Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '09

 
Kategori
Güncel
 

Taha Akyol ve Gazeteci tarafsız mı olmalı?

Taha Akyol ve Gazeteci tarafsız mı olmalı?
 

Taha Akyol


Sayin Akyol'un bugun (06.07.2009) yayimlanan yazisi, benim kendisi hakkinda yazdigim onceki yaziya bazi noktalarda cevap oldu. Benim daha onceki yazimi okudugunu sanmiyorum, ama yine de ben kendi icimde tutarli olmak icin elestirilerime devam edecegim.

Daha onceki yazımda Sayin Akyol'un tarafsiz olmadigini belirtmistim. Oncelikle Sayin Akyol kendiside tarafli oldugunu kabul ettigi icin tesekkur ediyorum. Bir insanin tarafli oldugunu kabul etmesi kadar dogal birsey olamayacagini belirtmek isterim. Insan olmanin dogasi geregi tarafsiz olmanin mumkun olmadigini dusunuyorum. Ne kadar cok caba verirsek verelim sonucta kendi gecmisimiz, deneyimlerimiz, yasadiklarimiz, okuduklarimiz, kabul ettiklerimiz vs. ile olaylari degerlendirdigimiz icin, eninde sonunda kendi bakis acimizi yazilarimiza degerlendirmelerimize dahil ederiz ve dogal olarak da tarafliyizdir. Sayin Akyol tarafli oldugunu soyledigi icin kendisini takdir ediyorum. Sayin Akyol'u okuyan insanlarin da bu durumun farkinda olarak yani kendisinin tarafli oldugunu bilerek okumalari gerektigi dusunuyorum.


Yazisinin devaminda ''Ama hangi ‘taraf’'' kisminda Sayin Akyol ''Türban yasağını eleştiriyorsam, muhafazakâr ve liberal okurlar “tarafsız yazıyorsun” diye takdir ediyor! Laik okurlar ise “gerici, satılmış” diye suçluyor!'' kismiyla okurlarini muhafazakâr ve liberal okurlar ve laik okurlar olarak ikiye ayiriyor. Bu ayrimi cok dogru bulmadigimi oncelikle belirtmeliyim. Laiklik, dunyevi olaylari goz onunde alarak hayati degerlendirmektir. Boyle dusundugumuz zaman Sayin Akyol'un laik okurlar diye tanimladigi insanlarin cok rahatlikla muhafazakâr ve liberal olabileceginin farkinda olmasi gerekir. Yine de Sayin Akyol'un (ve daha bircok insanin) yaptigi bu yanlis ayirimi kabul ederek devam edelim. Sayin Akyol'un bu noktada farkinda olmasi gereken, nasil ki kendisi bazi dusuncelere tarafsa baska insanlarda baska dusuncelere taraftir ve dogal olarak itiraz ederler. Bunda yakinilacak, uzulecek veya sikayet edip serzeniste bulunacak bir durum yoktur. Taraf oldugunu kabul ettigi olgunlukla elestirilmeyi de kabul etmelidir. (Ama tabi ki bu elestiriler saygi sinirlari icersinde olmali ve satilmis gibi sozleri icermemelidir.)


Sayin Akyol yazisinin son kisminda ''Kalite sorunu'' basligiyla cok yanlis bir noktaya ilerliyor. Baska insanlarin dusuncelerini kalitesiz sadece kendi dusunceleri ve bakis acilari kaliteliymis gibi bir noktaya getiriyor ki bu cok yanlistir. Son kismin basligini kalite sorunu koymasaydi bir cok dusuncesine daha makul bakabilirdim ama basligi bu sekilde koyarak baska insanlarin tavirlarina kalitesiz izlenimi vermek cok yanlistir. (Onceden yaptigim gibi elestirilerime yine de devam edeyim.) Iki konuda daima taraf oldugunu soyluyor.


Bunlardan birincisinin demokrasi oldugunu soyluyor. Demokrasiye herhangi bir itirazim olmadigini soylemeliyim. Ama bu Turkiye'de uygulanan yontemi yada uygulamalari tamamiyle dogru buldugum manasina gelmez. Demeokrasi belli bir miktar insanin oyunu alan (cogunlugun bile degil) insanin tum ipleri eline almasi ve istegi gibi davranmasi demek degildir. Boyle olmadigi icinde hukumetin yaptigi islerin hepsini hakli cikarmaz. Demokrasi hakkinda yorum yaparken unutulmamasi gereken diger bir nokta da Hitler'in de demokrasinin sonucu oldugudur. Yani demokrasinin de yanlis sonuclari olabilir. Ama bu cok daha uzun ve kendi basina incelenmesi gereken bir konudur. (Umarim ilerde bunun uzerine de bir yazi yazabilirim.)


Ikincisi ise ozellestirmedir. Ozellestirmeye belli bir noktaya kadar itirazim yoktur. Kurumlar torpil ve cikar iliskilerinden dolayi yozlasmis olabilir, yapilacak sey bu kurumlari duzeltmek ve sorunlari ortadan kaldirarak (oncelikle torpili ve cikar iliskilerini) halkin onlardan tekrar istifade edebilecegi bir hale getirmek en dogrusudur. Ama bunu yapabilecek ozellikte bir yonetici yoksa bazi kurumlar ozellestirilebilir. Ama yine de hepsinin, ozellikle de ulkenin stratejik kurumlarinin ozellestirilmesi dogru degildir. Ozellestirme de basli basina bir yazi konusudur. (Umarim bu konuda da ilerde yazabilirim.) Onemli olan nokta her ne olursa olsun ozellestirelim demek degildir. Hele ki ulkemizde issizligin bu kadar arttigi ve ve bir cok ekonomik problemin oldugu bir durumda savunulacak olan herseyi ozellestirmek degildir. Devlet gerekirse insanlara is alani saglamalidir. Insanlar issiz ve acsa devlet fabrikalar kurmaktan insanlara is imkani saglamaktan gocunmamalidir. Baska bir deyisle devletin uretime dahil olmasi dogru degildir diyerek herseyi ozellestirmek dogru degildir.


Sonuc olarak Sayin Akyol'un daima arkasina sigindigi iki kale, yani ozelllestime ve demokrasi kosulsuz dogrular degildir. Boyle olsaydi bile herhangi bir insana bunlarin arkasina siginarak kaliteli ve dogru olma hakkini tanimazdi. Hele ki bunlarin kosulsuz dogrular olmadigi bir ortamda bunlarin arkasina siginarak kendi soylemlerini dogruymus gibi gostermek kabul edilebilecek bir durum degildir. Umarim Sayin Akyol bundan sonra ki yazilarinda bunlarin arkasina siginmadan yazilar yazar ve yazisinda belirttigi gibi;

''Yanlış olan, zihinlerimizi kendi ‘doğru’larımıza hapsedip farklı fikirlerle tanışmaktan mahrum kalmaktır...
Kalem erbabı için yanlış olan, bilgi ve araştırma gerektiren konuları karikatürleştirip siyasi savaş sloganı haline getirmek, kaliteyi düşürmektir. Halbuki fikirlerin kalitesi, renginden önemlidir.'' dusuncesi anlayarak, demokrasinin dikkat edilmesi gereken yonlerinin oldugunu ve ozellestirmenin de insanlar ac, acikta ve issizken savunulacak bir yani olmadigini kabul eder.

 
Toplam blog
: 13
: 730
Kayıt tarihi
: 09.01.09
 
 

Hamburg'da (Almanya) Biofizik alaninda doktora yapan bir ogrenciyim. Bilimle ilgili konular ilgi ala..