Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tabakta neden yemek bırakırırz?

Tabakta neden yemek bırakırırz?
 

Tabakta Kimler Yemek Bırakır?


Aileden öyle gördüğümden midir, yatılı okul alışkanlığı mıdır, karar verebilmiş değilim, hiç beğenmesem bile tabağıma aldığım yemeği mutlaka bitiririm…

Dört günlük uluslararası bir kongre için Hollanda’ya gitmiştim. Üst üste üç yemekte altmışlı yaşlarda bir Alman kadınla aynı masaya düştüm. Alman, diğer Avrupalı meslektaşlar gibi kibarcık değildi, tabağını dolduruyor ve aldığı her yemeği sonuna kadar bitiriyordu. Başka masalarda hep gözüme çarpıyordu; insanlar yemeklerinin yarısını bırakıyordu. Madem yemeyeceksin, niye alıyorsun? Ye, gene al! Bunu engelleyen mi var?

Kongrenin son günü, öğle yemeğinde yine aynı masaya düştük.

“Affedersiniz, bir şey dikkatimi çekti de, söylemeden edemeyeceğim,” diye söze başladım. “Siz de benim gibi dolu dolu birkaç tabak alıyor ve hiçbir şey bırakmıyorsunuz. Ben bu tür yemek tarzının, daha çok biz Türklere ait olduğunu sanırdım.”

Kadın gülümsedi. Bu soruyu neden bu kadar geç sormuşum gibi anlamlı anlamlı baktı.

“Biliyor musunuz,” dedi. “Benim yaşımdaki Almanlar tabaklarında hiç yemek bırakmaz.”

“Birçok insan, eminim, doyduğundan değil, görgülü davranmak için tabağında yemek bırakıyor,” diye karşılık verdim.

Bu defa kafasını kaldırdı, gözlerini gözlerime dikti.

“Ben, İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz çocuktum,” dedi. “Yemek bulamadığımız günler oldu. Annem ve babamın, çocukları için nasıl çırpındıklarını dün gibi hatırlarım.”

Suratı asıldı... Buna ben sebep olmuştum, üzüldüm..

“Size hoş olmayan anılarınızı hatırlattım galiba. Özür dilerim,” dedim.

“Yo, hayır, bunları herkese anlatırım. O zamanlar yiyecek çok kıt olduğundan masada tabağımıza konan her şeyi bitirirdik. Yemeği beğenmemek diye bir lükse sahip değildik. Bir sonraki gün masada yemek olacağının garantisi yoktu.”

Hüzünlendim. Söyleyecek söz bulamadım. O devam etti:

“İşte tabağımda yemek bırakmama alışkanlığım o yıllardan. O devri yaşayan her Alman’ın aynı alışkanlığı vardır. Bunu çocuklarımıza da vermeye çalışıyoruz, ama çok başarılı olduğumuz söylenemez. İnsanlar, kendileri yaşamadan zorlukları anlayamıyor.”

Konuştukça açıldı.

“Size bir de tabakta yemek bırakma anlayışının nereden geldiğini anlatayım.”

“Bunun bir de tarihçesi mi var?”

“Var tabii. Önceki yüzyılda, açlık ve kıtlığın hüküm sürdüğü yıllarda, Avrupa’nın bazı ülkelerindeki soylular, tabaklarındaki yemeğin tamamını bitirmezmiş. Bunun sebebini biliyor musunuz?”

“Hayır! Tabaklarını açık büfeden doldurmuyordu, değil mi?”

Suratında hafif bir gülümseme belirdi.

“Tabaklarında bilerek yemek bırakırlarmış. Bu davranış, ‘Ben, tabağımda yemek bırakacak kadar zenginim,’ anlamına geliyormuş.”

“Yani tamamen gösteriş, öyle mi?”

“Evet. Sonraki yıllarda, açlık ve kıtlık sona erdiğinde bile, tabakta yemek bırakmak, önce zenginler arasında bir gelenek olmuş, sonra da onları taklit etmeye çalışanlar arasında. İş bu kadar da kalmamış. Yıllar geçtikçe, tabaktaki yemeğin tamamını bitirmek, görgüsüzlük olarak kabul edilmiş.”

Tabağımda zaten hiç yemek bırakmazdım. Artık, bunun bir de tarihsel, sosyolojik ve felsefi gerekçesi de var... 

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..