Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '09

 
Kategori
Deneme
 

Tadilattayım

Tadilattayım
 

Uzun zamandır gönlüm tadilatta bugün gidin yarın gelin hallerindeyim. Yorucu geçen son iki yıl ve herkesin başına gelebilecek zor kayıplardan sonra artık gönlümü nadasa alma zamanı gelmişti de geçiyordu. Bu yorgunlukla nadas moduna nasıl girecektim onu düşünüyordum. Bu arada herşey yolunda gidiyormuş gibi bir de talihsiz bir kazayla karşılaştım. Zaten canım acıyordu, hani bu da üstüne tuz biber ekti. Canımın yanmasını ilk önce soğuk limonlu bir sodayla söndürmeyi düşünürken soda şişesi elimden kaydı ve kırılan parçaları bu sefer yüreğime değil elimin üzerine saplandı. Acılara alışkın biri olduğumu düşünerek, buna da aldırmadım geçer diye. Ama ne mümkün, ne demişler akacak kan damarda durmaz diye. Baktık baş edemiyoruz gidelim bakalım bu kanama ne diye halbuki için için gülüyordum. Bu el kanaması değil yürek kanaması diye...

Taa ki doktorun üzgünüm ama kesik derin dikilmesi gerek diyene kadar... Gerçekten çok muntazam kesik ama çok derin evet derin olduğunu biliyordum ama nesi muntazamdı bunun hala onu anlayamamıştım. Kendi gönlümün kırıklarına kendimi o kadar kaptırmıştım ki her söylediğinden kendime uygun yorumlar çıkarıyordum. Neyse ben bunları düşünürken dikme işlemine başlamışlardı bile bütün kanamalar durmuş ama sadece vurmanın etkisiyle içte bir kanama oluşmuş zamanla el ve parmakta morarma olurmuş merak etmeyin diye teselli ediyordu doktor...

Gene güldüm bendeki iç kanamayı bilse diye... Ve buradan yola çıkarak kanayan kalbimle parmağımı aynı anda dikmeye karar verdim. Gerçekten benim için çok özel olan bu günde... Görünen şeyler dikiliyordu da görünmeyenler neden olmasın diye? O yüzden silkelendim ve ölü olan toprağı attım üzerimden... Evet bu acının tarifi yoktu, yerine koyabilecek bir altarnatifi de ama değil mi ki her canlı tadacaktı bu acıyı bizde hiç beklemediğimiz anda tattık acısını veren sabrını da veriyor umuduyla birlikte... Sonra hiç kaybettiğimi düşünmedim. Nelerini kaybedenleri olanları düşününce... En azından düşünebiliyordum, bu bence en büyük sağlıktı, acıyı hissedebiliyordum, sevgiyi, umudu, güneşin sıcaklığını, elle tutulabilecek, gözle görülebilecek ne varsa ve en önemlisi hala sevebiliyordum. Kaybettikten sonra bir daha hiç sevemeyecekmişim gibi...

Düzenli kontrollere gidiyorum. Bir kaç gün sonra da dikişlerimi aldırmaya gidicem. Bu gidişlerimde dikişlerin gayet güzel birleştiğini her yara gibi iz bırakacağını söylemişti. En önemlisi de bir müddet parmağım diğer parmaklarımdan biraz daha yukarı durup zamanla kıvrılabileceğini söylüyordu. Bunu söylerken bile yine gülümsedim. Belki başımı eğdiğim daha bir sürü şeyler olacaktı ama parmağım herşeye hazır bir durumda yaşama hep parmak kaldıracaktı... EVET bende varım diye...

Şimdi gelen bu nisanlanı, düşen cemreleri , baharı artık kucaklıyabilirdim. Biliyorum ki gene yağmurlar yağacaktı yaşamda ama her zaman arkasına gökkuşağını alaraktan...

 

 
Toplam blog
: 227
: 543
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

Fazla söyleyecek bir şey yok herkes gibiyim. Artık... Bazı acılar faydalıdır. Önce üzer, sonra he..