Susun lütfen, konuşmayın!

Bugün, her zamankinden biraz daha yorgun hissediyorum kendimi. Eve geldim, ayaklarım sızlıyor. Aslında beden yorgunluğundan öte bambaşka bir şey var üzerimde, yüreğim sızlıyor. İnsan olmakla ilgili yerlerim, kadın olmakla ilgili yerlerim acıyor. Yüreğimin sızısı, bedenimin yorgunluğunu sollayıp geçiyor. Bazı şeyler çok ağır geliyor.

Bugün, erkeklerin anlayamayacağı bir acı getirdim işten eve. Onbeş yaşında tecavüze uğramış bir kızın acısı. Kim olduğu nereli olduğu önemsiz. Buralardan değil, uzak ve soğuk diyarlardan. Upuzun saçları, kocaman gözleri, paramparça olmuş duyguları, yüreği ve bedeni var. Kendi rızası dışında, istediği bir yerde ve zamanda istediği biri ile birlikte olma hakkı elinden alınmış genç bir kız o. O zorla kaba kuvvet kullanılarak, canı acıtılarak hayatı boyunca izlerini taşıyacağı bir -ne olduğunu kelimelendiremediğim; deneyim desem deneyim olumlu tecrübelerden oluşur, ilişki desem ilişki değil , sevişme desem sevişmelere ayıp olur.- tecavüz yaşamış küçücük bir kadın. Birşeyler söylemek istiyorum ona, acısını paylaşmak istiyorum.

Anlıyorum seni desem benim anladığım şeyler onun yaşadığı şeyler mi? Ellerini tutmak istiyorum omzuna dokunmak, geçer üzülme desem, böyle bir acı gün gelir de geçer mi? Konuşmuyor susuyor, gözlerini kaçırıyor sürekli uzun uzun kimsenin yüzüne bakamıyor. Ben de konuşmuyorum, susmayı paylaşıyorum onunla.

İnsanlar susmuyorlar ama durmadan konuşuyorlar.

-Ne işi varmış canım gece yarısı orada?
-Alkollüymüş zaten, diskoya gidip içmişler.
-Kısacık etek giymiş üstüne.
-Anası babası neredeymiş bunun?
-Ne kadar çok makjaj yapmış. Bu yaşta bu kadar da olmaz
-Çocuk sormuş bakire misin diye.
-Kızda da suç var canım ama olmaz ki hak etmiş işte, hak etmiş işte

Bu insanları bir daha görmek istemiyorum. Aynı işte çalışmak istemiyorum.

Erkeklerin anlayamayacağı bir acı dedim evet ama kızı tecavüze uğramış bir babanın acısını anlayabilirler herhalde. Gerçi bu baba bizimkinden çok farklı bir kültürde yoğrulmuş, durumu namus meselesi olarak algılamayan, olayı bekaret kaybına indirgemeden kızının elinden tutup, başı dimdik çocuğunun yanında duran bir baba.

Bu babayı anlayan birileri var mı orada?