Süt ve Yoğurtta Eskiye Dönüş

Gelişen teknoloji çok şey getirdi ama bedelini fazla fazla ödeterek çok şey de götürdü...  Öncelikle hızlı yaşam; aile bireyleri arasındaki iletişim, komşuluk ilişkileri gibi  bizim milletimize özgü insani değerlerimizi tırpanladı.Sonra  geleneklerimiz,yeme içme kültürümüz değişim rüzgarından nasibini aldı... 

Gülse Birsel'in bir kuşak önceki çocukluğu anlatırken vurguladığı gibi, hastalıklara karşı bağışıklık kazanmış bir nesildi önceki ve daha önceki nesiller...Yazısından  şu alıntılar, üzerinde düşünmeye değer  : "Midemiz bulandığında -ekmek ye geçer-,başımız ağrıdığında -çocukların başı ağrımaz- derlerdi,  grip yatınca geçerdi,okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya tembeldin ya da yavaştan sağlam sağlam öğreniyordun,hüzünlü bir çocuksan -yazar olacak herhalde- derlerdi. Yerinde duramayıp etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı! susup otururdun... Şimdi bunları yapan çocuklara depresif ,agresif disleksik,hiperaktif  gibi tanılar konuluyor ...Sonuç EMO çocuklar..."    (emotional-duygusal) Herhangi bir ideolojiye,dine sahip olmayan punkçu diye adlandırılan kesim... 

Gülben Ergen'in  konuğu onkoloji uzmanı Yavuz Dizdar,anneannelerimizin, annelerimizin mutfak kültürüne uygun yapılan hiçbir uygulamanın,  yanlış olmayacağının üzerini çizerek konuştu... Benim anladığım kadarı ile, eskiye dönüş başladı...  Gelişmiş ülkeler dejenere olan aile yapısını tekrar canlandırmaya başladı,okuduklarıma göre...On yıl öncesine kadar sokak sütü tu-kaka idi .Çok mikropluydu,kaynasa da mikrobu ölmezdi...  Şimdi ise sokak sütüne ve ev yapımı yoğurda dönüş  ivme kazanmış durumda...  Yavuz Dizdar Hoca ve diğer konuyla ilgili uzmanların dediğine göre hazır yoğurdu iki ay da bekletsen bozulmuyormuş.(içine hangi kimyasal konuluyorsa artık)  Ancak hazır  sütten kendiniz  yoğurt yapabilirsiniz  ve  ille de çocuğunuza hazır süt içirecekseniz GÜNLÜK  pastörize süt içirebilirsiniz deniliyor.Paket veya hazır yiyeceklerin kullanma süresi ne kadar uzarsa, ömrümüzden  sağlığımızdan,  o kadar bir şeyler alıp götürüyor sanırım... Hazır mamalar için  ise "tıbbın ilerisinde" diyebilirim diyerek, onları akladı hoca...

Meyve va sebzeyi zamanında tüketmek gerektiğini , dometesin,çileğin ortasını kestiğinizde görülen beyazlığın hayra alamet olmadığını bir kez daha duydum. Hamburgerin normalde  köfte ekmek olduğunu ama piyasadaki çoğu hamburgerin çoğunlukla yüksek basınç altında diş macunu kıvamına gelen etlerle yapıldığını anlattı Yavuz Hoca.Çoğu çocukta adeta bağımlılık yapma nedeninin hamburgerin içine konulan mono-sodyum(Çin tuzu)dan dolayı olduğunu  öğrendim.

Biz de yakın zamana kadar Antalya'da üretilen  ünlü bir   yoğurt markasını tüketiyorduk. Bir yıldır,köyden süt alıyoruz,kendim mayalıyorum.Mayalarken üzerine tencerenin kapağı yerine ilistir denilen makarna süzgecini koyuyor o şekilde örtü ile kapatıyorum,dört saat kadar bekletiyorum.Sonrasında süzüyoruz çok nefis bir yoğurt oluyor... Sütün kaymağını da kahvaltıda afiyetle yiyoruz...:))) Burdur'da kaymak kavurarak da tüketilir .(kahve ocağının yarımında,karıştırarak yapılması gerekiyor) Asıl höşmerim bu değildir, o Balıkesir yöresine özgü bir tatlıdır ama Burdur'da, buna höşmerim denilir...

Şartlarımızı biraz  zorlayarak çocuklarımızın  yaşamına, "doğal "ı koyabiliriz.Doğal beslenme, doğal iletişim, bilgisayar , cep telefonundan  olabildiğince uzak,  doğal ortam...

Batı;  böcek ilacı olarak bilinen pestisit,herbisit  içeren kimyasallara ağır vergiler getiriyormuş.2025'de İsveç tamamiyle elektrikli araçlara geçecekmiş,benzin ve mazotu kaldıracakmış. Doğa kirlendi,sular,toprak kirlendi bu kirlilikten insan da nasibini aldı ...Sonunda,  başka dünya olmadığını anlamaya başladık; umarım çok geç değildir...