Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Tadına doyamadığım vedalar...

Tadına doyamadığım vedalar...
 

Veda dendiğinde ille de "bir aşkın bitişi" anlaşılmamalı...

Romantik bakışlar, iç parçalayan(!) sözler olmaz her "veda"da.

Veda ne demek?.. Önce sözlüğe bir bakmalı... Ne diyor orada "ayrılık."

Yani "ebediyen" yazmıyor... İlla da bir daha görmemecesine diye bir açıklama da yok gördüğüm kadarıyla.

Bir daha "hiiiçç görüşmemek" üzere olan vedalarda kullanılan sözcük ise "elveda." Yazımın konusu ise "tadına doyulamayan veda."

Düşünün şimdi; Yazlıktasınız... Haber vererek veya vermeden bir yakınınız geliyor. Sözümona kalacak bir yer arıyor(muşmuş) da... Bir süreliğine (Bu süre nedense tatili boyuncadır) sizde kalması gerekiyor. İşte bu (bana göre) işkence kalmaların sonundaki vedaların tadına doyamam. Yolcu ederim coşkuyla... Otobüse bindiğinden ve hareket ettiğinden emin olmadan da veda yerinden ayrılmam. Sevincimi doya doya yaşar... Ulaşacağı yere gittiğinde ettiği telefonla da mutluluğumu katlarım.

Neden bu sevinç?.. Hiiii! Ne ayıp! Diyeceksiniz belki. Bir de içsesinizi dinleyin. Ya da ben, nedenlerini açıkladıktan sonra "ne söyleyecekseniz söyleyin."

Diyelim ki haber vererek geliyor...

Bir gün telefonunuz çalar ve geleceklerini müjdeleyiverirler(!). Nasıl müjdeyse bu? Sormazlar müsait misiniz diye... Eviniz otel, onlar da tadına doyulmaz otel müşterileri sanki.

Çıkar sabahın köründe gelirler. Düşünürsünüz; Otobüsle gelseler neyse... Arabayla geliyorlar... Yani geliş saatlerini daha makul bir saate ayarlayabilirler. Ama olmaz, yapmazlar nedense. Kargaların kahvaltı saatlerini kaçırmamaları gerekir.

Karı-koca, bir de çocuk gelirler genelde. Ve geldikleri andan itibaren bir curcunadır gider o küçücük evde.

Kadının deniz kenarı keyfi... Adamın depreşen balık tutma zevki... Çocuğun bitmez tükenmek bilmez mızmızlıkları arasında hırpalanırsınız.

Onlar tatile gelmiş misafirler... Siz ise onları rahat ettirmek zorunda olan evsahibi "çilekeşler."

Kadının sorumluluğu, denizden geldiğinde yıkadığı havlu ve mayolarını yıkayıp, asmakla sınırlıdır nedense. Kocası da akşam gezecekleri yerlerin planı peşinde. Siz ise kahvaltı, öğle yemeği, akşamüstü çayları, akşam yemekleri hizmetinde. Bu arada dağılan evin toplanması, çocuğun elinde birşeyleri döke-saça yiyerek dolaşması görülmemesi gerekenlerdir. Görürseniz olmaz... Misafire nezaketli davranma kurallarına uymaz.

Arada bir "Size de yük oluyoruz... Biz gidip bir otelde..." diye başlayan (yalaaaannn..inanmıyorum) cümleleri... Evdekiler tarafından "Hiç olur mu canım" diye yarıda kesilerek... Benim de sevincim giyotinlenmekte.

Onların tatillerinin bitişine üzüldükleri o son gün... Benim de "sevincimin başladığı gündür" anlattığım nedenlerle.

Tadına doyamam işte o vedaların...

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..