- Kategori
- Gündelik Yaşam
Suya Sabuna Hasret!
Nazlı Ecevit "Çiftçiler"
Görünmez yasalarla kabul ettiği gelenek görenekleri vardır toplumların, Bunlar genellikle o toplumun ya da ülkenin kültür zenginliği olmasına rağmen, zalimler tarafından yürek yarası da o(k)labiliyor.
Rahmetli Arif Damar için bir doğum günü hazırlanmıştı Nazım Hikmet Kültür Merkezinde, ölümünden çok kısa süre önce, davete biz de eşimle katılmıştık, muhteşem bir törendi. Nokta Virül misali O koca yürekli küçük adam, yorgun bedenini Yaşar Kemal'in koluna girerek adımlayabiliyordu sahneye çıkış yolunu, beraber bizleri selamladılar, karşılıklı hayranlıkla izlediğimiz diyaloğun ardından Gülsen Tuncer, Tilbe Saran şiirlerinden okumuş, ruhlarımız doymuş gözlerimizin doyamadığı bir akşam yaşamıştık nurlar içinde yatsınlar!
Yaşar Kemal'le ilgili yazılar okuyorum epeydir. Belleğimdeki keyifli anının tam aksine, meğer ne çok acı varmış o koca bedende konaklayan, babası Sadık efendinin büyüttüğü evlatlık tarafından namaz kılarken hançerlenerek öldürülüşüne tanık olur Yaşar Kemal babasının daha 4,5 yaşında ve dili bağlanır, kekeme olur. Oniki yaşına kadar da düzelemez, hem üzülmüş hem de çok kırılmıştır babasına; neden? Herkesin babası yaşarken benim babam öldü diye. Halbuki Sadık efendi kolay çocuk sahibi olamayışından dolayı tek çocuğu Yaşar Kemal için sıklıkla adaklar yapar, kurban kestirirmiş, Baba öldürülmeden kısa süre önce Yaşar Kemal at arabasından düşüp kaza geçirir. Hemen Hacı ağaya kurban kestirir baba Sadık efendi. Kurbanı keserken Hacı ağanın elinden fırlayan bıçak küçük Yaşar'ın sağ gözünü kör eder. Hasrettir barışa, huzura ve güvene Yaşar Kemal, hasrettir özgürlüğe, varolan tek gözü açık giderken de; yitirmediğinden halkına güvenini "Yarım kalan destanı halk yazacak!" demiştir
Yaşar Kemal bu ülkenin sızlayan yarasıdır, bana göre, Yaşar kemal sızladıkça acı sızdı, isyan sızdı, zulümler, zalimler doluştu kitaplarına, kendi ağzından çok etkilendim bir anısı, Zülfü Livanli ile yurt dışında biralışveriş sırasında geçer, alışveriş sepetine bir dolusabun doldurur. unlar alalade sabunlar değil e pahalı olalarındandır. Bunu gören Livaneli napcaksın bu kadar sabunu? diye sorar cevap şöyledir.
*"Bir gün evden kaçtım, Kadirli'de akrabaların yanında kaldım. Onlarda hamamı yakmış bana bir kalıp sabun verdiler'' Sabun ve köpüğü o kadar çok hoşuma gitti ki, yıkana yıkana sabunu eritmiş bitirmişim'' banyodan Çıkınca bu yüzden müthiş bir dayak yedim Onun için içimde müthiş bir sabun hasreti vardır, bırak alıyım''
Hayatımın vazgeçilmez ikilisi su ve sabuna dokunmak ayrı bir anlam kazandı bende, Türkçeye dörtyüzden fazla sözcük kazandıran Yaşar Kemal için, Oğlu Ahmet Güneştekin'in A'dan Z'ye bir sözlük hazırladığını okudum ve bir alıntı su ve sabunun ardından, L harfini Lavantaya vermiş,
**LAVANTA
Kötü şartlarda, zor işlerde çalışır yıllarca. Ağıtlar peşinde koşarken bitlenir. Suya sabuna hasret bu günlerde hep bir lavanta kokusu doldurur düşlerini. Lavanta temizliktir. A’dan Z’ye Yaşar Kemal sözlüğü
“Bir zamanlar ağaçların dallarından mutluluk sarkardı.
Zamanla önce mutluluk yok oldu,
Sonrada ağaçların yerlerini beton binalar aldı.
Çaktırmadan hapsoluverdik dört duvar arasına.
Kalabalık yalnızlıklar türedi Fransız balkonlarda..
BeIki kuşIar çok derin, eski bir içgüdüyIe gelecek,
O zaman kesiImiş oIacak oIan şu uIu çınarın üstüne,
Göğüne uğrayacakIar, bir an durakIayıp bir şeyIer arayacak,
Bir şeyIeri anımsamaya çaIışacak,
Beton yığını evIerin üstünde küme küme doIaşacak,
Konacak bir yer buIamayıp bir uzak keder gibi,
BaşIarını aIıp çekip gidecekIer..” Yaşar Kemal
*Zülfü Livaneli anısı
**Ahmet Güneştekin (Oğlu)A'dan Z'ye Yaşar Kemal sözlüğünden internetten alınmıştır.