 486
Kayıt tarihi
: 11.01.13
 
 

İlkokul mezunuyum. Müzikle ve şiirle ilgileniyorum, yazmayı seviyorum.. İki edebıyat sitesinde (a..