Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Tahterevalli kişilikler

Tahterevalli kişilikler
 

Bir şablon bulmalıyım bu duygumu anlatmak için. 

- Bir teknenin önünde uzanan yağlı direğe tırmanma yarışı olsun mesela. Direğin ucundaki bayrağı almak başarı diyelim… Teknede olduğun sürece durağansın… Tırmanmaya başlıyorsun başarır ya da başaramazsın ama orada kalamayacağın kesin… Mutlaka suya düşersin… Buradaki simgelere isimler verelim o zaman; Tekne; durağanlık, gelenek, görenek ve sıkıntılı ruh hali diyelim. Direk; İyi olmak için uğraş hali diyelim… Deniz; Kötü olma hali olsun… Bayrak; İyi olmanın ödülü diyelim. Yok sevmedim bu örneği; İnsanın iyi olma halini ekstra bir şey gibi gösteriyor. Mutlak olan kötülüğe düşmektir diyor. Ödülse çok kısa bir an için yaşanıyor… 

- Yüz metre bir sahil şeridinde birini düşünün o zaman… Tam ortada ise koltuğunda oturan kahramanımızı… Bir taraf kötü olmayı öteki taraf iyi olmayı temsil etsin. İyi olma köşesinde yavru bir kedi olsun ve aktörümüz buna her gün denizden balık tutmakla sorumlu hissetsin kendini… Oltayla avladığı balığı kediye vererek kendini iyi hissetsin… Kötü olma köşesinde ise bir balıkçının deposu olsun… Ama balıkçı hep balıkta olduğundan istediği an oradan balık ç/alabilsin… Yüz metre gidip gelerek kötülüğü tatsın, yüz metre gidip gelerek iyiliği tatsın… Yok sevmedim bu örneği de; Bu bir çeşit tembellik, iyilik ve kötülük açmazı… Mafyavari bir örnek oldu… Olandan olmayana vererek kendini güçlü hissetmenin düşünsel altyapısı bile kurulabilir… 

- Peki bir bataklık düşünelim o zaman; Ama bu bataklık insanın omzuna kadar olsun. Öldürücü değil… Epey de yüksek olsun kıyıları… Bu sefer iyilik bataklıktan kurtulup, yeni yaşam biçimine ulaşmak olsun… Kötülük ise bataklık… Hadi kötülük demeyelim bu sefer, alışa gelinmişlik diyelim… Kahramanımız bataklık dışındaki dünyaya ulaşmak için planlar yapar, düşler kurar… Ancak her defasında kıyıya tırmanırken geri düşer… Yok sevmedim bu örneği de; Bu çaresizliği anlatıyor daha çok… Belki de hep aynı şekilde çıkmayı denediği için başarısız… Belki de yalnız denediği için… 

Kaç gündür bir şey takılı kafamda; Bir sarkaç gibi düşünün olayı… O sarkacın sallanma hızı yapılan işe göre değişiyor… Toplumda ki insanların değişken yüzlerinden bahsediyorum… Bir olayda aklın alamayacağı fedakarlıklar yapan kişiler, başka bir olayda aklın alamayacağı kadar kabalaşıp, kötülük yapabiliyorlar… Kişilerin kötü durumda olduğunu görüp, kendi yaşamlarından vazgeçecek hale gelen kişiler, duyarsızlıkları ile de insanların yaşamlarına kast edebiliyorlar… Acaba bizim toplumumuz sadece kendinden kötü durumda olduğuna inandığı insanlara mı iyi olabiliyor? İyilik dediğim öyle cebinden çıkarıp verilen bir şey değil… Adı üstünde zorda olana yardıma koşmak… 

Ancak bunun sınırı yok gerçekten… İyilik yaparken de, kötülük yaparken de… Hep uçlarda yaşanıyor bu olaylar. Sokakta kediye su veren kişi, bir anda canavarlaşıp çocuk ve kadın dövebiliyor… Trafikte canavar kesilebiliyor… Dedim ya; Bu sarkacın ivmesi olaylara bağlı… O iyi olma ve kötü olma durumu aslında Tahterevallimisali… Kişilikler tam ortada… Ne tarafa abansa tam olarak çakılıyor tepe üstü… Hiç karşı düşünce yok kafasında… İyilik yaparken kendi hayatını düşünmüyor… Kötülük yaparken de karşındakinin insan olduğunu… O yüzden saliseler içinde değişebiliyor ruhsal hallerimiz… Fren nedir bilmiyoruz… Gidiş gelişlerde tutunacak yerler, mola yerleri ve soluklanacak düşünce durakları hiç verilmedi bize… 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..