- Kategori
- Şiir
Tabiatın Diyalektik Şiiri
Bilmek hayatta kalmaksa;
Yaşayarak öğrendik,
Hayatı sanata verdik,
Tabiata baka baka filozof,
Yüzlere aka aka simyacı olduk…
Issız ve derin bir yağmur ormanının,
İçine saklanmış serin dereleri
Dinledin mi hiç? Alfabesini bilmesen de;…
Ya da;
Dağların kalbinden kanayan sıcak lavların,
Uzaktan duyulan kükremelerini…
Yerin altından kana kana yudum yudum,
Geçip de gelmiş için için;
Arı ve çiçeklerin kucağında,
Parlayarak gülümseyen ya o haz pınarları….
Yol kenarından az önce kaçan o beyaz tavşan,
Fundalıkta bitmez geyik muhabbetleri,
Yabanın domuzu dikmiş gözünü, sanki at gözlüğü takmış,
Hadi gel de taklit et! ey insanoğlu…
Hangisi var, sende söyle? bu saf ve güzelliklerin;
Boşver! isterse yaşamında bir anlam aramasın,
Varoluşunu varsın ha! hiç sorgulamasın,
Bir de utanmadan;”hayvanoğlu hayvan” diye damgalarsın…
Anladın mı şimdi? Cezamız müebbet!
Bari güzelleşelim! ne dersin?
Belki artık tabiatı, kendine esir etmezsin,
Zaten toprakaltı saraylara bakarsan,
Dünya-alem tek BİR şiire bağlarsın…
(ABBA:29 Haziran 2014, Öğrenmekten Sıkılırsan; Dön de Bir Bak Tabiatın Yüzüne, Kendi Yüzünü Göreceksin Hüzünle…)