Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Suyun niteliği/Aidiyet (1)

Suyun niteliği/Aidiyet (1)
 

Toplumların kimlikleri araştırılırken, bugünün koşullarının ve gelecek hakkındaki görüşlerin etkisi altında kalınması kaçınılmazdır. Çünkü geçmiş bilinmektedir. Ayrıca demokrasi ve özgürlük gibi kelimelerin bile tarihin akışı içinde… başat olandan yana içerik değişikliğine uğradığı¹ göz önüne alınırsa, çoğu kez ve ağırlıklı olarak toplumların zaman içindeki eğilimleri ve egemen grupların takındığı tavırlar da, aidiyet incelemesinde önem kazanmaktadır. Bu yüzden bu türden yapılacak her çalışma retrospektif *¹ bir bakış açısı gerektirmektedir.

Kimi toplumlar geldikleri kökleri belli bir zaman dilimi içinde kabul etmezken*², kimileri, aynı zaman dilimi içinde, üstelik aşırı bir duyarlılıkla, başkaları tarafından da olsa kendileri için biçilen kimlikleri varlıkların temeli sayabilmektedirler. Örneğin, sürekli bir biçimde içinde yaşadığı Amerikan toplumu tarafından ilk kimliği kendisine hissettirilmesine karşın Amerikan asıllı bir Çinli, Amerikalılığını öne çıkarırken, aynı yerde yaşayan bir İngiliz için İngiliz kimliği Amerikan kimliğinin her zaman önündedir.

Aynı soydan gelen ya da başlangıçta kurulan her türden ilişki veya diğer benzeşmeler nedeniyle akraba sayılan insan gruplarının bazen karşıt kamplarda yer alması, zaman içinde bu grupların oluşturduğu safların, o anda yaşanan şartlardan dolayı sürekli olarak değişmesi tarihsel bir gerçekliktir. Nitekim tarihin bütün dönemlerinde yapılan savaşlarda olduğu gibi I. ve II. Dünya ile Irak-İran ve Irak-ABD Savaşlarında da müttefiklerin zaman içinde değiştiği görülmektedir. Bu durum insanları tarihsel sürecin sonsuza değin kendisini yineleyeceği gibi bir kanıya götürebilir. Hâlbuki yıkanılan su aynı su değildir.

O zaman bu aşamada aidiyet/kimlik nedir? Sorusu sorulabilir.

Kimlik toplumsal bir olgudur. Toplumsal olmayan ortamlarda kimlik oluşmadığı gibi, toplumsal olmayan varlıkların kimliklerinden de bahsedilemez. Kimlik edinme süreçleri kişinin kendi kendine gerçekleştirdiği süreçler olmayıp, başkalarıyla beraber ya da başkalarına karşı, dolayısıyla toplumsal bir çerçevede oluşan süreçlerdir.

Kimlik aynı zamanda varlığın bir özelliğidir, bir tanımıdır. Bir varlığı kimliği ile tanımlar, tasvir eder ve vasıflandırırız. Kimliğin toplumsal olması ve tanım oluşturması, kimlik olgusunu; kimliği ile tanımlanan ve kimliğe sahip olan olmak üzere iki temel ayağa götürmektedir. Dolayısıyla aidiyet ya da kimlik, başkası ve öteki ile tanımlanır ve anlamlanır.²

Aidiyet olgusu ya da kimliklenme süreci çok yönlü, dinamik ve sürekli bir oluşumdur. Kimliğin çok yönlülüğü sürekliliği ve dinamikliği, bir ferdin birden fazla kimliğe sahip olmasına neden olur. Sonuç olarak, kimlik edinme toplumsal bir olgu olma niteliğine paralel bir biçimde, zaman süreci içinde gerçekleşmesi nedeniyle, tarihsel bir olgudur. ³


Kaynaklar/alıntılar:
¹Sander, Oral. Türkiye’nin Dış Politikası. Derleyen M. Fırat, İmge Kitabevi, Ankara, Mart 1998, s. 15.
*¹Retrospektif bakış açısı: Tarihsel olayları, vuku bulduğu çağa, oluştuğu dönem içindeki koşullara göre değerlendirme.
*²Başka bir zaman dizgesinde tarih tarafından belirli nedenlere dayandırılarak çizilen rollerin değiştiği de görülebilir. Reddeden kabul durumuna geçerken, belli bir süre içinde varlıklarının nedenini bu köklerde bulan toplumlar, reddetmekle kalmayıp, dayandıkları akrabalık ilişkilerinden utanç duyma durumuna dahi gelebilmektedirler.
²Yurdusev, A. Nuri. 18. Ve 19. Yüzyıllarda Avrupa’da Türk Kimliği. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Cumhuriyet, Demokrasi ve Kimlik Sempozyumu. İzmir, 10-12 Nisan 1996.
³Yurdusev, A. Nuri. Avrupa Kimliğinin Oluşumu ve Türk Kimliği. Editör. Atilla Eralp. İmge Yayınevi, Mayıs 1997, s. 18-24.

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..